| Konu: | Yükseköğretim Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 1 |
| Birleşim: | 21 |
| Tarih: | 29.12.2015 |
CHP GRUBU ADINA BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; gecenin bu saatinde, bir buçuğa doğru geliyor saat, konuşmak zor ama konuşmaya çalışacağım, en azından tutanaklar için konuşacağım, gelecekte bu konularla ilgili olarak...
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) - Biz dinliyoruz.
BÜLENT KUŞOĞLU (Devamla) - En azından dedim, tabii ki sizler dinliyorsunuz, teşekkür ederim.
Gelecekte bu konularla ilgili olarak neler söylenmiş diye merak edenlerin de hiç olmazsa doğru dürüst bir şeyler söylendiğini, tartışıldığını görmesi lazım.
Sıra sayısı 12 olan Kanun Teklifi'nin ikinci bölümü üzerinde grubum adına söz almış bulunuyorum.
Değerli arkadaşlar, biz bu teklif üzerinde Plan ve Bütçe Komisyonunda uzlaştık. Bir torba kanun olmasına rağmen uzlaştık ama buraya temel kanun olarak geldi, arkadaşlarım da eleştirdi. Şimdi, bir torba kanunun bir de temel kanun olarak getirilmesi aslında çok etik değil, hiç doğru değil, yanlış. Bir de ilave olarak, bunlarla ilgili bu maddelerin çoğu bütçeye yük getiren maddeler, özlük haklarıyla ilgili maddeler ama yine de bir etki analizi olması lazımdı. Bütçeye ne kadar yük getiriyor, götürüyor, bunları bilmemiz gerekirdi her maddeyle ilgili olarak, bunlar da yok, böyle bir eksiklik de var.
Biraz önce, Sayın Çalışma Bakanının teklif ettiği, bütçeye 10 milyar liraya yakın yük getiren bir önergesi reddettik ama orada hiç olmazsa ne kadarlık bir yük getirdiğini biliyorduk, burada onları da bilmiyoruz, bilinmesi lazım. Doğrusu, bu tür kanun maddelerinde bütçenin ne kadar yük aldığını veya ne kadar rahatladığını bilmemizdir.
İkinci bölüm 6 maddeden oluşuyor, 2'si yürütme ve yürürlük maddeleri, kalıyor 4 madde. 4 maddeye bakıyorum; birisi sosyal yardımlarla ilgili, sosyal yardım ve dayanışma vakıflarıyla ilgili, bir tanesi askerlikle ilgili, er ve erbaşlarla ilgili bir düzenleme, bir tanesi iş sağlığı ve iş güvenliğiyle ilgili, bir tanesi de Millî Eğitim Bakanlığıyla ilgili, 12.500 öğretmen kadrosu tekrar tahsis ediyoruz. Birbirinden farklı konular, farklı uzmanlık alanlarının gerekli olduğu konular ve bunlarla ilgili olarak biz gecenin bu saatinde konuşuyoruz. Komisyonda da -demin dediğim gibi- konuşmadık, acele olduğu gerekçesiyle konuşmadık, vatandaşımıza, çalışanlarımıza bir şey verelim gerekçesiyle konuşmadık, getirdik. Tabii, böyle, faydalı olması da mümkün değil. Etki analizini getirmiyorsunuz, ne getirip götürdüğünü bilmiyoruz. Bir torba kanun olarak geliyor, temel kanun olarak geliyor, alelacele geçiyor, ondan sonra da kanunlarla ilgili olarak yeniden, yeni baştan düzenlemeler yapıyoruz. Eğer demin Çalışma Bakanlığının getirdiği önerge kabul edilseydi 68'inci geçici madde olacaktı. Geçen belirttim, 5510 çıkalı yedi yıl oldu, yedi yıldır uygulanıyor, yedi yılda 68'inci geçici madde olacaktı, zaten 109 maddelik bir kanun 5510. Böyle bir kanun düzenlemesi olmaz, büyük bir saçmalık.
Şimdi, sosyal yardım ve dayanışma vakıflarından başlayayım. Sosyal yardım ve dayanışma vakıfları tüm Türkiye'de il ve ilçelerde bu sosyal yardımları yapan vakıflar, oranın personeli eliyle yapılıyor bu yardımlar. Düşünün, 20-25 milyar liralık sosyal yardım yapıyor Türkiye devlet olarak, bu sosyal yardım ve dayanışma vakıfları yapıyor, bu personel yapıyor ama bunlar kamu personeli değil; bunlar -adı üzerinde- Medeni Kanun'a göre kurulmuş vakfın personeli, kamu personeli değil. Bu kadar önemli bir görevi, sosyal yardım gibi çok önemli bir kamu görevini biz kamu personeline vermiyoruz, iş güvencesi olan birilerine vermiyoruz, maalesef sadece vakıf çalışanlarına veriyoruz; bu çok yanlış. Bunların gerçekten kamu personeli olması lazım, bunlara kadro verilmesi lazım, bunların iş güvencesi olması lazım, bunların vatandaşın gelirini, giderini çok iyi bilmesi, vatandaşı çok iyi takip etmesi lazım ve sosyal yardımları hak edenlere bunlar eliyle verebilmemiz lazım. Şu anda mükerrerlikler var, yanlış insanlara bunları veriyoruz, birçoğu yanlış. Bu şekilde aslında, sosyal yardımlarla ilgili çok da tasarruf olur. Bunlara kadro verilmesi lazım, büyük bir sıkıntı var. 3294 sayılı Kanun'da belirtilen amaçları bunlar eliyle gerçekleştiriyoruz, bu yanlış.
