| Konu: | MHP Grubu önerisi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 1 |
| Birleşim: | 27 |
| Tarih: | 13.01.2016 |
MUSTAFA AKAYDIN (Antalya) - Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; sözlerime başlarken öncelikle "akademisyenler bildirisi" diye gündeme düşen ve maalesef, Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından son derece aşağılanan akademisyenleri korumak amaçlı bir cümle etmek istiyorum. YÖK Başkanımız Sayın Yekta Saraç da -bana gelen haberlere göre- "Gereği yapılacaktır bu akademisyenler hakkında." diye bir söylemde bulunmuş. Eski bir rektör olarak Sayın YÖK Başkanını kınıyorum, ayıplıyorum. Dünyada 1.128 tane akademisyenin -bunun 400 küsuru yurt dışından- imza attığı, bunların içinde Noam Chomsky gibi çok değerli akademisyenlerin olduğu bir bildiriye karşı çıkmak bence bilime karşı çıkmakla aynı şeydir. Sanata karşı çıkmak da bu kapsamda değerlendirilebilir. (CHP sıralarından alkışlar, AK PARTİ sıralarından gürültüler)
Sizinle mugalataya girmeyeceğim, konuya dönüyorum.
Değerli arkadaşlar, tabii ki yerel yönetimler tasarısıyla ve bunun uygunsuzluklarıyla ilgili söz almış durumdayım. Önce, sizlere diğer konuşmacılardan farklı olarak -onlar işin biraz teorisinden bahsettiler- ben işin pratiğinden bahsedeceğim. Beş yıl büyükşehir belediye başkanlığı yapmış bir milletvekili arkadaşınızım.
6360 sayılı Yasa bundan üç buçuk veya dört sene önce niye getirildi? Şimdi, AKP'li arkadaşlarıma söylüyorum, lütfen samimi olun: 1839'dan beri bu ülkede yerel yönetimlerle ilgili bir gelenek var, bir teamül var, yasalar var, uygulamalar var. Yüz yetmiş yedi yıllık bir teamülü, bir geleneği birdenbire yok etmenin ne manası vardı? Ben size bunun arkasındaki siyasi gerekçeyi açık açık söylemek istiyorum. Bilindiği üzere, Türkiye genelinde yapılan kamuoyu araştırmalarında kırsal alanlarda Cumhuriyet Halk Partisinin oyu düşüktür ama okumuş yazmış oran yükseldiğinde veya sosyoekonomik düzey yükseldiğinde Cumhuriyet Halk Partisinin oyu yükselir.
ALİ ERCOŞKUN (Bolu) - Çok çirkin bir benzetme oldu.
MUSTAFA AKAYDIN (Devamla) - Şimdi, geliyorum, bakın, örneklerle açıklayacağım. Lütfen sataşmayın!
Hesap şudur: 2009 yılında Antalya Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimini kaybetmiş zat, AKP'nin bir dönem Genel Başkan Yardımcılığını yapmış milletvekilidir, 6 puan geridedir bu kayıp -Antalya ili için söylüyorum- bu 6 puan nasıl kapatılacaktır? Açıklıyorum...
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) - Sandığa gömdü seni? Kim gömdü sandığa seni? Sataşırken dikkat et!
MUSTAFA AKAYDIN (Devamla) - Sabredin Osman Bey, dinleyin beni. Ben açıklıyorum, örneklerle açıklıyorum bakın size.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) - Tamam ama seni de martta sandığa gömdü!
MUSTAFA AKAYDIN (Devamla) - Şimdi, o zaman kırsal alandaki oyları almanın bir yolunu bulmak lazım.
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, lütfen hatibi dinleyin efendim.
MUSTAFA AKAYDIN (Devamla) - Sabırla dinleyin.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) - Sandığa gömdü seni, daha çıkamadın! Sataşma!
MUSTAFA AKAYDIN (Devamla) - Ona da geleceğim Osman Bey, oraya da geliyorum.
Sonuç olarak Ordu, Eskişehir, Mersin, Antalya gibi illeri Cumhuriyet Halk Partisinden; Balıkesir, Manisa gibi illeri de MHP'den almanın hesapları var idi. Olay bundan çıkmıştır ve bunların bir kısmı başarıya ulaşmıştır. Ordu'da, Antalya'da, Mersin'de Cumhuriyet Halk Partisi seçimleri kaybetmiştir, maalesef Eskişehir'de kazanmıştır ama mecliste AKP, meclis üyeliğinin çoğunluğunu ele geçirmiştir. Olay bu kadar basit, bundan ibaret.
