GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Askerlik Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarı ve Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:1
Birleşim:28
Tarih:14.01.2016

ÇETİN OSMAN BUDAK (Antalya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 60 sıra sayılı Tasarı'nın 16'ncı maddesiyle ilgili önergemiz üzerinde söz aldım. Sizleri saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, Türkiye'de her alanda ciddi sorunlar yaşanıyor: Adalet, demokrasi, özgürlükler, eğitim, ekonomi, dış politika, terör, kültür, sanat. Listeyi daha da uzatabiliriz. Hukukta, demokraside ve özgürlüklerde ciddi bir gerilemenin yaşandığı, yoksulluğun ve gelir dağılımındaki adaletsizliğin arttığı, milyonlarca gencin işsiz, aşsız, mutsuz olduğu; siyasi hesaplarla, oyları artırma kaygısıyla toplumun kutuplaştırıldığı, canlı bombaların cirit attığı bir Türkiye, nefes alınamaz bir ülke. Böyle bir ortamda, hiç kimse huzurla evinde oturamaz. Sorun, hepimizin sorunudur. Bu sorunun temeli, bana göre siyasi ahlakın çürümekte olmasıdır, siyasi ahlakın Türkiye'de egemen olmamasıdır. Siyasetteki bu durum toplumu da olumsuz etkiliyor, toplumsal ahlakı da çürütüyor. Türkiye, bunun sancılarını yaşıyor ve bunun bedelini de çok pahalı maalesef, çok pahalı ödüyor.

Son dönemde yaşananları bir hatırlayalım:

İş kazalarında, madenlerde binlerce insanımız yitip gitti. Sadece Soma'da, bir günde 301 can kömür karasında yok oldu. Bir vicdan sahibi çıkıp "Bunun siyasi sorumlusu benim." dedi mi?

Yüzlerce insanımız, asker, öğretim üyesi, gazetecinin özgürlüğü ellerinden alındı, Silivri'de yıllarca tecritte tutuldular. Neden? Kumpas yüzünden. Neden? Sahte delillerden. Bir vicdan sahibi çıkıp "Bunun siyasi sorumlusu benim." dedi mi?

Bu kumpasların savcıları, hâkimleri ellerinde valizlerle yurt dışına kaçtılar, adaletten kaçtılar, kaçırıldılar. Bir vicdan sahibi çıkıp "Bunun siyasi sorumlusu benim." dedi mi?

Havuz medyası kuruldu, gazeteciler tehdit edildi, tartaklandı, burnu kırıldı, gazete binaları taşlandı. Binlerce kişinin telefonları dinlendi, şantajlar yapıldı, muhalif siyasetçiler dinlendi, fişlendi, komplolara uğradı. Bir vicdan sahibi çıkıp "Bunun siyasi sorumlusu benim." dedi mi?

Kadınlarımız sokak ortalarında en vahşi cinayetlerin kurbanı oldu, binlerce kadın öldürüldü. "Tecavüze uğramış kadın doğursun, devlet bakar." dendi.

Ahlak dışı, akıl dışı sorulara saçma sapan yanıtlar verildi. Bir vicdan sahibi çıkıp "Bunun siyasi sorumlusu benim." dedi mi?

Türkiye, Orta Doğu'nun terör batağına saplandı, sıfır sorundan sıfır komşuya gelindi. Türkiye'nin güney sınırı yolgeçen hanına döndü. Reyhanlı, Cilvegözü, Suruç, Ankara ve şimdi de İstanbul. Bu patlamalarda 250'ye yakın insan yaşamını kaybetti, bir vicdan sahibi çıkıp "Bunun siyasi sorumlusu benim." dedi mi?

Bakın, geçen kasım ayında Romanya Başbakanı Victor Ponta Bükreş'te 32 kişinin ölümüne neden olan gece kulübü yangını sonrasında istifa etti, 4 Kasım 2015'te.

Tabii, bu listeyi uzatmak mümkün. Güney Kore'de yine Başbakan böyle bir feribot kazasında görevine son verdi, kendisi istifa etti.

Peki, bugün Türkiye daha mutlu, daha özgür, huzur içinde bir ülke mi? Herkes evine güven duygusuyla gidebiliyor mu? Çoluğunu çocuğunu okula, işe huzurla gönderebiliyor mu? Bunlara kim gönül rahatlığıyla "evet" diyebilir? Hiç kimse maalesef diyemiyor.

Siyasi ahlak olmadan demokrasiden bahsetmek anlamsızdır. Eğer ahlaki kurallar geçerli olmazsa, eğer ahlak egemen olmazsa orada hiçbir yazılı kural işlemez, işlemiyor da zaten. Türkiye ne yazık ki böyle bir dönemi, böyle bir süreci yaşıyor. Bu nedenle, Türkiye'de hukuk maalesef ayaklar altında, bu nedenle Anayasa ve yasalar sürekli ihlal ediliyor, bu nedenle mahkeme kararları, yargı kararları ayaklar altında paspas ediliyor, bu nedenle gazeteciler ölümle tehdit ediliyor ve bu nedenle gazeteciler hapislerde çürüyor, bu nedenle üniversiteye tankla TOMA'yla girilebileceği pervasızca söylenebiliyor. Bu listeyi daha da uzatmak mümkün ama bu yol yol değildir, bu yol Türkiye'yi mutlu, refah içinde aydınlık bir geleceğe taşıyamaz. Türkiye'nin yüzünü bir an önce ahlaka, vicdana, akla, bilime çevirmesi gerekiyor.

Değerli arkadaşlar, bu düşüncelerle önergemize desteğinizi bekliyor, hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)