| Konu: | AK PARTİ Grubu önerisi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 1 |
| Birleşim: | 26 |
| Tarih: | 12.01.2016 |
LEVENT GÖK (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; getirilen önergeyle bir torba kanun daha önümüze geldi. Görüşülmesi önerilen kanun bir torba yasadır değerli arkadaşlarım. Torba yasa, önceki dönemde de bu Mecliste çokça tartışılan ve gerek Anayasa gerekse kanun tekniğine uygun olduğu defalarca dile getirildikten sonra, en son olarak Sayın Ahmet Davutoğlu tarafından torba yasa dönemi rafa kalktığı ilan edilen bir yasama çalışmasıdır değerli arkadaşlarım. 16 Eylül 2014 yılında o zamanki Başbakan Yardımcısı Sayın Bülent Arınç çıktı tüm basının karşısına ve dedi ki: "Ben 'torba yasa' ismini kullanmamayı istiyorum. Çok maddeli yasa yerine o iş ile ilgili yasaları getireceğiz. Başbakanımız talimat verdi, bundan sonra torba yasa Meclisin gündemine gelmeyecektir." Denildi değil mi arkadaşlarım? Şimdi o tarihten bugüne değin her zaman bu Meclis torba yasalarla çalıştırıldı. Başbakanın taahhüdüne rağmen, Başbakan Yardımcısı Sayın Bülent Arınç'ın sözlerine rağmen yine bir torba yasanın görüşülmesi öneriliyor.
Değerli arkadaşlarım, Plan ve Bütçe Komisyonu şu anda Mecliste bütün komisyonları içeren bir Komisyon olarak, diğer bütün komisyonların sıfırlandığı, sadece Plan ve Bütçe Komisyonunun esas alındığı bir komisyon hâline dönüştürülmüştür.
Şimdi, Meclis Başkanı bu görüşeceğimiz kanunla ilgili olarak bütün komisyonlara, İçişleri Komisyonuna, Millî Savunma Komisyonuna, Sağlık Komisyonuna ve Plan ve Bütçe Komisyon Başkanlığına yazılar gönderdi, dedi ki: "Tali komisyon olarak görüşünüz, görüşlerinizi de Plan ve Bütçe Komisyonuna bildiriniz." Değerli arkadaşlarım, bütün komisyonların, alt komisyonların tamamı da görüşecekleri birkaç madde olmasına karşın, hepsi, Plan ve Bütçe Komisyon Başkanlığına "Biz bu kadar süre içerisinde, beş gün içerisinde bu kanunu görüşmeyiz." deyip görüş bildirdiler.
Şimdi, Plan ve Bütçe Komisyonundaki arkadaşlarımızın hepsi çok çalışkan, hepsi çok tecrübeli ama Millî Eğitim Komisyonunu, İçişleri Komisyonunu ilgilendiren, Aile Bakanlığını ilgilendiren, Sanayi Bakanlığını ilgilendiren konuların tamamının orada görüşülmesi ve karara bağlanması doğru mu değerli arkadaşlarım? Ve bugüne kadar gelen yasalar içerisinde 3 tane yasayı bu şekilde çıkardık, bu 4'üncü torba yasa 26'ncı dönemin. 2 torba yasanın daha Plan ve Bütçe Komisyonuna sevk edildiğini öğrendik. Bugün Meclis Başkanına yaptığımız ziyarette meseleye el koymasını istedik. Böyle gitmez bu iş. Başbakanın taahhüdüne rağmen, torba yasalarla, hukukumuza aykırı yeni usuller icat edilerek işe devam edemeyiz. Her işin uzmanlık alanı olan komisyonlardan geçmesi ve oradan buraya gelmesi esastır ama Hükûmet kolayını bulmuş, nereden bulursa bir yasayı atıyor torbanın içine, başka bir komisyonu ilgilendiren yasayı atıyor torbanın içerisine...
