| Konu: | 10 Aralık İnsan Hakları Günü'ne ve her türlü kutuplaştırmadan özenle kaçınılması gerektiğine ilişkin açıklaması |
| Yasama Yılı: | 1 |
| Birleşim: | 13 |
| Tarih: | 10.12.2015 |
LEVENT GÖK (Ankara) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, bugün Dünya İnsan Hakları Günü. "İnsan hakları" kavramı pek çok ülkede yapılan ve canlar ve bedenler pahasına büyük bedeller ödenerek geliştirilen bir kavram. Bu kavramlardan bütün dünya ülkeleri insan hakları kavramlarını öne çıkaran bir anlayışla anayasacılık hareketlerini geliştirmişlerdir. Ta 1215'te başlayan Magna Carta'nın özü de budur. Bugüne kadar geldiğimiz sekiz yüz yıllık süreçte bütün dünya ülkelerindeki bütün anayasacılık hareketlerinde insan haklarının ve onların yüceliği hep korunmaya çalışılmıştır.
İnsan hakları kavramlarının anayasaya girmesinin en belirgin özelliği, iktidarı yönetenlerin yetkilerinin sınırlandırılması ve denetimlerin arttırılmasıdır, bireyin hak ve özgürlük alanlarının genişletilmesidir. Dolayısıyla, insan hakları bugün bütün dünyada yönetenlerin yetkilerinin kısıtlandığı ve denetlendiği ama bireyin hak ve özgürlüklerinin genişletildiği bir alan olarak görülmektedir.
Bu nedenle, sekiz yüz yıl önce Magna Carta'yla başlayan ve Yurtsuz John'a karşı verilen mücadeleyle yetkileri kısıtlanmış bir şekilde yol açan anayasacılık hareketlerinin bugün geldiği noktada ülkemizde başa dönülmesi ve iktidarda olanların yetkilerinin artırılması, bireyin hak ve özgürlüklerinin sınırlandırılması kabul edilemez. Dolayısıyla, Türkiye'de eskiye dönüş bir başkanlık rejimi tartışmalarının fevkalade yanlış olduğu bir ortamda Türkiye'nin devasa sorunlarıyla boğuşurken Türkiye'de hepimizin, bütün partilerin büyük bir sorumluluk duygusu içerisinde sorunlarımızı görüşerek ve bir konsensüs çerçevesinde bu Meclis çatısı altından geçirmek zorunluluğu vardır ancak hepimizi sınırlayan kurallar ve Anayasa'mız mevcuttur. Bu çerçevede hiçbir kaos ortamına izin vermeksizin herkesin, başkalarının tahrikine de olanak tanımadan, elbette hak ve özgürlüklerin genişletilmesine fırsat verecek söylemlerde bulunmak ve bunun gereğini getirmek koşuluyla şu anda mevcut olan yasalar ve Anayasa'dan alınan yetkilerin kullanılması ve Mecliste bu şekilde ifade edilmesi en temel prensiptir, bundan ayrıldığımız zaman Türkiye'yi bir kaos bekler. Biz, Türkiye'nin her türlü konuda pek çok eksikliği olduğunu biliyoruz, bu konuda Cumhuriyet Halk Partisi olarak da elimizden geleni yapmaya, çaba göstermeye gayret gösterdiğimizi ifade ediyoruz ama bütün bunların hepsi bir ortak çabayla, bir konsensüsle olacaktır. Kimsenin kimseyi incitmediği ve herkesin birbirini sahiplendiği bir ortamda bir ulusu, birbirine bağlı, dayanışma duygularını artırıcı bir ulusu beraber tekrar inşa etmek durumundayız. Birbirimizi reddeden ve birbirimizi birbirimize uzaklaştıran anlayışlardan uzak durmanın bugünlerde çok da önemi olduğunu ve her türlü kutuplaştırmadan özenle kaçınılması gerektiğini düşünüyoruz.
Bu nedenle tüm söylemlerimizin de buna göre olması gerektiğini ifade ediyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)