| Konu: | HDP Grubu önerisi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 1 |
| Birleşim: | 18 |
| Tarih: | 23.12.2015 |
NURETTİN YAŞAR (Malatya) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; arkadaşlarımı izleyince, keşke ben de bir muhalefet vekili olsaydım, hiçbir icrai sorumluluğum olmasaydı, böyle rahat rahat bir eleştiri retoriği tutturup konuşsaydım diye içimden geçirmedim değil. Ama çok şükür halkımız, milletimiz bize bu yetkiyi vermiş, bu icrai sorumluluğu omuzlarımıza yüklemiş, biz de bu yükü taşımak zorundayız, bu yolda yürümek zorundayız.
Başlamadan önce, Sayın Baykal'ın Meclisin açılışını yaparken kullandığı bir deyimi tekrar hatırlatmakta yarar görüyorum, kendisi sanıyorum burada yok. Millî siyasi kimlikten bahsetmişti Sayın Baykal. Ne CHP Grubuna ne HDP grubuna ne MHP grubuna ne de AK PARTİ grubuna değil, bütün bir Meclise millî siyasi kimliği hatırlatmıştı. Sanıyorum ana perspektifimiz bu olursa daha sağlıklı bir yere varabiliriz diye düşünüyorum.
Şimdi, Sayın Altan Tan'ın da belirttiği gibi, daha sonra Ruhi Bey de ona değindi, 1916'da bu coğrafyada sınırlar çizilmiş. Bu sınırları biz çizmedik.
AYTUN ÇIRAY (İzmir) - Bizimkini biz çizdik ya, savaşarak!
NURETTİN YAŞAR (Devamla) - Bu sınırları galipler çizdi, bu sınırlar mağlupların çizdiği sınırlar değil. Dolayısıyla, bu sınırların güvenliği, bu sınırların içerisinde hapsedilmiş demografik yapılar, inançlar, düşünceler, mezhepler, anlayışlar, yönetim yapıları, halkların özellikleri bugünlerin doğumunu öngörerek dizayn edilmiş gibi geliyor sanki. Yüz yıl geçti, hâlen sorun bölgesi.
İSMAİL OK (Balıkesir) - Sayenizde!
NURETTİN YAŞAR (Devamla) - Bakın, Avrupa Ekonomik Topluluğuydu, ekonomik birlikti; şimdi siyasi birliğe, ortak orduya doğru yürüyen bir Avrupa Birliği yönelimi var, bütünleşik bir Avrupa, büyük bir Avrupa oluşturmak için. Bunu öngören Avrupalı, bunu öngören Batılı o bizim mültecilerimizi sevmeyen, göçmenleri kabul etmek istemeyen, göçmenlerin önüne tel örgü çeken, o bizim de bazen özendiğimiz, bazen "Ne güzel, centilmen insanlar, güzel insanlar, uygar insanlar." dediğimiz o insanların insani noktada hangi durumlarda olduğunu görüyoruz. İşte, o gördüğümüz insanlar, nedense, bizim bölgemizde daha küçük, daha atomize yapılara doğru bir çaba içindeler, bunu öneriyorlar bize. "Daha küçülün; daha sekter yapılara, daha demografik yapılara, daha ırk temelli yapılara, hatta mümkünse aşiret temelli yapılara doğru bölünün; siz böyle mutlu olursunuz." diyorlar. Oysa, biz bu Batılı paradigmanın bize dayattığı ulus devlet modeli içerisinde hiç mutlu olmadık, hiç ama hiç mutlu olmadık. Ne Iraklılar mutlu oldu ne Suriyeliler mutlu oldu ne Lübnanlılar ne Ürdünlüler ne Mısırlılar ne Libyalılar ne Faslılar ne Tunuslular. Garip değil mi, bütün kan buralarda akıyor; garip değil mi, bütün teröristler buradan çıkıyor. Size de tuhaf gelmiyor mu? Bu coğrafyadan çıkıyor. İşte, biz bu sınırlardan bahsediyoruz; bu, galiplerin çizdiği, bize danışmadan, bizim görüşümüzü almadan, bizim rızamızı almadan çizdikleri sınırlardan bahsediyoruz. Bu sınırların en büyük bölümü de bizim sınırlarımızda. En muhataralı, en sorunlu sınırlara komşu olmak bizim kaderimiz, bizim coğrafyamızın kaderi. Dolayısıyla, kaderimizi yok sayamayız, kaderimizle çatışamayız, kaderimizle barışık ve kaderimizin gereğini yapan yönetimler olarak, hükûmetler olarak, mebuslar olarak, bireyler olarak kendi kendimizle barışık yaşamalıyız. Biz başkası değiliz, biz Türkiyeliyiz ve Türkiye'nin...
İSMAİL OK (Balıkesir) - Uzaylı, uzaylı; Türkiyeli değil!
