| Konu: | Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 1 |
| Birleşim: | 18 |
| Tarih: | 23.12.2015 |
BİHLUN TAMAYLIGİL (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Tabii, gecenin bu saatinde, tekrar, Türkiye açısından, Türkiye'nin sanayisi, üretimi, büyümesi, kalkınması açısından çok önemli olan teşvik içerisinde yer alıp gerçek anlamda neyi ne derece, hangi başarıyla teşvik ettiği üzerinde tartışmaların oldukça yoğun olduğu konularda bir geçici düzenlemenin, geçici zaman kazanmanın daha da genişletilmesi noktasında bir düzenleme yapıyoruz. Zaten son görüşmekte olduğumuz tasarı, kendi içerisinde bu dönemin ilk tescilli torba yasası olarak ve içeriğinde taşımış olduğu "Zaman az kaldı, bu zamana karşı yapmamız gerekenleri bir an önce gerçekleştirelim" mantığıyla ortaya koyan düzenlemeler manzumesi olarak kendini gösteriyor.
Biz, maalesef, yasaları ya aceleden yapıyoruz ya tepkiden yapıyoruz ve bu tepkilerle beraber yasama mantığında vizyonu olan, Türkiye'nin geleceğiyle ilgili stratejik bir planlama ve program dâhilinde yasama yapma mantığı yerine, geciktirilmiş, ihmal edilmiş ya da işte bu zaman içerisinde olmazsa olmaz noktasında aciliyet oluşturan konularda yasa yapma tercihini, yaptığımız yasama faaliyetlerinin, hani üretimde kalite, verimlilik derken yasamadaki kaliteyle ne kadar uyuştuğunu da hep beraber görüyoruz.
Biraz önce madde üzerinde genel görüşme ortaya kondu. Yani dâhilde işleme rejimi, onunla beraber eğitimle ilgili ve bunun yanında bir de bu emekli sandıklarıyla ilgili düzenleme. Tabii, davaları devam eden konular da var bu emekli sandıklarıyla ilgili ve hâlâ çözülemeyen problemler de var ama bununla ilgili hadi biraz daha süre kazanan bir düzenleme beraberinde kendini gösteriyor.
Şimdi, dâhilde işleme rejimi dediğiniz zaman, Türkiye'de ihracat, ihracatın gelişmesi ve ihracatla ilgili olarak yapılması gereken temel önlemler arasında ve en başta bu konu mu geliyor diye de düşünmek gerekiyor. Bu, aslında, baktığınızda, 1980'li yılların ortasında ihracatı desteklemeyle ilgili çıkartılmış olan tebliğin, 1990'lı yılların ortasından sonra özellikle "gümrük birliğiyle biz bir anda dış ticarette çok önemli atılımlar yapacağız" beklentisiyle açılan süreçte ihracatın daha desteklenmesi amacıyla ortaya konmuş olan, maliyetleri düşürüp gelirleri arttıracak olması amacıyla değerlendirilmiş bir teşvik başlığı ama yıllarca, gerek dâhilde işleme rejimi gerek serbest bölgelerle ilgili gelişmeler dâhilinde pek çok soru başlıkları ortaya çıkmıştır. Hatta bazen şeker konusunda bazen tarım ürünleri konusunda bile bu konuda görev zararlarını sorgulatacak gelişmeler olmuştur. Bunları çok iyi hatırlamak ve yapılacak düzenlemelerde karşımıza çıkacak veya çıkmış olan sorunları çözecek nitelikte bir çalışmanın ortaya konması zaten Başbakanlık tarafından da ifade ediliyor.
Üç farklı şekilde, hatta dört farklı şekilde dâhilde işleme rejimiyle ilgili uygulama kendini gösteriyor: Şartlı muafiyet sistemi var, ihracat sayılan satış ve teslimlerle ilgili askıya alma sistemi var, geri ödeme sistemi var ve eş değer eşya kullanımı var. 2014'te yapılan bir düzenlemeyle beraber, Türkiye'de üretilen ve ihracat kayıtlı olan ürünlerle ilgili yapılan düzenlemeler de var.
Şimdi, KDV'den sonuçta bir istisna sağlıyoruz. Vergi harcamalarıyla ilgili, Sayın Bakan ilk başta konuşmasını yaparken bundan sonra vergi harcamalarını ortaya koyan raporun yayınlanacağını sistematik olarak söyledi. Ama 2007'den -bugün 2015- sonuçta 2015'e kadar gelinen süreçte hangi noktada ne gibi istisnaların ekonomik sosyal kalkınma açısından neler getirdiğini gösteren çalışmalar niye bugüne kadar yapılmadı diye de sorgulamak aslında gerekli gözüküyor.
Şimdi, son on yıldır gerek emtia fiyatlarındaki yükseklik gerekse parite açısından ortaya çıkan gerçekler dış ticaret hacimleri açısından gerek bizim ülkemizde gerekse küresel ekonomik yapıyı etkiledi ama artık gün değişti ve bugün baktığınızda ihracatımız düşüyor, ithalatımız düşüyor. Aman ne güzel dış ticaret açığı düşüyor, cari açık düşüyor diye bakmayalım. Eğer gerçek anlamda enerji fiyatı düşmese, piyasalar daralmasa veyahut ithalat açısından baktığınızda pariteye bağlı değişimler olmasa bu, eğer üreten ve üretimle kapanan bir açık olsa amenna ama yine bir piyasa hareketinde, yine kalıcı yapısal sorunlar çözülmediği için nihai çözüme gidemeyecektir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BİHLUN TAMAYLIGİL (Devamla) - O yüzden, yasamada geçici maddelerin kalıcılığını yaratmak yerine, kalıcı çözümler ortaya koymak gerekir.
Çok teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)