Değerli arkadaşlarım, Başbakanın sözüyle "Artık torba yasa gelmeyecek." dediği bir ortamda bu Meclise torba yasaları niçin getiriyorsunuz? Kanun yapma tekniğine aykırı, Plan ve Bütçe Komisyonundaki arkadaşlarımızın uzmanlık alanının dışında, diğer komisyonları sıfırlayan... Bakın, şu anda Dışişleri Komisyonunun dışında Mecliste başka komisyon toplanmadı değerli arkadaşlarım. Görev yapmıyor kimse, herkes sıfıra erdi. Toplandıysa bugün bilmiyorum ama şu ana kadar ihtisas komisyonlarının çoğu toplanmadı. Bu yanlıştan bir kere kurtulmamız gerekiyor. Yaptığımız bu teknik, yasama tekniği maalesef usule ve yasalarımıza aykırıdır değerli arkadaşlarım.
Ben Başbakanın sözünü size hatırlatıyorum: Başbakanın sözü eğer sizler için talimat değilse ben sizlere ne diyeyim değerli arkadaşlarım?
ERKAN AKÇAY (Manisa) - Tavsiye, tavsiye!
LEVENT GÖK (Devamla) - Yani bu partiyi Başbakan yönetmiyorsa... Başbakanın sözünü ben size hatırlatıyorum, Başbakanın yönettiğini düşünerek söylüyorum, torba yasalar artık tarihe kalkmışsa gereğini yapınız. Eğer Sayın Başbakan Ahmet Davutoğlu'ysa bu sözün gereğini yapınız. Şimdi, siz, o sözü çiğneyerek Sayın Başbakana karşı geliyorsunuz, parti suçu işliyorsunuz. Böyle bir garabet durumunuz var değerli arkadaşlarım.
Diliyorum ki bu torba yasalar, bunlar sondur. Çünkü bunlar Anayasa Mahkemesinin de denetimine tabidir. Bu konuda biz elbette milletin temel çıkarlarını ilgilendiren konularda yardımcı oluyoruz ama, değerli arkadaşlarım, Meclisimizin de kanun yapma tekniğinden aykırı bir usulle yönetilmesinin de önüne geçelim. Milletimizin bize verdiği yetkiyle Meclisimizin saygınlığını korumamız gerekiyor, tıpkı TRT Genel Müdürünün bizlere saygı göstermesi gibi.
Değerli arkadaşlarım, az önce sözlerim yarıda kaldı ama TRT Genel Müdürünün ben şimdi izliyorum verdiği bazı demeçleri, "Biz zaten randevu vermedik ki." diyor.
Değerli arkadaşlarım, sizler şunu TRT Genel Müdürüne sorunuz: Eğer siz randevu konusunda anlaşmadıysanız sizin özel kalem müdürünüz ve genel müdür yardımcınız en aşağı kapının önünde Cumhuriyet Halk Partisi milletvekillerini niçin bekliyorlar, bir sorun bakalım?
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) - Bak, beklemiş işte!
LEVENT GÖK (Devamla) - Böyle bir şey olabilir mi?
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) - Bak, beklemiş! "Bizi karşılamadı." dediniz. Yalanınız ortaya çıktı!
LEVENT GÖK (Devamla) - Bakın, hayır, ben TRT Genel Müdüründen bahsediyorum.
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) - Allah Allah! Adam cenazeden geliyor.
LEVENT GÖK (Devamla) - Ve sonuçta, TRT Genel Müdürü, değerli arkadaşlarım, ortada yok. Bize deniliyor ki: "Biz sizi ağırlayacağız ama TRT Genel Müdürü yok." Nerede TRT Genel Müdürü? "Vallahi bilmiyoruz."
Şimdi, değerli arkadaşlarım, böyle bir nezaketi... Lütfen, sizler de milletvekili olarak hepimiz birbirimizi koruyalım. Bir başka zaman, bir belediye, Cumhuriyet Halk Partili bir belediye size randevu verip de böyle bir muameleyle karşılaştığınız zaman benim haberim olsun, hepimizin haberi olsun. Buna engel olmak durumundayız, bir nezaketi, inceliği göstermek durumundayız.
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) - Sayın Başkan, biz gittik ziyaret ettik, sizin dediğiniz gibi değildi.
LEVENT GÖK (Devamla) - Sonuçta, Cumhuriyet Halk Partisinin o gün yaptığı, dün yaptığı ziyareti biz de hepsini başından sonuna kameralara aldık. Bekliyorum şimdi, havuz medyasından çıkan yayınlara bakıyorum hepsine. Gidiyoruz, Genel Müdür, bir saat yok. Nerede?