Şimdi, bu örnekle açıklıyorum bakın size: Seçim gecesi saat bir buçuk, Antalya'da sandıklar yüzde 92 sayılmış, Cumhuriyet Halk Partisi bayağı önde aynen Ankara'da ve Üsküdar'da olduğu gibi. Her nasılsa adliyeden haber gelmiş "Bir şeyler dönüyor." diye, bizzat gidiyorum adliyeye, sonradan Dışişleri Bakanlığı makamıyla onurlandırılan bir milletvekili orada manipülasyon yapıyor. Gözümle görüyorum, hâkim karşısında böyle duruyor eller eğik vaziyette ve nasıl olduysa bir buçuk iki saatlik manipülasyondan sonra Kepez'in oyları, Kepez ilçesinin oyları manipüle edilerek seçim döndürülüyor.
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) - Ne yapılıyor yani?
MUSTAFA AKAYDIN (Devamla) - Bu nasıl örgütleniyor biliyor musunuz?
FARUK ÇATUROĞLU (Zonguldak) - Ne yapılmış?
MUSTAFA AKAYDIN (Devamla) - Cevap veriyorum, bakın, nasıl örgütleniyor biliyor musunuz?
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) - Orada mühür var, pusula var, ne yapılıyor?
MUSTAFA AKAYDIN (Devamla) - Cumhuriyet Halk Partili Kepez'in sandık sonuçlarından sorumlu meclis üyesi satın alınıyor, ertesi günü AKP'ye geçiyor.
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) - Sizin seçim kaybettikten sonra iki çözümünüz var: Halkı aşağılamak, hile aramak, başka bir şey yok.
MUSTAFA AKAYDIN (Devamla) - Ben ısrarla söylüyorum, Kepez'in oyları yeniden sayılsın.
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) - Nerede seçim kaybederseniz ya halkı aşağılıyorsunuz ya hile iddiasında bulunuyorsunuz, başka yaptığınız bir şey yok; çalışın kardeşim.
MUSTAFA AKAYDIN (Devamla) - Yüreğiniz yetiyorsa yeniden sayın oyları ve başka bir şey daha yapılıyor.
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) - Senin kesin hükmün var.
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri...
MUSTAFA AKAYDIN (Devamla) - Sayın Başkan...
BAŞKAN - Sayın Akaydın, bir saniye efendim.
Sayın milletvekilleri, Sayın Akaydın kürsüde konuşuyor, itirazlarınız olursa söz alırsınız İç Tüzük çerçevesinde cevaplarınızı verirsiniz, böyle bir usulümüz yok.
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) - Kesin hüküm giymiş adam, ne konuşuyor burada?
BAŞKAN - Lütfen, rica ediyorum...
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) - Kesin hüküm giymiş adam bu.
MUSTAFA AKAYDIN (Devamla) - İsim veriyorum: Umut Doğan...
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) - Belediyecilik hizmetlerinden kesin hüküm giymiş adam.
BAŞKAN - Sayın Milletvekili, böyle bir usulümüz yok efendim.
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) - Anlaşıldı.
BAŞKAN - Devam edin Sayın Akaydın.
MUSTAFA AKAYDIN (Devamla) - "Umut Doğan" isimli bir CHP'li il yöneticisi maalesef ertesi gün de Adalet ve Kalkınma Partisine transfer ediliyor. Bunları iki yıldır söylüyorum ama bir üst merkezden emir çıkmış "Antalya'nın oyları bir daha sayılmayacak." diye, Yüksek Seçim Kuruluna da böyle bir talimat verilmiş ama bunun ispatını yapmak mümkün değil. İşin özü budur arkadaşlar.
Şimdi size bu yasanın Türkiye'den neler götürdüğünü söyleyeceğim. Bir kere, 1839'dan beri hâkim olan bir gelenek yok edilmiştir, köy kültürü yok edilmiştir. Köylü bugün mahrumiyetle, açlıkla, sefaletle karşı karşıyadır, bunun sonucunda kentlere bir göç olacaktır ve Türkiye'deki belediyelerin yaklaşık 1.600'e yakın bir rakamı kapatılmıştır. Dünyada bunun örnekleri var mı? Var. Ama Fransa gibi 38 bin tane belediyesi olan ülke de var çünkü yerelleşme demek, yerinden yönetim demek demokratikleşme demektir değerli arkadaşlar, demokrasi kültürü demektir. Maalesef, bu demokrasi kültürü Türkiye'de yavaş yavaş yok edilmektedir.
