GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: HDP Grubu önerisi münasebetiyle
Yasama Yılı:1
Birleşim:29
Tarih:19.01.2016

ONURSAL ADIGÜZEL (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Hrant Dink cinayeti davası üzerine HDP grup önerisinin lehinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına konuşacağım.

Öncelikle katledilişinin dokuzuncu yılında sevgili Hrant'ı saygıyla ve özlemle anıyorum. Buradan "Buradayız ...(x)" diyorum.

Hrant Dink bu ülkenin bir yurttaşıydı, Hrant Malatyalıydı, Hrant bu ülkenin aydını ve değeriydi. Hrant bu ülkede doğdu, bu ülkede öğrenci oldu; gazeteci, eş, baba oldu. Hrant "Bu ülkenin diğer yurttaşları gibi ısrarla, özlemle eşit olmak istiyorum." dedi. Barış özlemini yüksek sesle, cesurca dile getirdi ve tıpkı bugün bu ülkenin aydınlarının, akademisyenlerinin yaşadıkları gibi lince maruz kaldı ve nihai noktada, 19 Ocak 2007'de İstanbul'da genel yayın yönetmeni olarak çalıştığı Agos'un önünde vahşice katledildi. 19 Ocak 2007, bunu aklınıza yazın, yani dokuz yıl önce bugün. Dokuz yıldır aydınlatılamamış, tüm Türkiye'yi derinden etkileyen, içimize ateş düşüren, din, dil ve ırk ayrımı yapmadan tüm insanları, tüm İstanbul'u "Hepimiz Hrant'ız." diye sokaklara döken faili meçhul bir cinayet.

Gazeteci Hrant Dink'in öldürülmesinin üzerinden dokuz yıl geçti. Geçen dokuz yıl içerisinde Dink'in öldürülmesiyle ilgili hukuki süreç bir tetikçi etrafındaki birkaç kişinin ötesine geçemedi. Tetiği çeken cinayet sanığı yakalanmış olmakla birlikte, onun arkasındaki güçler, oynanan oyunlar henüz tümüyle açığa kavuşturulmamıştır. Bunun acısını ve utancını hâlâ hepimiz yüreklerimizde yaşıyoruz.

Cinayetin ardından izlenen süreçte, adaletin tesisinde yaşanan sonuçlar toplumun vicdanında derin yaralar bırakmıştır. Bugün geldiğimiz noktada, Hrant Dink'in ölüm emrinin kimler veya kimin tarafından verildiğinin açığa çıkartılmasının çok çok daha uzağındayız. Hrant Dink cinayeti davasında soruşturmanın etkin bir şekilde yürütülmemesi, bu cinayetlerle olan derin ilişkilerin açığa çıkartılmaması, Dink'in katledilmesindeki ihmal ve kasıtlı uygulamaları olan ve haklarında soruşturma açılan kamu görevlilerinin görevlerine hâlen devam etmesi, adaletsizliği derinleştirmeye devam etmektedir.

Onca yıldan sonra, Hrant Dink cinayetinin planlı bir suikast olduğunun açığa çıkmasına rağmen cinayet sonucu yürütülen soruşturmalar etkin bir şekilde yürümemiş, yürütülmemiştir. Dink'in vurulacağı, cinayet öncesinde 17 defa ihbar edilmiştir. Bu ihbarların birinde Ogün Samast'ın cinayeti işlemek üzere İstanbul'a geldiği bildirilmiş olmasına rağmen cinayet engellenmemiştir. Cinayetten sonra polis muhbiri Erhan Tuncel'le telefonda görüşen emniyet istihbaratçısının, Dink suikastının kim tarafından, ne kullanılarak, nasıl yapılacağına kadar tüm ayrıntılarının emniyetçe bilindiği ortaya çıkmıştır. Trabzon valiliği, cinayetten haberdar olmasına rağmen ihmalleri söz konusu olduğu için soruşturmaları talep edilen polis ve jandarmalardan sadece jandarmaların soruşturulmasına izin vermiştir.

