| Konu: | Bakanlar Kurulunun güvenoyu alması dolayısıyla teşekkür konuşması |
| Yasama Yılı: | 1 |
| Birleşim: | 7 |
| Tarih: | 30.11.2015 |
BAŞBAKAN AHMET DAVUTOĞLU (Konya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; millî iradenin temsilcisi olan yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisinin, yüce heyetinizin 64'üncü Cumhuriyet Hükûmetimize güvenoyu vererek göstermiş olduğu teveccüh dolayısıyla minnetlerimi ifade ediyor, Hükûmetimizin milletimiz, ülkemiz ve insanlık için hayırlı çalışmalara vesile olmasını temenni ediyorum. Allah hayırlı eylesin, Allah utandırmasın diyorum. (AK PARTİ sıralarından "Âmin" sesleri ve alkışlar)
Tabii, her zaman olduğu gibi en büyük teşekkürümüz, en büyük minnetimiz aziz milletimizedir. Çünkü aziz milletimiz 1 Kasımda modern demokrasilerde görülmeyen bir katılım oranıyla, yine modern demokrasilerde görülmeyen bir temsili bu yüce Meclise yansıttı.
Dün, Türkiye-Avrupa Birliği Zirvesi'ni gerçekleştirirken, arkasında, daha bir ay önce yüzde 85 katılımla ve yüzde 97,5 temsille oluşmuş bir mecliste yüzde 49,5'luk bir halk desteğiyle, güçle bulunan bir başbakan olmanın onurunu, gururunu yaşadım. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Orada da mevkidaşlarıma ifade ettim. Bu, Türkiye'de demokrasinin ne kadar kökleşmiş olduğunu, halkımızın demokrasi bilincinin ne kadar sarsılmaz olduğunu bütün dünyaya gösteren bir tablodur. Tekrar, minnetlerimi, şükranlarımı aziz milletimize bir kez daha ifade ediyorum.
Buradan şunu da bir kez daha vurgulamak istiyorum: Evet, aldığımız oy oranı yüzde 49,5'tur ama şu andan itibaren bütün milletimizin Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı ve Hükûmetiyiz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Şu teminatı da ifade etmek istiyorum: Bir şekilde başka partilere, diğer partilere, muhalefet partilerimize de oy vermiş olan yüzde 50,5 toplum kesimimizin de Hükûmetiyiz ve onların sesi her zaman kulağımızda, yüreğimizde olacak. Hiçbir zaman, hiçbir kesimi ihmal etmeyeceğiz, hiçbir yerden gelen hiçbir olumlu öneriye kulaklarımızı tıkamayacağız, herkesi dinleyeceğiz, bütün bir milletin kaderini omuzlamış bir hükûmet olarak geleceğe emin adımlarla ilerleme kararlılığını göstereceğiz. Bunun için sürekli olarak hem Meclisimizdeki istişareleri sürdüreceğiz hem de sivil toplum kesimleriyle sürekli temas hâlinde olacağız.
Buradan bütün sivil toplum kesimlerine de sesleniyorum: Bize ileteceğiniz, ülkemizi aydınlık bir geleceğe götürmek üzere ileteceğiniz her fikre açığız. Bizimle en aykırı düşüncelere sahip olsanız dahi milletimizin temsilcileri olarak sizlerle her zaman temas hâlinde olacağız.
Buradan, değerli genel başkanlara ve muhalefetimize de hem bir çağrı hem de ortak bir kaderi paylaşmış olmanın atmosferiyle bazı hususlarda vurguda bulunmak istiyorum: Muhalefet, demokrasilerin olmazsa olmaz şartıdır. Muhalefetin olmadığı meclisler otoriter, totaliter ülkelerin meclisleridir. Dolayısıyla muhalefetimizin bu Mecliste temsili iktidarın temsili kadar en temel haktır ve demokrasilerde bu temsile saygı göstermek herkesin görevidir. Dolayısıyla temsil anlamında da eleştiri anlamında da muhalefetimizin bu Mecliste hakkına her zaman saygı göstereceğiz, bundan hiç tereddüdünüz olmasın.Eleştiri en doğal hakkınızdır, bu eleştirileri hep beraber en doğru zeminde olumlu anlamda icraata yansıtmak için de dikkatlice her zaman dinleyeceğiz. Her görüşü burada beyan edelim, en aykırı görüşlere dahi tahammülle ve anlayışla yaklaşalım ama bir şeye tahammül etmeyelim: Nezaket dışı sözlere ve şiddete. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Burada iki ricam olacak, sadece Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti Başbakanı olarak, AK PARTİ Genel Başkanı olarak değil, istiklali gerçekleştirmiş yüce bir çatının altında bulunan bir milletvekili olarak da ve bir vatandaş olarak da. Ve bu ricada bulunurken grubum adına bu ricanın gerekliliğini her zaman yapacağımız taahhüdünde de bulunuyorum.
