GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Suriyeli sığınmacıların Uşak ve Türkiye ekonomisine etkilerine ilişkin gündem dışı konuşması
Yasama Yılı:1
Birleşim:28
Tarih:14.01.2016

ÖZKAN YALIM (Uşak) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Suriyeli sığınmacıların Uşak ilimizde ve ülkemizde yarattığı ekonomik ve toplumsal sorunlar hakkında gündem dışı söz almış bulunmaktayım. Hepinizi saygı ve sevgilerimle selamlıyorum.

Pazartesi günü Sultanahmet Meydanı'nda yaşamını yitiren ve bugün Diyarbakır'daki hain terör saldırısında şehit olan kardeşlerimize ve sivil vatandaşlarımıza Allah'tan rahmet, yaralılara acil şifalar, geride kalan ailelerine başsağlığı diliyorum.

Değerli milletvekilleri, 2011'de yılında Suriye'de yaşanan iç karışıklıktan sonra ülkemize sığınan Suriyeli sığınmacılara devlet olarak sahip çıkmak elbette bir sorumluluktur. Suriyeli sığınmacılar çadır kentlerden şehirlere yerleşmeye başladıkça sorunlar her geçen gün büyümeye başlamıştır: Kendi halkımızın çalışma alanlarının daralmasına sebep olmaktadır. Ülkemizdeki işsizlik azalacağına, her geçen gün artmaktadır.

Seçim bölgem olan Uşak'ta binlerce kişi benden iş istiyor. Şimdi, Suriyeli vatandaşlara çalışma izni verilmek isteniyor. Bu ne demek? Daha fazla kişinin işsiz kalacak olması demektir. Evet, Hükûmet yetkilileri, ben, benden iş isteyen Uşaklı vatandaşlarıma ne cevap vereyim? "İşinizi Suriyeliler aldı, kusura bakmayın." mı diyeceğiz? Bunun suçlusu Suriyeli sığınmacılar değil, mevcuttaki iktidardır.

2011 yılı Mart ayından bugüne kadar, ülkemize sığınan kayıtlı Suriyeli sığınmacıların sayısı 2 milyon 421 bin 523 kişidir, ülkemize getirdiği ekonomik maliyet ise 8 milyar dolardır. Bu maliyetin sadece 455 milyon dolarının Avrupa'dan destek olarak sağlandığı bilinmektedir.

Değerli milletvekilleri, 8 milyar dolar ne demek? Binlerce kişiye iş imkânı sağlayacak yüzlerce fabrika demektir. Kayıtlı Suriyeli sığınmacıların kişi başı aylık 700 TL nakit yardımı aldıkları ifade edilmektedir. Ayrıca, Suriyeli sığınmacılar sağlık hizmetlerinden ücretsiz faydalanıyorlar, hatta yabancı marka gözlüğü bile ücretsiz alıyorlar, aldıkları ilaçlar için de katkı payı ödemiyorlar. Ancak bizim esnaf ve çiftçi kardeşlerimiz iki ay BAĞ-KUR'unu yatıramadığında sağlık hizmeti alamıyorlar ve de mağdur oluyorlar. Yani, paran varsa iyi ol, yoksa hastalıkla baş başa kal, gerisi Allah'a kalmış.

Ülkemizde yaşayan Suriyeli gençler üniversitelere çok kolay yöntemlerle yerleşebiliyorlar, bizim evlatlarımız ise yıllarca dirsek çürütüp stresli bir şekilde sınavlara hazırlanıyorlar ancak kontenjan daralmasından dolayı açıkta kalıyorlar. Suriyeli üniversite öğrencileri ayda 1.200 TL burs alıyorlar, buna rağmen üniversite harçlarından da muaflar; bizim evlatlarımız ise sadece ayda 400 TL burs alıyorlar ve de harçlarını kendileri ödemek zorundalar. Bunun hak ve adalet neresinde, sizlere sormak isterim değerli milletvekilleri.

Evet, değerli milletvekili arkadaşlarım, Suriyeli sığınmacıların insan tacirleri aracılığıyla denizlerde boğulmasının suçlusu maalesef sayın Hükûmet yetkilileridir. Çünkü kurulan kentlerdeki çıkışları kontrollü olsaydı ne Aylan bebek ne benzeri ölümler yaşanmazdı ve tüm dünya bu acı drama şahit olup gözyaşı dökmez idi.

İşsiz gençlerimiz dururken sığınmacılara çalışma hakkının verilecek olmasının suçlusu yine Hükûmettir. Türkiye Cumhuriyeti devleti, tarihinde ilk defa vatandaşlarımızı ikinci sınıf vatandaş durumuna düşürmüştür, bu yaşananlar tamamen bir fiyaskodur. AKP Hükûmeti Türkiye Cumhuriyeti vatandaşını daha fazla işsizliğe götürmektedir.

Değerli milletvekilleri, iktidar mensupları kendi kişisel hırslarına ulaşmak için ülkemizi ateş çemberine atıyorlar. Başkanlık sevdası ve 400 milletvekili alabilmek için, Suriyeli sığınmacıları vatandaş yapmak için, her geçen gün yaptığınız politikanın oy avcılığı olduğunu da görmekteyiz. Suriyeli sığınmacılara vatandaşlık hakkı sağlanması hâlinde, başta Kilis olmak üzere birçok il ve ilçemizde belediye başkanı Suriye asıllı kişilerin olacağı bugünden görülmektedir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sözlerimi tamamlarken AKP İstanbul Milletvekili Mehmet Metiner'in, yaptığı basın toplantısında, Türkiye Cumhuriyetinin 2'nci Cumhurbaşkanı ve partimizin Genel Başkanı Sayın İsmet İnönü'ye "İlk faşist diktatör." söylemini şiddetle kınıyorum ve kendisine sesleniyorum: Diktatörü uzakta aramana gerek yok diyorum. Ülkesi için bedeller ödemiş Gazi Mustafa Kemal Atatürk, İsmet İnönü ve Türk orduları olmasaydı, bugün, Sayın Vekil, siz bu çatı altında olmazdınız ve adınız da Mehmet olmazdı.

Bu düşüncelerle yüce Meclisi ve ekranları başında bizi izleyen tüm yurttaşlarımızı saygı ve sevgilerimle selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)