| Konu: | CHP Grubu önerisi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 1 |
| Birleşim: | 18 |
| Tarih: | 23.12.2015 |
LEVENT GÖK (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri... (Gürültüler)
Sayın Başkanım, süremi yeniden başlatırsanız, bir uğultu var, bakın, görüyorsunuz tabloyu.
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Genel Kurulda bir uğultu var. Sayın Gök kürsüde konuşma yapıyor, lütfen dinleyelim.
Buyurunuz Sayın Gök.
Sürenizi yeniden başlatıyorum.
LEVENT GÖK (Devamla) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak bugün içinde bulunduğumuz süreci, çok da yakıcı sonuçlar vermeye başladığı bugünlerde çok yakından takip ederek çok serinkanlı ve soğukkanlı bir değerlendirmeyi sizlerle paylaşmak ve Meclisimizi göreve çağırmak istiyoruz
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ülkemiz şu anda yangın yerinde. Ülkemizin doğu ve güneydoğusunda 7 ilde, tam 17 ilçede 1 milyon 300 bin insanı ilgilendiren sokağa çıkma yasaklarının devam ettiği bir ortamda; tam 124 bölge, özel güvenlik bölgesi olarak ilan edilmiş durumda; 5 bine yakın öğretmen öğrencilerinden ayrı, Sayın Bakanın ifadesine göre 80 bin, bizim tespitlerimize göre 120 bin öğrencinin eğitim yapamadığı bir ortamda; tam 11 bin esnafımızın ticaret sicilinden sicil kaydını sildiği bir ortamda; her gün masum insanların ölümüne, şehitlerimizin cenazelerinin getirilişine tanık olduğumuz acı günlerden geçiyoruz.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu, kolayca geçiştirilecek bir konu değildir. Ülkemizin bir bölümünde şu anda bir savaş ortamı içerisinde askerin de, polisin de şehit olduğu ama onlarca masum insanın ve şu ana kadar 44 çocuğun hayatını kaybettiği bir ortamın Meclisin ilgisi dışında kalması düşünülemez. Bu konuda elbette devlet terörle mücadele edecektir, elbette bu devletin meşruiyeti içerisinde barikatların, hendeklerin yeri yoktur, bunlar karşısında samimi pozisyonlarımızı almak durumundayız ama değerli arkadaşlarım, bu konu artık çok yakıcı bir hâl almıştır. Bugün Ankara'da defnettiğimiz Bitlis'teki uzman çavuşumuz bizim Keçiören eski ilçe başkanımızın yeğeni idi. Bir başkası sizin yeğeniniz, yakınınız olabilir. Bu sorun hepimizi derinden sarsan bir hâle geldi ve boyutları da giderek hepimizi çok yakından ilgilendiren bir konuma ulaştı.
Ne yapmalıyız değerli arkadaşlarım, başımızı kuma mı sokacağız? Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak, şu anda AKP'ye, MHP'ye, HDP'ye, bütün siyasi partilere, Meclisin dışındaki her türlü siyasi partilere, bütün sivil toplum örgütlerine bu yangının söndürülmesi açısından bir çağrıda bulunuyoruz. Bakın, geldiğimiz bu tabloda artık hepimizi sarsan ve yakan bu olayları önlemenin zamanı gelmiştir, geçmiştir hatta. Bu olayların önlenememesi, birbiri ardına tepkiler doğurması doğu ile batının arasını açmakta, insanlar arasındaki devlete aidiyet konusunda bir duygusal kopuşa yol açmakta ve adalet duygusunun, vatandaşlık duygusunun hissettirilememesi karşısında Türkiye bugün çok daha çözülemeyecek noktalara gelmektedir. Bu olayı parti ayrımı gözetmeksizin serinkanlılıkla değerlendirmek durumundayız. Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak Türkiye Cumhuriyeti'nin yurttaşlarının kimlikleri nedeniyle hiçbir ayrımcılığa ve eşitsizliğe maruz kalmayacakları, herkesin kendisini, ülkesine eşit derecede aidiyet hissedeceği, insan hak ve özgürlüklerini sonuna kadar kullanabileceği, eksiksiz hayata geçirebileceği gerçek bir demokrasinin, temel hak ve hürriyetlerin inşasının hedef alınmasını hedefliyoruz. Bu doğrultuda, çağdaş demokrasinin gereği olan tüm hakların garantiye alınması, yerinden yönetimin güçlendirilmesi, bölgeler arası sosyal ve ekonomik eşitsizliklerin giderilmesi ve gerekirse doğrudan kamu yatırımlarıyla bölgenin desteklenmesi gerektiğini düşünüyoruz.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ülkemizde farklı etnik yapıların, farklı kültür kimliklerinin var olması, bunların varlıklarının sürdürülmesi ulusal zenginliğimizdir. Cumhuriyet Halk Partisi devletin etnik farklılıklar üzerinde politikalar oluşturmasını benimsemez. Devletin görevi bütün etnik kimliklerin, din ve mezhep farklılıklarının üzerinde, onların üzerine çıkarak insanı odak yapan yaklaşımları ortaya koymak, ortak değerleri bulup çıkartmaktır. Ancak etnik kimliğini bireysel olarak vurgulamak, bu vurgulamayı yapanları saygıyla karşılamak ve etnik kimliği de insanların bir şerefi saymak demokrasinin ve insan haklarının bir gereğidir.