Köyden kente ciddi bir göç başlamıştır. Üstelik de hâlâ, köylü vatandaşlarımız işin vahametinin farkında değildir. Bakın, size bir örnek vereceğim: 1 tane Holstein ineği olan bir köylünün o ineğinin su içme bedeli bundan üç sene sonra aylığı 10 liraya çıkacak, eğer 10 tane ineği varsa 100 liraya çıkacak arkadaşlar. Köylü, daha, bunlarla karşı karşıya değil. Köylü, eğer evine bir çivi çakmak isterse gidecek yerel yöneticiye imar tadilatıyla ilgili para yatıracak, vergi ödeyecek, köyde yaşayan esnaf eskiden olduğu gibi götürü usulde vergiyle değil gerçek usulde vergiyle karşı karşıya kalacak, bir sürü sorunlar. Yani köy hayatını kökten yok etmiş bir sistemdir ve bu gidişle rakamsal olarak, şimdi, Türkiye'nin halkının yüzde 75'i şehirli gibi gözükmektedir ama maalesef yeni bir tasarınız daha olduğunu duyuyorum. Toplam 51 ili bütünşehre çevirmek istiyorsunuz. Kâğıt üstünde köy nüfusunu yok edebilirsiniz, bunu başarabilirsiniz ama bu ülkeye, bu köylüye, bu halka yaptığınız haksızlık çok büyük olacaktır.
İstanbul, Kocaeli örnekleri verildi değerli konuşmacılar tarafından. Yirmi yıllık uygulama, hepimiz biliyoruz ama illerin sınırları artık tamamen kent olmuş. Bunun başka bir örneği var mı Türkiye'de? Konya, Van, Erzurum, Antalya kadar yüzölçümü büyük kaç tane il var Türkiye'de? Nasıl yöneteceksiniz bu illeri merkezden, soruyorum?
Antalya'nın yüzölçümü 21 bin kilometrekare, 2 milyon nüfus, ortalama bir Avrupa devleti kadar. 642 kilometre sahili var. Kuş uçuşu 400 kilometre boyu var Antalya'nın, Kocaeli'yle İstanbul'un toplamının 2,5 katı, doğudan batıya olan mesafe. Yönetemezsiniz arkadaşlar.
AKP'li konuşmacı dedi ki: "Gelirlerde artış var." Ben, size 2014'te Antalya Büyükşehir Belediyesini bıraktığım zamanki bütçemi söylüyorum: 930 milyon lira, dolar kuruyla söylüyorum, kabaca, 500 milyon dolar. Bugün çıktığı bütçe 1,5 milyar Türk Lirası, dolar kuruyla söylüyorum, o da 500 milyon dolar. Antalya Büyükşehrin yüzölçümü 15 kat artmış, yetişemiyor büyükşehir bunlara.
Bakın, söylüyorum, AKP'li Belediye Başkanının bir tane aklı başında yatırımı yoktur iki senede. Tek yatırımı Karayollarının -benim zamanımda yapmadığı- çevre yollarıdır, Sayın Belediye Başkanı da ha bire tabela üretmektedir "Bu yollar size iyi gelecek." diye. Devletin yatırımıdır, Büyükşehir Belediyesinin yatırımı değildir arkadaşlar.
Manavgat Belediyesi bugün inim inim inlemektedir. Manavgat Belediyesinin gelirleri yüzde 50'den fazla düşmüştür. Çünkü partizanca yönetilmektedir büyükşehirleriniz, bütünşehirleriniz. Para getirecek bütün caddelerini kendi hesabına geçirmiştir. Eski kapatılan beldelerden olan alacaklar tamamen Manavgat Belediyesine yazılmıştır ve de bakın, size söylüyorum, Side gibi, Kalkan gibi çok önemli beldeler -bunların yaz nüfusu 100 bin arkadaşlar- sivrisinekle boğuşuyorlar yazın.
Başka bir şey söyleyeyim, itfaiye hizmetleri yetmiyor Antalya'ya. Antalya'da son altı ayda 10'dan fazla insan evinde yanarak öldü, evinde yanarak öldü.
Antalya'da iki sene önce Adrasan beldesinde bir orman yangını çıktı, Büyükşehir Belediyesi itfaiyesi oraya yetişemediği için kısa zamanda 3 tane otel ve restoran kül oldu. Bunların hepsi istatistiklerde var.
Arkadaşlar bunlar AKP'nin tamamen siyasi bir manipülasyonudur, yerel yönetim anlayışıyla ilgisi yoktur, Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı'yla da bağdaşır hiçbir tarafı yoktur.
Yerel yönetim demek...
HÜSEYİN SAMANİ (Antalya) - Antalyalı senin ne yaptığını çok iyi biliyor. Tek bir çivi çakmadın.
MUSTAFA AKAYDIN (Devamla) - Samani, bunları konuşuruz, sen oradan sataşma şimdi.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) - Hocam, festival yapacağına 5 tane itfaiye aracı alsaydın ya.
MUSTAFA AKAYDIN (Devamla) - Değerli arkadaşlar...
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) - Hocam, festival yapacağına 5 tane itfaiye aracı alsaydın, sen de başkandın orada ya.
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri....
