| Konu: | Askerlik Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarı ve Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 1 |
| Birleşim: | 28 |
| Tarih: | 14.01.2016 |
MİTHAT SANCAR (Mardin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan torba kanunla ilgili görüşlerimizi dağıttıracağız ama bugün akademisyenlerle ilgili çokça tartışma oldu Genel Kurulda. Bir akademisyen olarak ve tartışılan bildiriye imza koyan akademisyenlerin büyük bir kısmıyla yakından tanışan, hatta bir kısmının hocası olan bir kişi olarak burada da görüşlerimi sizlerle paylaşmak istiyorum.
Bildiriye imza koyanları terör suçu işlemekle itham edenlere, vatan hainliğiyle itham edenlere yakın tarihten ve uzak tarihten birkaç örnek sunacağım. Yine, takdirleri kamuoyuna ve sizlere bırakacağım.
Yakın tarihten, ülkemizden bir iki örnekten biri Aydınlar Dilekçesi örneğidir biliyorsunuz. "Devlet düşmanı" olarak ilan edilmişti Aydınlar Dilekçesine imza atanlar. 12 Eylül düzenini eleştiriyorlardı ama kendileri o zaman "vatan haini" olarak damgalandılar. Sonra, onları damgalayanlar ve damgalayanları alkışlayanlar utandılar, pişman oldular.
Daha yakın tarihten bir bildiri, AK PARTİ sıralarında oturan meslektaşların bir kısmının da imzasının olduğu bildiri, Başörtüsüne Özgürlük Bildirisi. O dönemde bu bildiriye imza atanlar linç edildiler, günlerce hedef gösterildiler ve dendi ki kendilerine: "Siz laikliğe düşmansınız." "Neden başörtüsüne özgürlük istediler, efendim, laiklik istiyoruz demediler." Demedikleri bir şey için hain ilan edildiler o dönemde, soruşturmalar açıldı -hatırlatırım size- üniversitelerde kendileri hakkında cadı avı başlatıldı.
HASAN TURAN (İstanbul) - İkisi aynı şey mi?
MİTHAT SANCAR (Devamla) - Bir başka örnek: Yine 28 Şubatta herhangi bir nedenle dindarlıkla ilişkisi tespit edilenler cadı avına tabi tutuldular, laiklik düşmanı ilan edildiler, tasfiye edildiler, bir kısmı üniversitelerden atıldı, bir kısmı bu sıralarda milletvekilliği yaptı. Bunların hepsinin o zaman da arkasında durduk.
O insanlara yönelen soruşturmalara burada oturan arkadaşlarım, o zamanda bulunan, o zamanı yaşayan arkadaşlarım bu uygulamalara karşı çıktılar.
2001 11 Eylülünden sonra, şimdiki Akademisyenler Bildirisi'ne imza atan kişilerin de aralarında bulunduğu çok sayıda aydını Bush yönetimi El Kaide'ye destek vermekle suçladı. Neden? Çünkü "terörle mücadele" adı altında fikir avcılığı ya da düşünce suçu yaratma hevesinde olan uygulamalara, İslamofobiye yol açan uygulamalara karşı çıktılar. O insanlar arasında Noam Chomsky de vardı, Judith Butler de vardı, onların imzaları bugün bu bildiride var. Onlara dendi ki: "Ya terörün karşısındasınız ya yanındasınız. Kınamıyorsanız siz de El Kaide'yi destekliyorsunuz."
Bir başka örnek Edward Said. Edward Said'i hepimiz biliyoruz; duvarın karşısında, İsrail'in ördüğü duvara da taş attı, linç edildi, üniversiteden atılmasını istediler ama üniversitesi ona sahip çıktı, "Bu bir fikir özgürlüğüdür." dedi üniversitesi, Columbia Üniversitesi.
Bir tane daha örnek Sartre'dan, Cezayir'de Fransız uçakları katliam yaparken karşı çıktı onlara. Dendi ki "Sen teröristleri destekliyorsun." "Hayır, ben sizin yaptıklarınızı eleştiriyorum." dedi. Linç edildi. Kim sahip çıktı ona? Devlet Başkanı De Gaulle, "Sartre, Fransa'dır." dedi. Örnekleri artırabilirim ama bunların yeterince fikir vermesi gerektiğini düşünüyorum.
Bu insanlar sizin istediğiniz şeyleri söylemediler diye bugün linç kampanyasının hedefi durumundalar, Cumhurbaşkanından mafya liderlerine. Üniversiteler soruşturma açıyor, bunları tasfiye etmeye çalışıyorlar. Gün gelecek ve bu gün çok da gecikmeyecek, bu ortam değişecek elbette. Şu an çok kötü bir zamanda yaşıyoruz ve herkes her şeyi birbirine karşı bir sindirme aracı olarak kullanmaya çalışıyor. Özellikle bu ortamın değişmesini isteyen akademisyenlere karşı bu linç kampanyasından bugün buna destek verenler eminim utanç duyacaklar. Bu örnekleri lütfen dikkate alın.
Saygılarla. Teşekkür ediyorum.