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) - Cenaze namazında.
LEVENT GÖK (Devamla) - Bir cenazeye gitti. Elbette, insani bir nedendir, bunu anlayışla karşılarız ama en azından bir haber verilmesi gerekmez mi değerli arkadaşlarım? Denir ki...
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) - Vermişler.
LEVENT GÖK (Devamla) - Biz, yine onu anlayışla karşılıyoruz, Genel Müdürü bekliyoruz ama Genel Müdür geldiği zaman karşımıza bir genel müdürün ötesinde, Cumhuriyet Halk Partisi milletvekiline bir saygı göstermenin ötesinde -ne olur bir çay içelim beraber de derdimizi anlatalım, o olayı çoktan geçtik- karşımızda bir başka tablo var.
Değerli arkadaşlar, TRT, bakın, kimsenin çiftliği değil, hepimizin vergileriyle geçinen bir kurum. Elektrik faturalarından pay alıyor ve bandrol ücretlerinden. TRT'nin reklam payı çok düşüktür. Ama elektrik giderlerinin, ödediğimiz paraların yüzde 2'si TRT'ye gidiyor. Şimdi, böyle bir kurumda hepimizin hakkı var, hukuku var. Ayrıca, TRT'nin kuruluş yasası var, Anayasa var. Anayasa'nın 133'üncü maddesi diyor ki: Tarafsız olacaktır TRT. Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanun ne diyor: Bütün partilere karşı eşit olacaktır ve hiçbir çıkar çevresinin inanç veya düşüncesinin menfaatlerine alet olmayacaktır. Yine, Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanun ne diyor: Siyasi partiler ve demokratik gruplarla ilgili tek yönlü veya taraftar nitelikte bir yayın yapamaz.
Şimdi değerli arkadaşlarım, az önce anlattım, 4 Ocak 2016'da TRT Türk'te bir program yayınlanıyor. Bu programda Cumhuriyet Dönemi, Atatürk, İsmet İnönü yerden yere vuruluyor. Yani bunlara sizin gönlünüz razı mı, gönlünüz razı mı? TRT tarafsız olacak. Tarafsız olması gereken bir kurum tarafından Cumhuriyet Halk Partisine ve cumhuriyetin kurucu değerlerine saldırı yapılmasını siz benimsiyor musunuz? Yani lütfen, siz de burada sesinizi yükseltin, siz de yükseltin ve TRT Genel Müdüründen hesap sorun.
TRT Genel Müdürüne biz bir dosya hazırladık, Atatürk'ün, İsmet İnönü'nün camilere yapmış olduğu tüm yardımları gösteren listeyi sunduk. "Ben o programı savunuyorum." diyor TRT Genel Müdürü. Yok canım. Tam tersine, bana, "Ben o programı inceletiyorum, gereğini yapacağım." demesi gerekirdi. Ama -karşımızda- bir anda, "Sizler burada, burayı işgal etmeye mi geldiniz? Ben zaten o programda hiçbir şey görmedim." diyen bir anlayışla karşılaşıyorsunuz.
Değerli arkadaşlarım, bu görmüş olduğunuz Cumhuriyet Halk Partisi Grubu, Türkiye'nin, Türkiye tarihinin en köklü bir partisinin mensuplarıdır. Biz hakkımızı şu ana kadar kurda, kuşa yedirmedik, TRT Genel Müdürüne asla yedirmeyiz, asla! Öyle bir hakkı yoktur! Bizler de hep beraber, bu aynı gemide, bütün kurumlarla, Meclisle, milletvekilleriyle, saygı ortamını bekliyoruz. Önceki yıl, şimdiki Cumhurbaşkanı, o zamanın Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan...
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) - "Sayın Cumhurbaşkanı."
LEVENT GÖK (Devamla) - ...diyor ki: "Seçilmişleri atanmışlara kurban etmeyiz." Öyle mi? Bu sadece sizler için mi uygulanacak? Cumhuriyet Halk Partililer için ne olacak? Herkes bilsin ki, Cumhuriyet Halk Partililerin biz tırnağını dahi feda etmeyiz. Biz sadece saygı bekliyoruz, o kadar.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)