Devletin, vatandaşlarının etnik kökenini, dinini, mezhebini görmeyen, bütün vatandaşlara eşit davranan bir yapıya sahip olması gerekir. Sorunların sadece yasalardan değil uygulamadan da kaynaklandığını biliyoruz. Dolayısıyla, yurttaşlarımızın farklı etnik kökenden gelmeleri, farklı kültürel, mezhepsel, dinsel özellikler taşımaları bir arada olmalarının ve ortak bir ulus olmalarının engeli olamaz, olmamalıdır. Bu farklılıklar ulus olarak zenginliğimizin güç kaynağıdır.
Kişisel, kültürel haklara saygı kişinin kimliğine saygıdır; insana, insan haklarına ve çoğulcu demokrasiye saygının bir gereğidir. Kişisel, kültürel haklar hiçbir erk tarafından çiğnenemez, kimsenin ırkı ve kökeni de diğerinden üstün değildir. Bu nedenle, ırk temelinde çözüm arayışlarının veya asimilasyon uygulamalarının tuzaklarından demokrasimizi korumak gerekmektedir. Cumhuriyet Halk Partisinin entegrasyon anlayışı, farklı etnik kimliklerin ve inançların ortadan kaldırılmasını değil onlara saygı göstererek ülke bütünlüğünün ulus devlet anlayışıyla korunmasını amaçlıyor.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; işte, böylesine çerçevesini çizdiğimiz bir ortamda, Türkiye'de daha önce de önerdiğimiz ve hatta, iktidar partisi, "çözüm süreci" diye adlandırdığı bir süreci başlattığını ifade ettiği zaman, biz sorunların Mecliste tartışılmasını ama şeffaflığın sağlanmasını, kamuoyunun bilgilenmesini, Türkiye'nin bütün coğrafi bölgelerinin, herkesin hassasiyetlerinin giderilmesini ve bu bakımdan, böylesine devasa bir sorun olan Kürt sorununun çözümünde Türkiye Büyük Millet Meclisinin görev yapmasını öneriyoruz. Bu önerimizde ısrarlıyız, bu önerimizde ne kadar ısrarlı olduğumuz, şu ana kadar Hükûmetin uyguladığı politikaların yanlışlığından ortaya çıkmıştır. Her şeyin burada konuşulması, ne varsa, gereği ne ise bütün herkesin elini taşın altına koyacağı bir toplumsal mutabakat komisyonu öneriyoruz değerli arkadaşlarım. Buna acilen gerek vardır ve zorunludur, ertelenemez. Ertelenen her gün yeni acıların doğmasına, annelerin, babaların gözyaşlarının giderek artmasına ve toplumumuzdaki ayrışmanın giderek artmasına neden olmaktadır.
Biz elimizi uzatıyoruz. Bu coğrafya herkesindir. Ülkenin belli bir bölgesi, sadece orada yaşayan etnik kökendeki insanlardan dolayı onların değildir. Türkiye'nin bütün coğrafyası 78 milyonundur. Hakkârili vatandaşlarımızın cebinde İzmir ilimizin tapusu vardır, İstanbullu vatandaşımızın elinde de Şırnak ilimizin tapusu vardır. (CHP sıralarından alkışlar) Dolayısıyla, 78 milyon insanımızın her biri Türkiye'nin, bütün, her santimetrekaresinde eşit pay ve hak sahibidir. Böylesine bir vatandaşlık anlayışında birbirimizi kucaklayan bir anlayışta bu sorunu acilen Türkiye Büyük Millet Meclisinde görüşmek ve çözmek durumundayız. Cumhuriyet Halk Partisi olarak tüm Türkiyeli yurttaşlarımıza, tüm siyasi partilere tarihî bir çağrıda bulunuyoruz: Gelin, bu yakıcı olayların arttığı ve gözyaşlarının artık hepimizi boğduğu bir dönemde bu sorunu çözmek adına ne yapılması gerekiyorsa Mecliste, meşru platformda şeffaf bir şekilde ve herkesin elini taşın altına koyacağı bir ortamda bu konuları tartışalım diyoruz. Vakit geçirme lüksümüz artık yoktur. Tarihî çağrımızı yineliyoruz ve yüce Meclisimizi böylesine devasa bir sorunda, bizi yakan konuda göreve davet ediyoruz. Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak herkese ellerimizi uzatıyoruz ve ellerimizin tutulmasını bekliyoruz.
Hepinizi sevgiyle, saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)