GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Yükseköğretim Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:1
Birleşim:21
Tarih:29.12.2015

MHP GRUBU ADINA MUSTAFA KALAYCI (Konya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 12 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin birinci bölümü üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz aldım. Bu vesileyle hepinizi saygılarımla selamlıyorum.

Daha dönemin başındayız ve ikinci torba düzenlemeyi görüşüyoruz. Verilen sözlere rağmen AKP, torba düzenlemeden, torbacılıktan bir türlü vazgeçmemektedir. Türkiye Büyük Millet Meclisi âdeta merdiven altı kanun üretir hâle getirilmiştir. 10 asıl maddeden oluşan ve birbiriyle ilgisi bulunmayan 8 ayrı kanunda değişiklikler içeren bu teklifle yapılan düzenlemeler de bölük pörçük, eksik ve bütünlükten uzaktır.

Bu kanun teklifiyle, yıllardır ihmal edilen ve çok düşük düzeylerde kalan er ve erbaşlar ile askerî öğrencilerin harçlıkları yükseltilmektedir. Milliyetçi Hareket Partisi daha önce bu konuda kanun teklifleri vermiş, ancak AKP gündeme almamıştır. Şimdi bizim dediğimiz noktaya gelinmiş olmasını olumlu bulmakla birlikte yeterli görmüyoruz.

Ayrıca, Milliyetçi Hareket Partisi olarak biz diyoruz ki askerlikte geçen süreler, emeklilik hesabında doğrudan hizmetten sayılmalı, sigorta primleri devlet tarafından karşılanmalıdır.

Yine, askerlik hizmetini yerine getiren muhtaç er ve erbaşların ailelerine yapılan yardım 500 liraya çıkarılmalıdır.

Yine, bu kanun teklifiyle astsubay emeklilerinin on üç yıldır maruz kaldıkları ve mağdur oldukları büyük bir haksızlık giderilmektedir. Milliyetçi Hareket Partisi olarak yıllardır gündeme getirdiğimiz kanun teklifi ve önergelerle düzeltilmesini istediğimiz astsubayların intibak sorunu nihayet çözüme kavuşturulmaktadır. Ancak, astsubayların başlangıcından beri makam ve görev tazminatı alamaması ve bundan dolayı, emekli olduklarında maaşlarının önemli oranda azalması konusu yine dikkate alınmamakta ve astsubaylarımızın bu sorunu yine göz ardı edilmektedir.

Esasen, Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde görev yapan personelin idari, mali ve sosyal haklarında görev ve sorumluluklarıyla uyumlu olmayan ve eşitliğe sığmayan birçok farklı uygulama bulunmaktadır. Bakınız, uzman erbaşlar ve uzman jandarmalar yıllardır feryat etmekte ama AKP Hükûmeti duymazdan gelmektedir. Uzman erbaşlar katlanılamayacak boyutta sorunlarla karşı karşıyadır. Özlük hakları son derece yetersiz olan, görevlerine ve kıdemlerine mütenasip maaş alamayan uzman erbaşlara hasta olmak bile yasaktır. Doksan günden fazla hasta olursa meslekten atılmaktadır. O nedenledir ki bu kardeşlerimiz mesleğinden ayrılıp başka kurumlara geçmek istemektedir. Uzman Erbaş Kanunu günün şartlarına göre yeniden düzenlenerek tahsil ve kıdem durumlarına göre derece ve ek göstergeleriyle tazminatları yeniden belirlenmeli ve özlük, mali ve sosyal hakları iyileştirilmelidir. Uzman erbaşların zatî silahı, devlet tarafından verilmeli ve yanlarında taşımalarına imkân sağlanmalıdır.

Uzman jandarmalara da statüsüne uygun özlük hakları verilmeli, kendilerine has ek göstergeler belirlenmeli ve hakkaniyete uygun bir şekilde tazminat puanları yukarı çekilmelidir.

Orduevlerine girişin bazı personele yasak olması asla kabul edilemez. Bütün sosyal tesisler ve orduevleri tüm personele açık olmalıdır. Ayrıca, lojman dağıtımında adalet tesis edilmeli ve lojmanda oturması şart olan personele rütbesine bakılmaksızın tahsis yapılmalıdır. Hürriyeti bağlayıcı cezaların hâkim kararı olmadan verilmesi de hukuk dışı olup muhakemesiz, şahsi hürriyeti kısıtlayan ceza sistemi mutlaka kaldırılmalıdır. Hülasa, Türk Silahlı Kuvvetlerinde huzursuzluğa neden olan, personeli mutsuz eden adaletsiz uygulamalar ortadan kaldırılmalı, eşitsizlikleri gidermeye yönelik gerekli düzenlemeler acilen yapılmalıdır.

