GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Asya Altyapı Yatırım Bankası Kuruluş Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı münasebetiyle
Yasama Yılı:1
Birleşim:24
Tarih:06.01.2016

HDP GRUBU ADINA MEHMET EMİN ADIYAMAN (Iğdır) - Değerli Başkan, sayın milletvekilleri; Asya Altyapı Yatırım Bankası Kuruluş Anlaşmasının Onaylanmasına İlişkin Kanun Tasarısı üzerinde Halkların Demokratik Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım.

Değerli milletvekilleri, uluslararası ilişkiler hiç şüphesiz devletlerin karşılıklı ortak çıkarlarına ve mütekabiliyet ilkesine dayanır. Elbette Türkiye'nin de uluslararası ilişkiler boyutunda kendi ulusal çıkarları ve devlet çıkarları doğrultusunda başka ülkelerle iş birliğine girmesi, ortak yatırımlar gerçekleştirmesi doğal bir durum. Ama öncelikle, Asya gibi bizden coğrafik olarak -özellikle az önceki hatibin de belirttiği üzere, Çin'in öncülüğünde- kilometrelerce uzakta olan ülkelerle yapılan iş birlikleri bu şekilde gündemimize gelirken, hemen yanı başımızda hemen komşumuz olan Suriye, Irak, Rusya, İran, Yunanistan gibi pek çok konuda ortak çıkarlarımızın örtüştüğü ülkeler ve bu ülkelerle, yine hem tarihsel hem inanç boyutundaki yakınlaşmamız da nazara alındığında, komşularla sıfır sorunla başlayan dış politikamız maalesef Arabistan çöllerinde sürünmektedir. Oysa, AKP Hükûmeti iktidara geldiğinde bütün komşularımızla sıfır sorunlu bir politika izleyeceğini, tüm komşularla iş birliği, dostluk ve kardeşlik ilişkisini gerçekleştireceğini dile getirmişti ama geriye dönüp baktığımızda bugün hiçbir komşumuzla sorunsuz değiliz; hemen tüm komşularımızla sıfır sorun değil, yüzde yüz sorunluyuz.

Daha dört yıl öncesinde, 2011 Suriye iç savaşı başlamadan önce, Sayın Cumhurbaşkanı o dönemde Başbakanken Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad'la kol kola, ailece iki kanka olarak Türkiye'nin sahil bölgelerinde dostlardı, kardeşlerdi ve Beşar Esad sanki yetmiş yıllık Suriye tarihinde diktatör değildi ve sarmaş dolaş tatil yapmaktalardı. Ama ne olduysa, bugün Beşar Esad diktatör, halkına kurşun sıkan bir barbar. Yine, Beşar Esad'dan daha vahşi, daha diktatör, daha bağnaz olan Suudi Arabistan Kralı'yla şimdi kol kola, el ele. Şimdi, Sayın Cumhurbaşkanı kiminle el ele, kol kola verdiyse bir uğursuzluk getirdi. Muhtemelen Suudi Kralı'nın da geleceği pek parlak değil, onun da geleceği Beşar Esad'a benzeyecek gibi görünüyor.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Maşallah dediği inek sütten kesiliyor.

MEHMET EMİN ADIYAMAN (Devamla) - Şimdi, değerli milletvekilleri, tabii, dış politikada sıfır problemden yüzde yüz probleme varan dış ilişkilerimiz ve komşu ülkelerle âdeta düşmanca olan ilişkilerimiz bununla bitmiyor. Suriye'deki gelişmelerde ortaya çıkan, belli bir dinamik hâline gelen, aslında tarihsel olarak, Türklerle tarih boyunca ittifak hâlinde olan Kürt halkının Suriye'deki kazanımları, IŞİD barbarlarına karşı vermiş olduğu mücadele ve bu mücadelede ulaştığı başarı da yine mevcut AKP Hükûmeti açısından tehlike olarak görülmekte ve düşman bir politikayla bakılmaktadır.

Şimdi, değerli arkadaşlar, eğer uluslararası ilişkiye gireceksek, tıpkı Meclisin gündemine gelen Asya Altyapı Yatırım Bankası gibi ilişkilere gireceksek öncelikle kendi komşularımızla, tarihsel birlikteliğimiz olan halklarla bir dostluk, barış ve kardeşlik ortamını, adasını yaratmak zorundayız.

