| Konu: | HDP Grubu önerisi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 1 |
| Birleşim: | 28 |
| Tarih: | 14.01.2016 |
LEVENT GÖK (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; konuşmama başlarken önceki gün Sultanahmet'te gerçekleştirilen, IŞİD terör örgütü tarafından patlatılan bombayla -yabancı uyruklu turistlerin hayatını kaybettiği olayda- hayatını kaybeden herkese ve dün Diyarbakır'ın Çınar ilçesinde bir emniyet merkezimize düzenlenen bombalı saldırıda, 3'ü bebek, 6 yurttaşımızın hayatını kaybetmesi nedeniyle, bütün ölen yurttaşlarımıza Allah'tan rahmet diliyorum.
İçimiz bir kez daha dağlandı değerli milletvekilleri. Ne oluyor, Türkiye nereye gidiyor? Türkiye'nin her gün bir köşesinden acı haberler gelecek diye artık gözümüze uyku girmiyor. Böyle bir tabloyu Türkiye taşıyamaz değerli milletvekilleri. Böyle bir tablo taşınabilir bir tablo olmaktan çıkmıştır ve artık Türkiye'de bütün kavramlar da birbirine girmiştir. Aslında, bu kavramların birbirine girmesinin nedeni de iktidarın ikircikli tavırlarıdır. İktidarın -dönemsel ve konjonktürel tavırları- zamanı geldiğinde "çözüm süreci" diye adlandırdığı süreçle ilgili adımları atarken ki tavırları farklıdır, "Artık çözüm süreci buzdolabında." dediği zamandan sonraki tavırları farklıdır. İktidarın yaklaşımına göre bir bakarsanız "çözüm süreci" diye adlandırdığı dönemde, o gün, o sürece destek veren bütün bilim adamları iyidir ama sürecin bozulduğu andan itibaren "O süreç yürüsün." diyen herkes iktidarın karşısındadır. Tam bir ikircikli durumdur. Hemen çözüm sürecinin -yanında olunduğu iyi günlerde- yanında olanlar taltif edilir, akil adamlar sayılır, iktidar tarafından kollanır ama süreç değiştiğinde bu sefer saflar değişmiştir, artık terörist muamelesi görülmeye başlanır. Kimdir terörist? Nasıl bu kadar ucuzca laflar sarf edebiliyoruz?
Bakın değerli arkadaşlarım, bu iktidarın cevaplandırması gereken temel bir soru var. Bu iktidar dört yıl önce "çözüm süreci" diye bir süreç başlattı mı? Başlattı. Bunu önceki seçim kampanyalarınızda "billboard"lara taşıdınız mı? Taşıdınız. Ne diyor burada? "Çözüm süreci başladı, anaların gözyaşı dindi."
Değerli milletvekilleri, iktidar çözüm sürecini kimle başlattı? Kimle başlatmıştır, kritik soru bu.
AHMET HAMDİ ÇAMLI (İstanbul) - Milletle, milletle!
LEVENT GÖK (Devamla) - Buna cevap verebiliyor musunuz? Biz veriyoruz. İktidar çözüm sürecini PKK'yla başlatmıştır.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Yapma Başkanım, sen bari yapma!
LEVENT GÖK (Devamla) - Ve Oslo'da görüşmeler yapılmıştır. Oslo'da görüşmeler yapıldığı zaman "Böyle bir görüşme varsa şerefsizdir." denilmesinden daha sonra "Çözüm süreci başladı, anaların gözyaşı dindi." noktasına gelinmiştir. O zaman iktidara destek olan herkes korunmuş, çözüm süreci her yerde anlatılır olmuş ama Cumhuriyet Halk Partisi o günlerde tarihî çağrısını yapmıştır. "Bakın, bu işin çözüm yeri Meclistir. Bu devasa sorunun çözüm yeri Meclistir. Meşru ortamda görüşmemiz gerekir, toplumsal mutabakat kurmamız gerekir, komisyon kurmamız gerekir ve bu komisyon bir ortak akıl heyeti üretmelidir ve her şey herkesin gözü önünde olmalıdır, veremeyeceğiniz angajmanlara girmeyin." denilmiştir. O zaman Cumhuriyet Halk Partisinin bu tarihî uyarısı elin tersiyle itilmiştir ve gelinen süreçte bir yandan çözüm sürecinin lağvedildiği günlere gelinmiştir.
Değerli arkadaşlarım, şimdi, bir bildiri savaşları var. İşte, bu, Hükûmetin ikircikli tavırlarından dolayı. Yani, çözüm süreci olduğu zaman... Yine, AKP'li milletvekillerine soruyorum: 2013 Nevruz'unda ve 2015 Nevruz'unda Diyarbakır Meydanı'nda kimin bildirisi okunmuştur? Hükûmetin gözetiminde, kollamasında, himayesinde kimin bildirisi okunmuştur 2013 Nevruz ve 2015 Nevruz'unda?
Değerli arkadaşlarım, bugün siz herkesi, kendinize karşı olan herkesi terörist diye suçluyorsunuz. 2013 Nevruz'unda ve 2015 Nevruz'unda, sevgili yurttaşlarım, Diyarbakır Meydanı'nda Hükûmetin himayesinde Abdullah Öcalan'ın bildirisi okunmuştur. Kimdir terörist sizce, kimdir?
BÜLENT YENER BEKTAŞOĞLU (Giresun) - Bildiriyi okutan!
LEVENT GÖK (Devamla) - Nereden nereye geliyorsunuz? Bakın, bu, tam bir ikircikli tavır. Milyonlar toplanıyor, Hükûmet devrede, naklen yayınlanmıştır değerli arkadaşlarım, bunların hepsi. Bunları yaşadık, değil mi? Bunları yaşadık.