Birinci ricam, üslup ve muhteva açısından seviye ve nezaketi her zaman en üst düzeyde tutalım. Hem en doğru üslubu, en doğru dili kullanalım hem de konuşmalarımızın muhtevasında sadece ve sadece milletimiz için dile getireceğimiz fikirler, alternatif düşünceler olsun. Şeyh Edebali'nin sözünü hep beraber hatırlayarak, bize hep sükûnetin, vakarın düştüğünü hiç unutmayalım.
Yine, ikinci ricam, empati yapalım. Önce biz empati yapacağız, getirdiğimiz her yasa teklifinde "Acaba muhalefette olsaydık ne derdik?" diye düşüneceğiz ve ona göre o yasa teklifinde gerekli revizyonları gerektiği zaman yapacağız ve bundan da hiç gocunmayacağız. "Biz muhalefette olsaydık acaba ne söylerdik?" diye düşünüp ona göre tavır alacağız. Ama sizden de ricam, siz iktidarda olsaydınız en kritik zamanlarda, en kritik dönemeçlerde "Nasıl karar alırdık?" diye düşünüp ondan sonrada bizi eleştirmeniz.
Son örneğini hava sahamızı ihlal eden, daha sonra da Rusya'ya ait olduğu anlaşılan uçakların ihlaliyle ilgili olayda yaşadığımız gibi, eleştirmeden önce bir an sizin karar makamında olduğunuzu düşünün ve hava sahası ihlal edilmiş olan bir ülkenin Başbakanı ya da hükûmet üyesi olarak, buna müsamaha gösterir miydik diye düşündükten sonra eleştirelim. O zaman hep beraber göreceğiz ki bu ülkenin kaderi söz konusu olduğunda, bu ülkenin millî onurunu temsil eden hususlar söz konusu olduğunda, hep beraber ortak bir tavırda çok rahat buluşabileceğiz. O zaman göreceğiz ki sadece milletimizin temsili bakımından son derece asil bir görev yürüten bu Meclis olmakla kalmayıp, aynı zamanda örnek ve çözüm üretebilen, karşılıklı anlayış içinde konuşabilen, birbirini anladıktan sonra eleştirebilen çok saygın bir heyet, bir topluluk olma niteliğine kavuşacağız.
Burada bir teşekkürü de genel başkanlara ifade etmek istiyorum. Gerçekten güzel bir başlangıç yaptık ve Meclis Başkanımız Sayın İsmail Kahraman'ın çağrısı, davetiyle, geçtiğimiz gün Hükûmet programı görüşülürken, arada, arkada 2 kez sayın genel başkanlarla, Sayın Kılıçdaroğlu ve Sayın Bahçeli'yle görüşme imkânı buldum. Diğer genel başkanlar, eş başkanlar burada olsaydı, onlarla da görüşürdüm. Dolayısıyla, bu Meclis çatısı altında hiç kimseyi dışlamadık, dışlamayacağız. Bu görüşmede, kendilerine çok yapıcı bir şekilde bir teklifte bulunarak, Türkiye'nin kaybedecek vakti yok, hep beraber, gelin, geçici bütçe yerine esas bütçe üzerine yoğunlaşalım ve esas bütçeyi doğrudan çıkararak ciddi bir zaman kazanalım... Çünkü gerçekten dün Avrupa Birliği-Türkiye Zirvesi'nde de açık bir şekilde görüldüğü gibi, önümüzde katedecek çok yol var, çok ciddi yasama faaliyetine ve reforma ihtiyacımız var. Zaten 7 Hazirandan bu yana, bütün iyi niyetli çabalarımıza rağmen hükûmet kuramamış olmanın sonucunda, yılın yarısını neredeyse iki seçimle geçirmek durumunda kaldık.