Şimdi, dış politikada bu başarısızlığa ulaşmanın doğal sonucu olarak kendi iç ilişkilerimizde, ülke içerisindeki siyasetimizde barışı inşa edememenin, temel sorunlarımıza çözüm üretemememizin yansıması olarak da dış politikada, dış siyasette tıkanır ve yalnızlık yaşarız.

En başta Kürt sorunu olmak üzere Türkiye'de inanç sorunlarına çözüm üretmeden, bugün Meclisimizde gündeme gelen Roman sorununu çözmeden, dolayısıyla bütün bu sorunlara belli bir eksenle bakarak, tıpkı yetmiş yıllık statükocu anlayış gibi bu sefer de Neoosmanlıcılık ya da Panislamist bir yaklaşımla, mezhebî bir yaklaşımla biz meselelere çözüm üretmeye çalışırsak elbette dış siyasette de tıkanır, elimiz kolumuz bağlanır ve yalnızlık yaşarız.

Bakın, değerli milletvekilleri, tarihte Kürtler ile Türklerin karşılaştıkları üç önemli dönüm noktaları vardır. Biri: 1071'dir, Mervani Kürt devleti ile Alp Arslan'ın karşılaşmasıdır. İkinci tarihsel önemli karşılaşma: 1514, Yavuz Sultan Selim ile İdrisi Bitlisî. Ve üçüncüsü: Kurtuluş Savaşı dönemidir, Birinci Dünya Savaşı. Altını çizerek söylüyorum ve dikkatinizi celbetmek istiyorum: Tarihsel bu üç karşılaşmanın her biri Kürtler ile Türkler arasında yüz yıllar devam eden ittifaklara neden olmuştur ve tarihin hiçbir döneminde Kürtler ile Türklerin ilişkisi zor üzerine, baskı üzerine, şiddet üzerine inşa olmamıştır ve hiçbir halk da bunu Kürtler üzerinde başaramamıştır. Bütün bu ittifaklar gönüllülük esası üzerinedir.

Bugün AKP iktidarının kürdistanda sürdürdüğü zora dayalı, baskıya, ıslaha, terbiye etmeye dayalı politika başarıya ulaşamaz, ulaşamayacaktır. Bunun tek çözüm yolu var: Eğer Kürtler varsa ki vardır, tarihî bir gerçekliktir, üzerinde yaşadıkları bir coğrafyaları varsa ki vardır, kürdistandır. Bu kürdistan coğrafyasının devamı Irak'ta sizin daha düne kadar "postal yalayıcımız" dediğiniz, sizin düne kadar "aşiret reisleri" dediğiniz, bugün iş birliği yaptığınız, kanka olduğunuz güney Kürdistan bir realiteyse, Rojava da bir realitedir, kırmızı çizgilerle bu gerçekliği değiştiremezsiniz. O zaman yapılacak tek şey vardır: Kürtler varsa, Kürt'ün dindarıyla dinsiziyle, genciyle ihtiyarıyla, sağcısıyla solcusuyla oturacaksınız, tıpkı tarihte verdiğimiz örneklerde olduğu gibi, gönüllülük esası üzerine, haklar üzerine, özgürlükler üzerine, Kürtlerin bir halk olmaktan doğan temel hakları üzerinden anlaşma yapacaksınız, ittifak yapacaksınız. Ve işte göreceksiniz, esas, tıpkı 1500'de Yavuz Sultan Selim'in İdrisi Bitlisî'yle yaptığı ittifakla nasıl ki Memlûklulardan halifeliği aldı, bütün Orta Doğu coğrafyasını kendisine bağladı ve o tarihten sonra imparatorluğa dönüştüyse; nasıl Alp Arslan Mervani Kürt devletinin göndermiş olduğu 15 bin kişilik orduyla Romen Diyojen'i yendiyse, nasıl Kurtuluş Savaşı'nda hep hamaset siyasetiyle dile getirdiğiniz yedi düvele karşı savaşta Kürtlerle ittifak yaptıysanız, bugün de Türkiye'nin güçlenmesini, uluslararası konjonktürde bir güç olmasını istiyorsanız, Kürtlere tankla, topla, derebeyi hukukuyla gitmeyeceksiniz. Bugün kürdistanda derebeyi hukuku uyguluyorsunuz. Sultan, vezir ve bölgedeki valileriniz derebeyidir, mevcut 12 Eylül Anayasası'nı bile ihlal ediyorsunuz, ona bile riayet etmiyorsunuz.