NURETTİN YAŞAR (Devamla) - ...coğrafyasının, Türkiye'nin tarihinin bize dayattığı kaderi, bize dayattığı stratejiyi, bize dayattığı politikayı yürütmek zorundayız, başka bir seçeneğimiz yok. Başka bir seçenek bulmak, bağışıklık sistemi başka türlü dizayn edilmiş bir bünyeye uymayan bir beslenme programı vermek gibidir. Biz bu gıdalarla, bu toprağın gıdalarıyla besleneceğiz. Bu toprak bize bunu dayatıyor. Ama sonuçta sırtında küfe olmayan arkadaşlarımız, başka saiklerle, başka nedenlerle kafamızı karıştırmak isteyen arkadaşlarımız bize suni gündemlerle, bir şeylerle uğraşmamızı öneriyorlar. Bu, gerçek bir gündem değil. Bizim sınırlarımız geçişken bir hâldeyken bu arkadaşlarımız bizi eleştirirler "Sınırlar yolgeçen hanına döndü." diye. Bilirsiniz, bir sol maksimalizmi vardır, yetinmez, istediğini verirsiniz, daha fazlasını ister; sürekli eleştiri hakkını kendi uhdesinde barındırmak ister, doymaz, sürekli üstencidir; tekelcidir, dil onun tekelindedir, gerçek onun tekelindedir, gerçeği o söyler, o vazeder, o öğretir, o yönlendirir, onun dışında başka bir gerçeklik hakkı, alanı yoktur. Sınırlarda geçişkenliği, bu laubaliliği önleyici tedbirler alırsınız, güvenlik tedbirleri alırsınız çünkü sınırlarınızda bir savaş cereyan ediyor, yönü belirsiz, taşeronlar üzerinden yürütülen bir savaş.
İSMAİL OK (Balıkesir) - En büyük taşeron sizsiniz.
NURETTİN YAŞAR (Devamla) - Kim bu taşeronlar?
İSMAİL OK (Balıkesir) - Siz!
NURETTİN YAŞAR (Devamla) - Bütün proje örgütler bu işin taşeronu. DAEŞ, bu işin taşeronu; PKK, bu işin taşeronu; El Nusra, bu işin taşeronu; El Kaide, bu işin taşeronuydu; PYD, bu işin taşeronuydu. Şu anda...
İSMAİL OK (Balıkesir) - En başında da AKP, en üstte!
AYTUN ÇIRAY (İzmir) - Hepsiyle görüştünüz, PKK dâhil hepsiyle görüştünüz.
NURETTİN YAŞAR (Devamla) - Görüşmek iyidir, görüşelim.
AYTUN ÇIRAY (İzmir) - Devam edin, taşeronlarla görüşmeye devam edin.
NURETTİN YAŞAR (Devamla) - Görüştük, görüşmedik ayrı ama görüşmekten bir şey çıkmaz, sen rahat ol.
İSMAİL OK (Balıkesir) - Taşeron sizsiniz, siz.
AYTUN ÇIRAY (İzmir) - Hem "taşeron" diyorsunuz, hem "görüşürüz" diyorsunuz, mübarek olsun ne diyelim.
NURETTİN YAŞAR (Devamla) - Seninle de görüşürüz.
AYTUN ÇIRAY (İzmir) - Keşke... Bir görüşebilsek öğreteceğimiz çok şey var size.
İSMAİL OK (Balıkesir) - Büyük Ortadoğu Projesi'nden bahset biraz Sayın Hocam.
NURETTİN YAŞAR (Devamla) - Şimdi, bu durumu bir tespit etmemiz lazım. Bakın, ne istiyoruz, bu arkadaşlara soralım: Sınırların geçişkenliğini mi istiyoruz?
AYTUN ÇIRAY (İzmir) - Kim istiyor ya?
NURETTİN YAŞAR (Devamla) - Sınırların kapatılmasını mı istiyoruz? Sınırlarda ne istiyoruz? Sınırlarda Kobani'ye gidecek inşaat malzemelerinin geçişine izin verilmesini istiyoruz. Ne zaman istiyoruz? Bizim galiba Türkiye olarak... Biz muhabbet edelim seninle, ben alışığım.
AYTUN ÇIRAY (İzmir) - Memnuniyetle ama mantıklı bir şeyler olsun istiyorum.
NURETTİN YAŞAR (Devamla) - Şimdi, sanıyorum bu otuz kırk yılımızın bir envanterini çıkarsak bu işleri daha iyi anlayabileceğiz, hepimizin.
AYTUN ÇIRAY (İzmir) - Memnuniyetle.
NURETTİN YAŞAR (Devamla) - Yani, bu yazılımımızı değiştirmemiz, okuma şeklimizi değiştirmemiz, okuma yönümüzü değiştirmemiz, sağdan, soldan, yukarıdan, aşağıdan, her neyse...
