| Konu: | 2016 Yılı Merkezi Yönetim Geçici Bütçe Kanunu Tasarısı münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 1 |
| Birleşim: | 16 |
| Tarih: | 17.12.2015 |
MEHMET EMİN ADIYAMAN (Iğdır) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; önergemiz üzerine söz almış bulunmaktayım.
Değerli milletvekilleri, bildiğiniz üzere, bu geçici bütçe kanunuyla Hükûmete yetki vermiş olacaktır yüce Meclis. Bütçe kanunları her ne kadar teknik kanunlar olsa da yoğunca rakamlardan ibaret olsa da esasen bütçe kanunları içerisinde siyasal iktidarın kendi ideolojisini, siyasal politikalarını, ekonomik politikalarını hatta toplumu dizayn politikalarını gizlemektedir ya da pratik anlamda bütçe kanunlarıyla siyasal iktidarın bu siyasal politikaları anlam bulmaktadır. Bu anlamda, on üç yıllık AKP iktidarı süresince biz AKP iktidarının uygulamalarından çok da olumlu sonuçlar almadığımızı görmekteyiz. On üç yıllık AKP iktidarları döneminde neler yaşandı? Öncelikle tarım sektörü yerle bir edildi, ülkede hayvancılık son buldu. Gerek hayvancılıkta gerek tarımda kendi kendisine yeten Türkiye, tarım ürünlerinde, hayvancılık ürünlerinde ithalatçı ülke durumuna geldi. Kürdistandaki, Anadolu'daki Trakya'daki çiftçiler metropol şehirler için âdeta birer ucuz iş gücü hâline getirildi. Başka ne oldu bu uygulamalarla? Bugün bölgede halkın yüzde 80'i, özellikle kürdistanda açlık sınırının altında. Başkaca ne yaptı AKP iktidarı bu bütçe uygulamalarıyla? Sermaye el değiştirdi, kendi yandaş sermayesini kurdu. On üç yıllık AKP iktidarları döneminde sıfırdan Türkiye'nin en büyük sermaye şirketlerine dönüşen holdingler türedi. Sermaye el değiştirdi, yandaş sermaye; basın el değiştirdi, yandaş basın. Sadece bu mu? Bütün bürokrasiyi partizan uygulamalarla ele geçiren AKP, bununla yetinmeyip yargı sistemine de el attı ve bugün başta cumhuriyet savcıları ve sulh ceza hâkimleri âdeta AKP'nin tetikçileri durumuna geldi. Bırakın meri hukuku, bugün AKP'nin tetikçisi olan cumhuriyet savcıları ile sulh ceza hâkimleri, yasaları bir yana bırakın, Bangalor Yargı Etiği Kurallarını veya Budapeşte Kurallarını çiğner hâle geldi.
Peki, başka neler oldu bu on üç yıl boyunca? Sosyal devlet politikaları veya sosyal güvenlik politikaları iflas etti. Halk âdeta sadakaya, fitreye ve zekâta alıştırılarak dilenci konumuna düşürüldü ya da seçim süreçlerinde bir torba makarna, bir torba kömürle halkın sorunları çözülmeye çalışıldı.
Başka ne oldu? Otuz yıllık savaş sürecinde çözülmeyen Kürt sorununda yeniden savaş konseptine dönüldü ve otuz yıllık savaş sürecinde, bilinen rakamlarla, 500 milyar dolarlık bir harcama yapıldı bu ülkede ve hâlâ bu politikada AKP ısrar etmekte.
Burada, AKP Grubundan bir hatip arkadaşın ifade ettiği üzere, bu sorunun çözümü... Savaş istemeyen, barışın mimarı olan Sayın Abdullah Öcalan'la bu savaş bitirilebilir ve Sayın Abdullah Öcalan ulaşabileceğiniz, sizin 4 Nisandan beri en ağır tecrit koşullarında yaşattığınız ama bu ülkeye barış getirebilecek, bu ülkeye çözüm getirebilecek tek kişidir. Önerimiz, yeniden barış sürecine dönüp, yeniden diyalog sürecine dönüp Kürt sorunun demokratik, barışçıl yolla çözümüne dönüş yapmanızdır.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.