AHMET HAMDİ ÇAMLI (İstanbul) - Derebeyi yok, derebeyi yok.

MEHMET EMİN ADIYAMAN (Devamla) - Çünkü bugün uyguladığınız sokağa çıkma yasağının mevcut 12 Eylül faşist Anayasası'nda bile dayanağı yoktur. 5442 sayılı Yasa'ya dayandırıyorsunuz, 11'inci maddesine, yoktur böyle bir hüküm. Çıkın, bu Mecliste, eğer yapacaksanız, sıkıyönetim ilan edin, olağanüstü hâl ilan edin, bunun Anayasa'da dayanakları var ama 5442 sayılı Yasa'nın 11'inci maddesinde yoktur. Sizin valileriniz, sizin talimatlarınızla kürdistanda şehirleri kuşatıyor, tankla, topla şehirleri bombalıyor; bu yetmez gibi süresiz sokağa çıkma yasağı uygulanıyor. Bunun mevcut hukukta dayanağı yoktur. İşte bu hukuk keyfî hukuktur, bu hukuk Orta çağ hukukudur, işte sultan, veziriazam ve derebeyi hukukudur, sizin uyguladığınız hukuk tam da bu hukuktur.

AHMET HAMDİ ÇAMLI (İstanbul) - Derebeyi olmak isteyenlerle mücadelemiz bizim, derebeyi olmak isteyenler var. Milletin adamlarından bahsediyorsun, derebeyi diyemezsin, onlar milletin adamları.

MEHMET EMİN ADIYAMAN (Devamla) - Değerli milletvekilleri, bugünkü çatışmanız İttihat ve Terakki içindeki kanat çatışmasıdır. Sizin yetmiş yıllık politikadan, yetmiş yıllık statükodan hiçbir farkınız yok. Tek yaptığınız şey, 1924 Anayasası'yla iktidarı ele geçiren Jön Türkçü ya da Turancı ya da Türkçü kanada karşı, sizin, bugün, Panislamist kanatla iktidarı ele geçirme derdinizdi, kaygınızdı -başka bir şey de yok- onu da başardınız; on üç yıldır iktidarı ele aldınız, devlet kurumlarını ele geçirdiniz.

AHMET HAMDİ ÇAMLI (İstanbul) - Millet el verdi, millet! Kanal kazarak iktidarı almadık, millet verdi!

MEHMET EMİN ADIYAMAN (Devamla) - Şimdi, yapacağınız şey şu: Bu anlayış, bu zihniyet 1925 Şeyh Sait hareketinde ne diyordu? "Eşkıya." 1937-38 Dersim katliamında ne diyordunuz -bir sıfat yakıştırıyordunuz- neydi o zaman Dersim halkının ismi? "Şaki."

AHMET HAMDİ ÇAMLI (İstanbul) - Biz şakiye "şaki" diyoruz, Kürtlere değil!

MEHMET EMİN ADIYAMAN (Devamla) - Bugün, Kürtlere reva gördüğünüz katliamın ismine de işte tıpkı söylediğiniz gibi "terörizm" diyeceksiniz, "terörle mücadele" diyeceksiniz, 35 günlük bebek öldüreceksiniz, daha bugün 14 yaşında bir genci öldüreceksiniz, sivilleri katledeceksiniz.

AHMET HAMDİ ÇAMLI (İstanbul) - PKK öldürüyor, PKK!

MEHMET EMİN ADIYAMAN (Devamla) - Peki, Kars'ta, Erzurum'da, Ağrı'da, Van'da hendek mi var? Siz bu bölgelerde, 160'ı aşkın bölgede özel güvenlik bölgeleri ilan etmişsiniz, özel askerî bölgeler ilan etmişsiniz. Sizin yaptığınız bu hukukun, bu uygulamaların hiçbir yasal dayanağı yoktur. Değerli arkadaşlar, siz bu anlayışınızla, bu politikanızla kendinizi tüketirsiniz.

Saddam Hüseyin güney Kürdistan'da 186 bin Kürt'ü Enfal'de katletti. Arapça bilenleriniz bilir "enfal"in ne anlama geldiğini. 186 bin Kürt'ü katletti ama Kürtler yok olmadı, Kürtler var ama Saddam Hüseyin gitti. Beşar Esad da aynı şeyi yapıyordu, Kürtleri vatandaş bile kabul etmiyordu ama şimdi gidiyor.