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) - 5 tane itfaiye aracı al, sen de başkanlık yaptın. Vallahi billahi ya!
BAŞKAN - Değerli milletvekilleri, neden sükûnetle dinlemiyorsunuz? Lütfen, rica ediyorum.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) - 5 festival yapacağına 5 tane itfaiye aracı al.
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri...
MUSTAFA AKAYDIN (Devamla) - Arkadaşlar, ben Antalya'ya gerekli itfaiyeyi aldım, 10 tane itfaiye istasyonu kurdum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Akaydın...
MUSTAFA AKAYDIN (Devamla) - Buyurun efendim.
BAŞKAN - Yaşadığınız süre kaybını dikkate alarak size iki dakika süre veriyorum efendim.
Buyurun.
MUSTAFA AKAYDIN (Devamla) - Yeteri kadar itfaiye de aldım, yeteri kadar otobüs de aldım. Ama bu kanunu çıkardınız, 10 tane itfaiye istasyonum vardı ve Türkiye'nin yangına en hızlı müdahale eden Belediye Başkanıydım.
AHMET HAMDİ ÇAMLI (İstanbul) - Evet, Antalya halkı takdir etti Hocam!
MUSTAFA AKAYDIN (Devamla) - Yedi ila on dakikadır çünkü yedi dakikadan sonra artık, itfaiyenin yangına müdahale zamanı geçmiştir. Ne oldu biliyor musunuz? Bizim ATSO Başkanımız Davut Çetin'in evi yandı, bitti, kül oldu geçen hafta; itfaiye yetişemedi arkadaşlar. Bunlar gazetelerde var, isterseniz telefonunu vereyim, sorun. Antalya'nın merkez ilçelerinde yani Muratpaşa'da, Kepez'de, Manavgat'ta, Çomaklı'da, periferde insanlar öldü itfaiye yetişemediği için. Bugün Antalya'nın ihtiyacı olan istasyon sayısı 150'dir. Ben bilimsel rakamlarla konuşuyorum, sizin gibi öyle kafadan sallamıyorum Sayın Osman Bey.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) - Aa, bir dakika...
MUSTAFA AKAYDIN (Devamla) - Ben bunların 10 tanesini yapmıştım, yedi dakika ila on dakika arasında da bütün yangın mahallerine... Bundan iki sene öncesine kadar Antalya'nın Büyükşehir Belediyesi itfaiye takımı ödüller almıştı, uluslararası ödüller, yangın mahallerine yetişebiliyordu.
HÜSEYİN SAMANİ (Antalya) - Ne kadar borç bıraktın, ne kadar?
MUSTAFA AKAYDIN (Devamla) - İşte sizin getirdiğiniz bütünşehir belediyesi anlayışı budur. Bugün Manavgat Belediye Başkanı inim inim inliyor. Manavgat hiçbir tesisinin çözümünü getiremiyor. Efendim, neymiş, "Bu beldelerin parası yokmuş, bunlara yardım gelirse atık su tesislerini daha iyi yapacaklarmış." Kardeşim, elinizi tutan var mı? Belde belediyesine de gereken imkânları verin, gerekeni yapsın.
HÜSEYİN SAMANİ (Antalya) - Beş sene enkaz edebiyatı yaptın, beş sene; başka hiçbir iş yapmadın.
MUSTAFA AKAYDIN (Devamla) - Bakın, size söylüyorum: Manavgat Belediyesinin aylık giderleri 4 milyon lira, şu anda devletten gelen katkı ayda 3,6 milyon lira, her ay 400 bin lira Manavgat Belediyesi cebinden yiyor. Bu partizanlığı nasıl tamir edeceksiniz? Manavgat Belediyesine kilit mi vuracaksınız arkadaşlar?
AHMET HAMDİ ÇAMLI (İstanbul) - Biz açmaya geldik Hocam, kilit vurmaya gelmedik.
MUSTAFA AKAYDIN (Devamla) - Manavgat Belediyesine kilit vurursanız elinize bir şey geçecek mi? Daha iyi hizmet verebilecek misiniz?
Bugün Alanya Belediyesi de sizin partinizden olmadığı için Antalya'da inim inim inliyor ve özellikle köyler ile ilçeleri...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MUSTAFA AKAYDIN (Devamla) - ...birbirine bağlayan yollarda hiçbir şekilde belediyenin yatırımlarını göremiyorsunuz çünkü eskiden il genel meclisi yapıyordu bunları, şimdi hepsi harabeye döndü.
HÜSEYİN SAMANİ (Antalya) - Senin gibi enkaz edebiyatı yapıyor onlar da. AK PARTİ'li belediyeler çalışıyor, onlar enkaz edebiyatı yapıyor.
MUSTAFA AKAYDIN (Devamla) - Hepinize sevgiler, saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)