Şimdi, böyle bir tabloda, yine işler iyi gittiği zaman, yine bir AKP billboardu: "Olağanüstü hâl kalktı. Baskılar bitti. Köyümde özgürce yaşıyorum." Öyle mi! Aynen bu, olağanüstü hâl kalkmış.
Değerli arkadaşlarım, işte bu ikircikli tavırlarınızdan dolayı -tam beş ay önceki afişinizdir bu- şu anda, Türkiye'de, tam 1,5 milyon insanın yaşadığı yerde âdeta sıkıyönetim var -ilan edilmemiş- olağanüstü hâl var. Nasıl geldiniz bu tabloya? Nasıl oldu bu tablo? Terör... Terörün her türlüsüne karşıyız, lanetliyoruz. Adını koyarak, amasız. Cumhuriyet Halk Partisi, PKK terörüne de, IŞİD terörüne de, DHKP-C terörüne de ayrımsız karşıdır. Peki, PKK'yla görüşme yaptığınız zamanı nasıl açıklayacaksınız? Açıklayamazsınız. (CHP sıralarından alkışlar) Böyle bir girdap içerisinde kıvranıp duruyorsunuz. İşinize geldiği zaman çözüm süreci makbul ve iyi ama sizin konjonktürünüz bozulduğu zaman bu süreç yanlış, bu sürece destek verenlere terörist gibi bir yafta yapıştırıyorsunuz. Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak ifade özgürlüğünün tam anlamıyla teröre karşı olmasını destekliyoruz. İfade özgürlüğü terörü destekleyemez, ifade özgürlüğü yaşam hakkını savunmak durumundadır. O nedenle, inandırıcı olmanın yolu her koşulda yaşam hakkını savunmak ve teröre karşı olmaktır. Bu bakımdan, teröre karşı olunduğu ve özgürlüklerin önünü açtığı müddetçe biz ifade özgürlüğünün yanındayız. Ancak iktidarın bu haksız ve yanlış uygulamaları Türkiye'ye ne yazık ki zor günler yaşatmaya devam ediyor.
Biz çağrımızı yineliyoruz. Bakın, biz bugünkü tabloyu 7 Haziran seçimlerinden sonra hemen fark ettik. 7 Haziran seçimleri olduktan hemen sonra Suruç'ta 33 kişi hayatını kaybetti patlayan bombayla, Ceylânpınar'da 1 asker öldürüldü ve Viranşehir'de 2 polis bir gece ansızın enselerinden vurularak öldürüldü. Derhâl Meclisi olağanüstü toplantıya çağırdık. Durumun vahametinin hemen fotoğrafını çektik, işin kötü gidişatını gördük. Baktık ki ülkenin doğu ve güneydoğusu silah deposuna dönmüş, IŞİD, PKK burada cirit atıyorlar, bu tablonun fotoğrafını çekelim dedik, Meclisi olağanüstü toplantıya çağırdık tam 29 Temmuzda değerli arkadaşlarım. O zaman Meclis tatildeydi, olağanüstü toplantı çağrımızı yaptık, Meclisi çağırdık ve gelin, teröre karşı beraber olalım dedik, bu sorunu ancak böyle çözebiliriz. Adını o gün koyduk, tespitimizi o gün yaptık, Türkiye'nin iyiye gitmeyeceğini o gün gördük. İktidarın birtakım şeyleri elinden kaçırdığını, doğu ve güneydoğuda otoriteyi elinden yitirdiğini gördük, bu tablonun biz fotoğrafını çektik. Meclis olarak bütün partiler, 4 parti bir arada olalım, teröre karşı beraber olalım dedik arkadaşlar.
Bunu tekrar söylüyoruz, bu yaşamsal bir konu, bunu siyasi parti çekişmesi yapmayı da uygun görmüyorum. Yaşanılan gerçekleri anlattıktan sonra bu çağrımızı yineliyoruz. Gelin, lütfen, bu konuda hep beraber kafa yoralım. Türkiye kutuplaşmaya doğru gidiyor, Türkiye'de nefret söylemi, insanların birbirini incitici sözlerin olduğu bir döneme doğru gidiyor. Cumhurbaşkanı işin içine giriyor, Başbakan bir yerde, akademisyenler bir tarafta, bunları bir toparlamamız gerekiyor. Türkiye'nin bu terörden çıkışı ancak birlik hâlinde olmamızla mümkündür. Bunu defalarca söylüyoruz. Birbirimizi kırdırmadan, birbirimizi anlayarak ama terörü önleyerek ülke bütünlüğünü sağlamak durumundayız. Masum insanların, Emniyet görevlilerimizin, askerlerimizin, polislerimizin her gün ölümüne seyirci kalamayız. Bakın, doğu ve güneydoğuda bir yandan askerler ölüyor, bir yandan polisler ölüyor, masum insanlar da ölüyor. 58 bebek ölmüş değerli arkadaşlarım şu ana kadar doğu ve güneydoğuda, yazıktır, günahtır. Diğer ölen sivil yurttaşlarımızı, o sayıyı söylemiyorum, güvenlik güçlerimizin sayısını söylemiyorum. Yani, bebekler ölmesin diyorsak, analar gözyaşı dökmesin diyorsak beraber olmak durumundayız. Biz elimizi uzatıyoruz. Bu konuda Cumhuriyet Halk Partisi olarak, bugün gelinen noktada yaşadığımız terör belasına karşı Cumhuriyet Halk Partisinin yine önerisi tarihidir. Bu çağrımızı yineleyerek sözlerime son vermek istiyorum. Teröre karşı, Mecliste tek yumruk olabilmek için Cumhuriyet Halk Partisi herkesi göreve davet ediyor diyor, hepinizi sevgiyle saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)