AHMET HAMDİ ÇAMLI (İstanbul) - Kol kolasınız Esad'la, kol kola!

MEHMET EMİN ADIYAMAN (Devamla) - Siz bu politikayla aynı akıbete uğrarsınız. Onun için, dönün tarihe bakın, Kürt halkıyla, Kürt halkının siyasal öncüleriyle oturun, tıpkı tarihte olduğu gibi kardeşçe, eşitçe, özgürce ama gönüllü beraberliğe dayalı bir çözümü inşa edin. Yoksa tankınıza, topunuza güvenerek, bugünkü siyasal iktidardaki çoğunluğunuza güvenerek bir çözüme ulaşamazsınız. Ulaşılsaydı eğer doksan yıldır bu sorun çözülmüş olurdu, bugün huzurumuza gelmezdi bu sorun.

Bu nedenle, değerli arkadaşlar, bizim esas meselemiz iç meselemizdir, sadece Kürt sorunu değil, Alevi sorununu çözmek zorundasınız, çözmezseniz, mezhep eksenli bir siyaset yürütürseniz, yürütmeye devam ederseniz işte, Suudi Arabistan ve İran, bu politikanın malzemesi hâline gelirsiniz.

NURETTİN YAŞAR (Malatya) - Sorun Kürtler değil, sizsiniz.

MEHMET EMİN ADIYAMAN (Devamla) - Bu sorun, Şia-Sünni meselesi Orta Doğu'nun en kronik, en eski meselesidir. Emevilerden günümüze kadar, Osmanlı-Safevi çelişkisinin temelinde bu var, Emevilerde bu var, Abbasilerde bu var, Memlüklerde bu var. Bakın, bu oyuna, bu siyasetinizle, bu mezhepçi anlayışla Orta Doğu'da giderek derinleşen ve Şii-Sünni, mezhep eksenli bir derin savaşa giden sürece taraf olacaksınız, alet olacaksınız, nitekim, olmaya başladınız bile. Suudi Kralı yetmedi size, şimdi İsrail'e sığındınız. Hani İsrail katildi, hani "..."(x) diyordunuz, hani bebekleri öldürüyordu, fotoğraflar gösteriliyordu; ne oldu? Kucağına oturdunuz,(xx) şimdi kanka oldunuz. (HDP ve CHP sıralarından alkışlar, AK PARTİ sıralarından gürültüler) Ne oldu? İran mı sıkıştırdı? İran-Suudi Arabistan çelişkisinden, Rusya uçağı, jeti düştü, sıkıştınız mı? Sıkışınca İsrail'in hemen kucağına, ABD'nin kucağına.

AHMET HAMDİ ÇAMLI (İstanbul) - Hiç alakası yok.

MEHMET EMİN ADIYAMAN (Devamla) - Hani, İncirlik Üssü'ne izin vermiyordunuz, İncirlik'i verdiniz, Malatya'yı verdiniz, Diyarbakır'ı verdiniz, bölgedeki tüm üsleri Amerika'ya peşkeş çektiniz.

Şimdi, değerli arkadaşlar, bu takiye siyasetiyle, bu halkı kandırma siyasetiyle, bu yalan siyasetiyle kısa vadeli iktidarınızı devam ettirebilirsiniz ama Türkiye'yi, ama Türkiye halklarını felakete götürürsünüz. Türkiye halklarının geleceğini karartıyorsunuz. Bu anlayışla, bu politikanızla kürdistanı siz kuracaksınız. Size söyleyeyim nasıl kuracağınızı. Bakın, size söyleyeyim.

HÜSNÜYE ERDOĞAN (Konya) - Kurdurtmayacağız.

MEHMET EMİN ADIYAMAN (Devamla) - Siz bu zihniyetle batıda, İstanbullarda, Ankaralarda, İzmirlerde tıpkı 1 Kasım öncesi talimatlarınızdaki o bindirilmiş kıtalar bizim nasıl 400 seçim büromuza saldırdıysa, suçsuz günahsız Kürt esnafların iş yerlerine saldırdıysa, sizin bu anlayışınızla tekrar o kitleler harekete geçecek ama siz de kontrol edemeyeceksiniz, biz de kontrol edemeyeceğiz ve işte asıl bölücülüğü, ülkenin bölünmesini siz yaratacaksınız.

ŞAHİN TİN (Denizli) - Bölücülüğü siz yapıyorsunuz.