Değerli milletvekilleri, bugünlerde Sayın Başbakanın "Söz verdik mi gereğini yaparız, bizim sözümüz senettir. Söz verdik, yapıyoruz." gibi sözlerini sıkça işitiyoruz. Pes doğrusu! Geçmiş yıllarda verilip tutulmayan, kamu çalışanlarıyla ilgili personel ve ücret reformundan emekli aylıklarındaki eşitsizliklerin giderilmesine, öğretmen açığının kapatılıp tüm öğretmenlerin sınavsız atanmasından sağlık çalışanlarına yıpranma payı verilmesine, geçici işçilerden vekil imam ve müezzinlere kadro verilmesine kadar bir dünya sözler bir kenara, Sayın Başbakanın daha seçimler öncesi verdiği sözlerine de bakalım.

Sahiden, Sayın Başbakanın yedi buçuk ay önce şoför esnafına verdiği müjdelere ne oldu? 12 Mayıs 2015 tarihli Ankara Şoför Esnafı Buluşması toplantısında Sayın Başbakan ne demişti? "Ticari taksi, hatlı minibüs, servis aracı, özel halk otobüsünüzü 2016 yılı sonuna kadar yenilerseniz ÖTV'nizi biz ödeyeceğiz." Hani nerede? 2016 yılına giriyoruz, Hükûmetin 2016 Eylem Planı'nda da görünmüyor. Ayrıca, araçlara takılacak kamera, GPRS bedelini vergiden düşüreceğini, minibüsçülerin motorlu taşıt vergisi konusundaki sorununu kanuni değişiklikle çözeceğini, "halk otobüsleri" tanımını Karayolları Trafik Kanunu'na ekleyeceğini de söylemişti. Bu sözlere ne oldu? Şoför esnafımıza verdiğiniz sözlerin üzerine mi yattınız? Hani sözünüz senetti? Şimdi protestolu senet mi oldu?

"Söz verdik, yaptık." dediklerinize de bir bakalım: "Esnafımıza faizsiz kredi desteği sağlayan Bakanlar Kurulu kararını çıkardık ve uygulamaya başlandı." diyorsunuz. Doğru, bu kararlar yayımlandı ama bir esnafımızın faizsiz kredi imkânından yararlanabilmesi için hangi şartlar gerekiyor haberiniz var mı? Vergi ve prim borcu olmayacak, kredi borcu olmayacak. Eğer devriiktidarınızda vergi ve kredi borcu olmayan bir esnaf kaldıysa hemen heykelini dikelim. Esnafımız borç batağındadır, kredi borçlarını, vadesi gelen senetlerini, vergi ve prim borçlarını, kazanamadığı için ödeyemez duruma gelmiştir.

Esnafın durumunu en iyi muhasebecileri ve mali müşavirleri bilir. Bakınız, İstanbul Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası geçtiğimiz günlerde beyaz sayfa önermiştir. Vergi ve prim borçlarının ödenebilir şekilde yeniden yapılandırılması, vergi ve primini düzenli ödeyenlere 5 puanlık indirim, dolaylı vergilerin payının azaltılması gibi düzenlemeleri, çözüm önerileri olarak sıralamıştır. Gelin, öncelikle ve hızla bu düzenlemeleri yapalım. AKP Hükûmetinin esnaf ve sanatkârın yaşadığı sorunları bilmemesi mümkün olmadığına göre, görmezden geliyor, umursamıyor.

Bugünlerde, başta şoför esnafımız olmak üzere, araç sahipleri, trafik sigortasından dert yanmaktadır. Zorunlu trafik sigortası primlerindeki fahiş artışlar araç sahiplerini çileden çıkarmış, sigortasını attırmıştır. Trafik sigorta poliçeleri neredeyse araçların kasko sigortasına eş değer bedellere çıkmıştır. Sigorta primlerinde fiyat karmaşası, keyfî uygulamalar ve kontrolsüzlük yaşanıyor ama Hükûmet hiç oralı değil. Hükûmet, vatandaşın mağduriyetini seyretmemeli, bir an önce gerekli tedbirleri almalıdır.

Sayın Başbakana yine bir sözünü daha hatırlatmak istiyorum: 1 Kasım seçimlerinin hemen öncesinde Türkiye Emekliler Derneğinin 21 Ekim 2015 tarihli Genel Kurul toplantısında "Bankalarla anlaşmalar yapıyoruz. Emeklilerimiz böylece yılda en az 300 lira promosyon almaya başlayacaklar." demişti. Emekliye promosyon ödemesi ne oldu? Eylem planında da yok. Sayın Başbakanın o sözü seçim öncesinde mi kaldı? Emekliler tüm çalışanların aldığı banka promosyonu için sekiz yıldır mücadele veriyor. AKP Hükûmeti bunu bile hâlâ becerememiştir. "Emekli aylıkları arasındaki eşitsizleri ve dengesizlikleri gidereceğiz." diye söz verip bu sözünü yerine getirmediği gibi, emekli aylıklarını iyice eşitsiz hâle getiren de AKP hükûmetleridir. 2008 yılında çıkarılan kanunla emekli aylıklarındaki refah payını yüzde 100'den yüzde 30'a düşüren AKP iktidarıdır. Hangi sözün gereğini yapmaktan bahsediyorsunuz?

Teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)