Tüm bunlar yaşanırken, açılan davada birçok delil ortadan kaldırıldı ve cinayete dair bulguların çoğuna erişilemedi. Öte yandan, bugün gelinen nokta itibarıyla, kamu görevlilerinin cinayetteki sorumluluklarını ortaya koyan ve kamu görevlilerinin yargılanması yolunu açan savcının görevden alınması da Hrant Dink davasının aydınlatılması yönündeki endişelerimizi artırmaktadır.

Yıllar sonra, 2015 yılında, Dink'i ölüme götüren süreçte ülkenin en önemli pozisyonlarında bulunan polisler, polis şefleri cinayeti neden önlemedikleri konusuyla ilgili soruyla ilk kez karşı karşıya kaldılar. 26 kamu görevlisi hakkında dava açıldı fakat bununla birlikte, kamu görevlileri mahkeme önüne çıkarılmadan, iddianameyi hazırlayan ve hâlâ soruşturmayı yürüten savcı daha bir hafta önce, 11 Ocak 2016 tarihinde Dink soruşturmasından alındı. Savcının görevden alınması akıllara şu soruyu getirmektedir: Sevgili Rakel Dink'in de söylediği gibi bebeklerden katil yaratan karanlığı gerçekten ne kadar sorgulamak istiyorsunuz ben de çok merak ediyorum.

İktidar "Faili meçhulleri ortadan kaldıracağız." diye yola çıktı. Bugün gelinen noktaya baktığımızda, on dört yıllık iktidarınızda faili meçhulleri bitirmek şöyle dursun, vahim bir tabloyla karşı karşıyayız. Faili meçhullerin döneminin kapandığı falan yok, aksine daha da hızlanarak devam ediyor. Hrant "Bu ülkede güvercinlere dokunmazlar." dedi ama biz biliyoruz ki, güvercinlere dokunulmaya devam ediliyor ve hâlâ bu ülkenin aydınları güvercin tedirginliği içinde yaşamaya mahkûm ediliyor.

Berkin Elvan bundan tam dokuz yüz kırk yedi gün önce öldürüldü, biz Berkin'in katilini hâlâ bilmiyoruz. O kadar geriye gitmemize de gerek yok, 7 Hazirandan bu yana yaşanan olaylara bir bakmamız yeterli. Daha dün Kilis kent merkezinde bir okulun bahçesine bir roket isabet etti ve 1 vatandaşımız hayatını kaybetti. Hümanist Büro raporlarına göre, 26 Temmuzdan bu yana yani 26 Temmuzdan 2015'in sonuna kadar, en küçüğü 35 günlük bebek, en büyüğü 18 yaşında olmak üzere en az 58 çocuk hayatını kaybetti. Suruç'ta 33, Ankara'da 100'ü aşkın vatandaşımız hayatını kaybetti, daha onlarcası yaralandı.

ERKAN HABERAL (Ankara) - Şehitleri de say, şehitleri.

ONURSAL ADIGÜZEL (Devamla) - Suruç için, Ankara için katliamlar araştırılsın diye verdiğimiz bütün önergeler bu Meclis salonunda iktidar milletvekillerinin oylarıyla reddedildi. Tahir Elçi cinayetinin üzerinden daha iki ay geçmedi, Tahir Elçi'nin katilleri kim biz hâlâ bilmiyoruz, kamuoyu bilmiyor. Sevgili Hrant'ın kızı Delal şöyle diyor: "Babam hâlâ o kaldırımda yatıyor, bir el verin de kalksın." Ben de genç bir milletvekili olarak, başta bu ülkenin gençlerine ve tüm yurttaşlarına sesleniyorum: Gelin, hep birlikte el ele verelim; bu topraklarda hâlâ yerde yüzüstü yatanlar başta olmak üzere, dışlanan, ötekileştirilen, ezilen, yok sayılan bütün vatandaşların ellerini tutalım; eşitliği, özgürlüğü, kardeşliği ve barışı hep birlikte inşa edelim. Biraz önce bir dakikalık konuşmalarda bütün gruplar Hrant'ı anarak devam ettiler, ben de diyorum ki: Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altında, bugün Hrant'ın ölüm yıl dönümünde hepimiz bu karanlık suikastın aydınlatılması için "evet" oyu verelim ve gerçekleri görelim.

Teşekkürler, saygılar. (CHP ve HDP sıralarından alkışlar)