AYTUN ÇIRAY (İzmir) - Sizinle bizi televizyona çıkarmıyorlar ki. Bir akşam sizi davet ediyorum CNN'de bu konuları konuşmaya, hadi çıkarsınlar.
NURETTİN YAŞAR (Devamla) - Tamam, görüşürüz.
AYTUN ÇIRAY (İzmir) - Görüşürüz.
NURETTİN YAŞAR (Devamla) - Tarih, saat, zaman bildir.
AYTUN ÇIRAY (İzmir) - Ben ne bildireyim, çağırsınlar.
NURETTİN YAŞAR (Devamla) - WhatsApp'tan bildir, WhatsApp'tan bildir.
AYTUN ÇIRAY (İzmir) - Tek başınıza çıkıp çıkıp atıyorsunuz oralardan. Hadi beraber gidelim oraya, hadi.
NURETTİN YAŞAR (Devamla) - Tamam.
Şimdi, burada hepimizin ortak bir sorunu var. Tekrar Sayın Baykal'ın sözüne geliyorum.
AYTUN ÇIRAY (İzmir) - Sorunu siz yarattınız kardeşim, bunu kabul edin artık.
NURETTİN YAŞAR (Devamla) - Millî siyasi kimliğe karşı mı çıkıyorsun?
AYTUN ÇIRAY (İzmir) - Çıkan şerefsizdir.
NURETTİN YAŞAR (Devamla) - Doğru söylüyor, bak.
AYTUN ÇIRAY (İzmir) - Tamam.
NURETTİN YAŞAR (Devamla) - Var mı karşı çıkan? Kimse demez artık. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Seni alkışlıyorum. Bravo, bravo!
AYTUN ÇIRAY (İzmir) - Teşekkür ederim. Tabii ki.
NURETTİN YAŞAR (Devamla) - Bu perspektifi geliştirirse...
AYTUN ÇIRAY (İzmir) - Sayın Baykal iyi ki size bu dersi vermiş Allah razı olsun.
NURETTİN YAŞAR (Devamla) - Ben Baykal'dan ders alırım, sen de ders alsan iyi olur. Bakın, Baykal'ın hepimize vereceği dersler vardır, siyasi tecrübesi vardır, millî siyasi kimlik diyebilme becerisi vardır, cesareti vardır. Bizim kimseye karşı bir kompleksimiz yok. Sen de benden ders alabilirsin, komplekse kapılma, insanız, birbirimize öğreteceğimiz şeyler var, hiç sorun yok. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
AYTUN ÇIRAY (İzmir) - Taşeronlarla konuşmaya devam et.
NURETTİN YAŞAR (Devamla) - Muhabbetin bu kadarı fazla, biraz dur, ben konuşayım, sonra sen başla.
AYTUN ÇIRAY (İzmir) - Sen cevap verdiğin için söylüyorum.
NURETTİN YAŞAR (Devamla) - Sonra başlarsın.
Bu yazılımı değiştirmezsek birbirimizi anlayamayız. Her şeyi tersten okuyarak, her şeyi güncelin içinde okuyarak, her şeyi olay bazlı okuyarak hiçbir yere varamayız. Peki, ne yapabiliriz? Mesela kırk yılın bir envanterini çıkarabiliriz, kırk yılın bir kronolojisini çıkarabiliriz. Ülkemizde hangi örgütler ne zaman palazlandı, hangi eylemler ne zaman başladı, paralelinde ne oldu? Türkiye'nin genel durumu neydi içeride, dışarıda? Ekonomik durumu, siyasal durumu, etnik durumu, iç güvenliği, dış güvenliği, uluslararası arenada durum neydi? Mesela, dünya yeniden şekillenirken Doğu Bloku, Demirperde dağılırken Türkiye neredeydi, Türkiye'deki iç güvenlik sorunları nasıl cereyan etti? Mesela, 12 Eylülden önce anarşi sağda ya da solda, şu ya da bu kesimde... Hiçbir ideolojinin farkı yok, o çocukların hepsi bizim çocuklarımız, onların hepsi benim, bir başkası değil.
Burada geldiğimiz noktada şuna karar vereceğiz... Zamanım tükeniyor, daha konuşuruz, çok çok konuşuruz, muhabbet de ederiz, yarısını sen aldın zaten.
LEVENT GÖK (Ankara) - "Siz" diyelim en azından.
NURETTİN YAŞAR (Devamla) - Burada yapacağımız şey, sınır güvenliği mi, teröristlerin girmesi mi, silahların girmesi mi, kamyonların çıkması mı, Kobani'nin imarı mı? Buna kesinlikle karar vereceğiz, kafa karışıklığı içinde olmayacağız ve hep birlikte ulusal sorunlarda ulusal dayanışma içinde, tek akılla, ortak yürekle -tekrar Baykal'a gönderme yapıyorum- millî, siyasi kimlikle hareket etmediğimiz müddetçe bu sorunların üstesinden gelemeyiz.
Hepinize teşekkür ediyorum, sağ olun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)