MEHMET EMİN ADIYAMAN (Devamla) - Onun için aklınızı biraz tarihten alın, biraz da vicdandan alın, biraz da aklıselimle düşünün ve oturun bu sorunu çözmeye çalışın. Hep sizin böyle keyfinizle, böyle koltuklarınızda kurularak, Kayseri'nin ötesine geçmeden, yandaş medyanın yalan dolan haberleriyle bu sorunu çözemezsiniz. Orada dün analar ağlıyordu, bugün analar katlediliyor. Yarın, bunun kıvılcımları İzmir'e, İstanbul'a, Antalya'ya yansıdığında bu Meclis vebal altında kalacak bu Hükûmet yönetemeyecek.

REŞAT PETEK (Burdur) - Teröristlere lanet okuyabiliyor musun oradan?

MEHMET EMİN ADIYAMAN (Devamla) - İşte bu mantıkla, bu zihniyetle çözemeyeceksiniz. Çözemeyeceksiniz!

REŞAT PETEK (Burdur) - Katillere, teröristlere lanet olsun diyebiliyor musunuz? Teröristlere lanet okuyabiliyor musunuz?

MEHMET EMİN ADIYAMAN (Devamla) - Söylüyoruz. Tekrar söylüyorum: Git o zaman biraz tarihi oku! Böyle, az önce Roman kardeşlerimizin sorunlarının çözümüne ilişkin bir Meclis araştırma önergesi geldi. İşte o küçümseyen, o tepeden bakıcı, o hiçleştiren, ötekileştiren zihniyetle ne yaptınız? El birliğiyle el kaldırıp reddettiniz. Neydi o? Neydi? Ötekileştirilmiş, yüz yıldır bu ülkede bütün haklardan mahrum edilmiş, kendi kültürünü yaşayamayan, dilini yaşayamayan, ekonomik özgürlüğü olmayan, çocuğunu okula veremeyen, hepimizin çok yakından bildiği âdeta çadırlara mahkûm olmuş bir kesimin haklarını sayın milletvekili arkadaşımız burada dile getirdi, alay edercesine güldünüz, sonra el birliğiyle reddettiniz.

NURETTİN YAŞAR (Malatya) - Ben sana gülüyorum. Sana gülüyorum, sana...

MEHMET EMİN ADIYAMAN (Devamla) - Bu gerçekliği gizleyebilir misiniz? Reddetmekle Roman vatandaşlarımızın sorununu hasıraltı edebilir misiniz?

NURETTİN YAŞAR (Malatya) - Kürt halkı sizi tanıdı.

MEHMET EMİN ADIYAMAN (Devamla) - Sorunları demokratik, akıl, bilim ve tarihin ışığında çözmek zorundasınız. Çözemezseniz, siz bu zihniyetle ancak Suudi Arabistan çöllerinden dönersiniz, başka bir yere varamazsınız.

NURETTİN YAŞAR (Malatya) - Kürt halkı sizi Cihangir'e gömecek.

MEHMET EMİN ADIYAMAN (Devamla) - Bu zihniyetle hiçbir soruna çözüm üretemezsiniz. Yoksa, dünya deneyimlerine bakın.

NURETTİN YAŞAR (Malatya) - Cihangir'deki yoldaşlarınızla birlikte Kürt halkı sizi tanıdı.

MEHMET EMİN ADIYAMAN (Devamla) - Sizin yönteminizle giden bütün diktatörler, bütün faşistler tarihin çöplüğüne gitmiştir.

NURETTİN YAŞAR (Malatya) - Kürt halkı faşizminizi de tanıdı.

REŞAT PETEK (Burdur) - Bütün faşistler, bütün teröristler...

MEHMET EMİN ADIYAMAN (Devamla) - Gelin, bu sorunu tarihin ışığında, Kürt halkının öncüleri...

NURETTİN YAŞAR (Malatya) - Faşistleri gömeceğiz.

REŞAT PETEK (Burdur) - Teröristleri de faşistleri de tarihe gömeceğiz.

MEHMET EMİN ADIYAMAN (Devamla) - Daha dün barış müzakeresi yaptığınız Sayın Abdullah Öcalan sizin kontrolünüzde. Oturun masayı tekrar düzeltin ve bu ülke daha fazla kan kaybetmesin diyorum.

NURETTİN YAŞAR (Malatya) - Kürt halkı sizi tanıdı.

MEHMET EMİN ADIYAMAN (Devamla) - Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)