GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞININ TEŞKİLAT VE GÖREVLERİ HAKKINDA KANUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TEKLİFLERİ
Yasama Yılı:2
Birleşim:126
Tarih:28.06.2012

CELAL DİNÇER (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; 302 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin 33'üncü maddesi üzerinde CHP Grubu adına söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Bu kanun teklifinin, yabancı ülkelere burslu olarak gönderilen öğrencilerin öğrenimlerini tamamladıktan sonra Türkiye'ye geri dönmesini teşvik ve ülkemizin yetişmiş insan gücünü karşılamak amacıyla hazırlandığı görülmektedir. İlke olarak doğru bir tekliftir, ancak kanun yapma tekniği açısından yanlıştır; bunun, diğer kanunlarda, diğer torba kanunlarda olduğu gibi bu madde içinde gösterilmesi yanlıştır.

Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; Mustafa Kemal Atatürk emperyalist güçlere karşı mazlum milletlerin tümüne örnek olacak ulusal Kurtuluş Savaşı'nı 9 Eylülde zaferle bitirince İzmir'de kendisine "Çok yoruldunuz, herhâlde çiftliğinize çekilir, dinlenirsiniz." diye soranlara Mustafa Kemal'in yanıtı şöyle oldu: "Hayır, asıl savaş şimdi başlıyor. Bu savaş, cahilliğe ve gericiliğe karşı yapılacaktır." demiştir. Bu savaş, aslında Orta Çağın karanlığından bir türlü çıkmasına fırsat verilmeyen bir toplumun çağdaşlaşma için verilecek, uzun zaman alacak ikinci bir Kurtuluş Savaşı olacaktır. Nitekim devrimin lideri Atatürk de bunun farkındadır, "En mühim, en esaslı nokta eğitim meselesidir. Eğitimdir ki bir milleti ya hür, müstakil, şanlı, yüksek bir cemiyet hâlinde yaşatır ya da bir milleti esaret ve sefalete terk eder." dedikten sonra ekler: "Bazı şeyler vardır ki bir kanunla, bir emirle, bir düdük çalarak düzeltebilirsiniz ama bazı şeyler vardır ki kanunla, emirle, milletçe omuz omuza boğuştuğunuz hâlde düzelmezler. Fesi atar, şapkayı giyer adam ama alnında fesin izi vardır. Siz sarıkla gezmeyi yasaklarsınız, kimse sarıkla dolaşmaz ama bazı insanların başındaki görünmeyen sarıkları yok edemezsiniz çünkü onlar zihniyetin içindedir. Zihniyet binlerce yılın birikimidir, o birikimi bir anda yok edemezsiniz, boğuşursunuz onunla. Yeni bir zihniyet, yeni bir etik yerleşinceye kadar boğuşursunuz onunla ve sonunda muvaffak olursunuz."

Emperyalist güçlere karşı Kurtuluş Savaşı'nın kazanılıp cumhuriyetin ilan edilmesinden sonra Türk toplumunu çağdaş medeniyet düzeyine ulaştırmak, ülkenin ilerlemesinin önündeki engelleri kaldırmak, laik ve ulusal bir yapı oluşturmak için Atatürk'ün önderlik ettiği devrimlerin adım adım uygulanmaya başlandığını görüyoruz. Özellikle Türk devriminin başarısının eğitim alanındaki başarıya bağlı olduğunu Atatürk görmüş ve bu amaçla Atatürk döneminde eğitim ve öğretimde ilkokuldan yükseköğretime kadar her alanda köklü çözümlere gidilmiştir.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; bugün de Türkiye'de pek çok sorun eğitim eksikliğine bağlanır, "Eğitim şart." deyip dururuz. Cumhuriyetin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk de eğitimin şart olduğuna inanmış ve çağdaş medeniyet seviyesine ulaşılması için somut girişimlerde bulunmuştur. Bu girişimlerden bir tanesi de 1924 yılında çıkardığı 1416 sayılı Kanun'dur. Bu Kanun'la özellikle çeşitli kurum ve kuruluşların açtığı sınavları kazanan yetenekli öğrenciler, kimisi mühendislik kimisi tıp eğitimi almak için kısaca meslek adamları, bilim insanları yetiştirmek üzere yurt dışındaki seçkin üniversitelere gönderilmiştir.

1927 yılında 42 öğrenciyle başlayan bu yurt dışına öğrenci gönderilme olayı, 1938 yılına geldiğinde 700'leri bulmuştur. Atatürk'ün açtığı yolda, bugün on binlerce öğrencimiz yurt dışında öğretim görmektedir ve ülkemize dönüp ülkemizin kalkınması ve başarısı için büyük katkılar ve çabalar göstermektedirler. Her branşta büyük başarıya imza atmaktadırlar bu dönenler ancak bir kısmı "beyin göçü" dediğimiz yurt dışında kalmaktadır. İşte bu yasayla bu beyin göçünün dışarıya gitmesi engellenmiş olacak, orada eğitimleri süresinde geçen insanlar sigortalı sayılacaklar, borçlandıkları takdirde bu sigortalarının sayılması onların Türkiye'ye gelmesine teşvik unsuru olacaktır. Bu yönüyle yasanın bu maddesine katılıyoruz.

Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Dinçer.