| Konu: | Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 1 |
| Birleşim: | 18 |
| Tarih: | 23.12.2015 |
MEHMET EMİN ADIYAMAN (Iğdır) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle, vergi adaletinin sağlanması açısından vergi reformlarının yapılması ve vergi toplama yetkisinin yerel yönetimlerle paylaşılması konusunu dile getirmiştik ama az önce Sayın Grup Başkan Vekilimiz İdris Baluken bölgede özellikle şehir kuşatmaları ve sokağa çıkma yasaklarıyla ilgili son durumu dile getirdi.
Gerçekten vergiler, hükûmetlerin ve genel olarak devletlerin halktan topladığı ve bununla devletin işleyişini sağladığı en önemli kaynakların başında gelmektedir. Esasen toplanan vergilerle sosyal devlet ilkesinin sağlanmasının hedeflenmesi gerekir. Oysa bugün toplanan vergilerle tamamen savaş konseptine uygun bir savaş politikasının yürütülmesine yönelik bir harcama yapılmaktadır.
Bakın, 1918-1923 arası koşulları düşünmemiz gerekiyor. Hemen hemen şu kürsüye çıkan her milletvekili devletin kuruluş felsefesinden ve devletin, 1918-1923 arası, bu ülkede yaşayan halkların ortaklaştığı ruhu dile getirir. Evet, doğrudur; 1918-1923 arası, Kürtlerin, Türklerin, Arapların, Çerkezlerin, Lazların Kurtuluş Savaşı Dönemi'nde aynı paradigma etrafında birleştiği bir dönem ve bu ruhun somut olarak ortaya çıktığı yasal dayanak Birinci Anayasa'dır. Birinci Anayasa ne yapıyor? Yerel yönetimlere, illere özerklik veriyor. Zamanım kısa olduğu için hemen 1921 Teşkilatı Esasiye Kanunu'nun özerklik hükümlerini içeren, Mustafa Kemal'in o dönemde El Cezire Cephesi Komutanı Tuğgeneral Nihat Paşa'ya gönderdiği mektuptan birkaç madde okumak istiyorum: "Aşamalı olarak bütün ülkede ve geniş ölçekte doğrudan doğruya halk gruplarının ilgili ve etkili olduğu biçimde yerel yönetimlerin oluşturulması iç politikamızın gereğidir. Kürtlerle dolu bölgedeyse hem iç politikamız ve hem de dış politikamız açısından ölçülü yerel yönetim kurulmasını savunmaktayız.
Ulusların kaderlerini yönetmeleri yetkisi bütün dünyada benimsenmiş bir ilkedir. Biz de bu ilkeyi benimsiyoruz. Kürtlerin bu döneme kadar yerel yönetime ilişkin örgütlerini kurmuş ve başkanları ile yetkilerini bu amaç için bizce kazanılmış olması ve oyladıklarında kendi kaderlerine gerçekten sahip oldukları Büyük Millet Meclisi buyruğunda yaşam istekleri yayınlanmalıdır. Kürdistan'daki bütün çalışmaların bu amaca dayalı politikayla yönetilmesi El Cezire Cephesi Komutanlığının görevidir." diyor.
Bakın, 5'inci fıkrasında "El Cezire Cephe Komutanlığı yönetim, adalet ve maliye konularında değişiklik ve düzenlemeye gerek gördükçe..." Yani, il idarelerinin özerk yönetimlerinin maliye, adalet ve yönetim konusundaki ihtiyaçlarının da cephe komutanlığı tarafından Meclise bildirilmesi talep ediliyor.
Değerli arkadaşlar, bu Meclis Kürt sorununa, kuruluş ruhuna uygun, 1921 Anayasası'na uygun, ki bugün "hendek" diye iddia edilen, Kürtlerin kendi öz yönetimlerini, kendi yerel yönetimlerini inşa etme taleplerine cevap verebilirse, bu geçici vergi kanunlarıyla yine emekçilerin, halk yığınlarının sırtına bindirilen yüklere ihtiyaç kalmayacaktır. Sadece 24 Hazirandan bugüne 2,5 milyar lira savaş için harcanmıştır, 2,5 milyar lira, dört ay içinde. Ve bu savaş politikaları sürdürüldükçe Hükûmet bu geçici kanunlarla daha çok halkın sırtına yüklenecektir, daha çok ezecektir, daha çok yüklenecektir emekçi yığınlarının sırtına.
Saygılarla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)