Bir diğer konu -ikinci bölümde getirdiğimiz- yine, daha birkaç sene önce, geçen dönem yaptığımız bir kanunla, İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu'yla ilgili. Onu yaptık, bir yıl erteledik, şimdi bir daha erteliyoruz bakın, bir daha erteliyoruz. Burada diyoruz ki: Eğer taşeron alınıyorsa, devlette taşeron olarak birileri çalışacaksa hangi işle ilgili alınıyorsa orada çalışsın, temizlikçi olarak alınıyorsa temizlikçilik yapsın, masa başına oturtulmasın -böyle yapılıyor- ya da bir başka işte çalıştırılmasın. Bunu da bir yıl erteliyoruz. Bunun için, bunun yapılabilmesi için Maliye Bakanlığı veya Özelleştirme İdaresinden 4734'e göre izin alınması gerekiyor. Buna ilişkin olarak kamu zararı doğarsa kamu yöneticisinden alınması gerekiyor, onun sorumlu tutulması gerekiyor, bunu da erteliyoruz. Hâlbuki bu önemli bir kanundu, iyi bir düzenlemeydi, maalesef, bu ikinci ertelemeyi de yapıyoruz; bu da yanlıştır.
Bir diğer konu da -demin belirttim- 12.500 öğretmen kadrosu veriyoruz. Aslında çok daha fazla, 100 bine yakın öğretmene ihtiyaç var, bu kadroların daha da fazla artırılması lazım; bu da eksik.
Bir diğer konu da 8'inci maddede geliyor. Er ve Erbaş Kanunu'nun bir maddesinde değişiklik yapıp onların maaşlarını artırıyoruz. Ama biz de Plan ve Bütçe Komisyonunda fark etmedik. Dediğim gibi, gece üçte çıktık, sabah onda Komisyon toplandı, teknik bir konu, bilmediğimiz bir konu, ilgili kuruluşlardan da görüş alınmamış. Şimdi, bakın, şöyle bir şey yapılıyor: Mevcut duruma göre eğer bir erbaş 2.418 lira alıyorsa yeni getirilen sistemle 2.700 lira alacak yani çok az bir artış söz konusu olacak. Orada tam olarak değil de... Mesela, 2.736 lira alıyorsa normal, şimdiki sisteme göre, değişmeyen sisteme göre 3.536 lira alması gerekiyor, yeni getirilen sistemle 2.901 lira alıyor çünkü azaltıyoruz. Yani yeni getirilen sisteme göre... Asgari ücretteki artışla getirilen onlar için çok görülüyor ve sistem değiştiriliyor, azaltılması sağlanıyor. Buna "Evet." dememiz mümkün değil, sizlerin de herhâlde "Evet." demesi mümkün değil er ve erbaşlar için. Bu yanlış bir iş. Bunun yapılmasının gerekçesi de astsubaylara bu sefer daha fazla para verilmesi hâlbuki astsubaylara da vermemiz gerekiyor. Astsubaylar ordunun yükünü -biraz önce anlattığım gibi- çeken insanlar, sıkıntıları olan insanlar, onların muhakkak daha fazla para almaları gerekiyor.
Yine bu konu gündeme gelmişken Millî Savunma Bakanlığıyla ilgili olarak -Sayın Millî Savunma Bakanı burada değil ama- demin Lale Hocam bir soru sordu soru-cevaplarda ilk bölümde, dedi ki: "Başika'da ne kadar asker vardı, ne kadar geri çektik?" Sayın Bakan da başka şeyler anlattı ama hiç bu soruya cevap vermedi, ne kadar asker çektiğimizi söylemedi. Aslında çok üzerinde durulması gereken bir konu Başika konusu çünkü bizim, ben hayattayken yaşadığım, en önemli bozgunlarımızdan bir tanesidir bu konu, Başika meselesi, çok üstünde durmamız ve tartışmamız gereken bir konudur.
Başika'da, biliyorsunuz, IŞİD tarafından bir saldırı yapıldı, 4 askerimiz yaralandı, Genelkurmay o zaman bir açıklama yaptı. Ben Millî Savunma Bakanlığında bir yirmi-yirmi beş sene önce bakan danışmanlığı da yaptım, az buçuk askerî konuları da bilen birisiyim. Genelkurmay Başkanlığının yaptığı açıklamada şöyle bir cümle var: "Yaşanan bu saldırı birlik güvenliğinin önemini bir kez daha ortaya koymuştur." diyor. Bakın "Birlik güvenliğinin önemini bir kez daha ortaya koymuştur." Yani "Birlik güvenliği orada yoktur." diyor. "Biz istemedik oraya gitmeyi." diyor, bunun Türkçesi, tercümesi bu. Yanlış bir iş yapılmıştır. Yani siyasi otoritenin zorlamasıyla oraya gidilmiş, o sıkıntılar yaşanmıştır. Bunlara çok dikkat etmemiz lazım. Dediğim gibi, Başika bir bozgundur, son yıllarda yaşadığımız en büyük bozgundur, büyük bir sıkıntıdır. Bu konuları da gündeme getirip hep beraber tartışmamız gerekiyor.
Başika'yla ilgili başka konular var. Irak-İran arasında çok önemli bir mesele varken, Kerbela'yla ilgili, sınır güvenliğiyle ilgili onlar arasında büyük sıkıntı varken araya girdik, aralarını biz düzeltmiş olduk Irak ile İran'ın; o da yanlış bir zamanlamayla bu işi yapmış olduk. Yine buna benzer, Başika'yla ilgili eleştirilmesi gereken çok konu var, eğer sıra gelirse bunları da müsaadenizle anlatacağım.
Herkese iyi geceler diliyorum. Saygılar sunuyorum efendim. (CHP sıralarından alkışlar)