Yine ricam, milletim adına, Hükûmet adına değil, AK PARTİ Grubu adına değil, milletim adına ricam, bütün muhalefet partilerine, geliniz, normal, düzenli bütçemizi bu zaman dilimi içinde çıkaralım ve dört yılın önünde en sağlam adımı hep beraber bütün bir Meclis olarak atmanın onurunu taşıyalım. Emin olunuz ki milletimizin huzuruna çıkıp sizin adınıza size teşekkürleri de bizzat ben ifade edeceğim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Ama gecikirsek, ama bunu bir pazarlık konusu yaparsak ve vakit kaybedersek hepimiz kaybederiz. En önemlisi Türkiye kaybeder. Bu ay içinde rahatlıkla bu bütçeyi çıkarabiliriz. Bu bakımdan, sayın genel başkanlar o görüşmemde en azından bu ricamızı dinlediler ilk olarak olumlu bir intiba da ben edindim. Ümit ederim grup başkan vekillerimiz bu konuda anlaşırlar ve önümüzdeki ilk aşama olan bütçeyi birlikte gerçekleştirerek güzel bir adım atmış oluruz.
Ayrıca buradan doğrudan da ifade edeceğim, daha önce de söyledim, inşallah ilk fırsatta da bu davetimi ileteceğim; sayın genel başkanlarla ilk fırsatta, önümüzdeki dört yılın temel konularını da görüşecek şekilde, önü açık, hiçbir zaman limiti olmayan bir görüşme talebinde bulunacağım. Tabii takdir kendilerine ait. Ama bu görüşme gerçekleşirse, Türkiye'nin önündeki en temel sorunlar da dâhil olmak üzere, hemen atacağımız adımlar ve ileride gerçekleştireceğimiz orta ve uzun vadeli reformlarla ilgili bizzat kendilerine doğrudan bilgi aktaracağım ve destek talep edeceğim.
Bakınız, dün, biraz önce zikrettiğim gibi, Avrupa Birliği liderleriyle bir aradaydık. Çok verimli görüşmeler yaptık. Bu vesileyle kamuoyumuzu bu konuda da bilgilendirmek isterim. Kapalı oturumda yaklaşık dört saat, Türkiye'nin Avrupa Birliği sürecini ve bu süreç içinde önündeki engelleri, siyasi konuları, açılması gereken fasılları, vize muafiyetini, bölgedeki gelişmeleri, jeopolitik riskleri, küresel ekonomik, politik meydan okumaları çok açık bir surette kendileriyle paylaştım. Bütün Avrupa Birliği liderleri, bütün üye ülkelerin liderleri de söz alarak bütün bu konularda Türkiye'nin taşıdığı öneme atıfla beyanda bulundular ve önümüzdeki dönemde Türkiye-Avrupa Birliği ilişkilerinin ufkunun açılacağı yönünde açık teminatta bulundular. Çok önemli kararlar da aldık. İnşallah bundan sonra, on bir yıldır hiç yapılmayan, on bir yıl önce de sadece Avrupa Anayasası çerçevesinde yapılan bir toplantıda gerçekleşen Türkiye-Avrupa Birliği zirveleri yılda 2 kez yapılacak ve yine, inşallah, elli altmış yıllık bir özlem sona erecek ve bütün Avrupa ülkelerine vize muafiyetiyle gidiş imkânı en geç ekim ayında gerçekleşmiş olacak. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Bu vesileyle şunu da ifade etmek isterim: Avrupa Birliğiyle üst düzey ekonomik diyalog mekanizması, üst düzey enerji diyalog mekanizması ve üst düzey siyasi diyalog mekanizmalarını harekete geçireceğiz ve bölgedeki jeopolitik riskler konusunda da Suriye konusu başta olmak üzere birlikte çalışacağız. Mülteciler konusunda Avrupa Birliğinin külfet paylaşımını kabul etmesi dolayısıyla ve ortak bir program etrafında mülteciler sorunuyla ilgilenmesi dolayısıyla da yeni bir dönem önümüzde açılacak.
Her halükârda şunu ifade etmek isterim: Hiç kimse Türkiye'nin -bütün bu tartışmalar üzerinden- bütün mültecileri ülkesinde barındıran bir açık hava hapishanesi hâline, mülteciler diyarı hâline gelmesini beklemesin, böyle bir şey söz konusu olmayacak ama şunu da ifade edeyim ki bize sığınan kim olursa olsun bu kapıya gelen geri döndürülmeyecek. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Biz Hacı Bektaş Veli'nin dergâhından geçmişiz, biz Hazreti Mevlâna'nın dergâhından geçmişiz. Aşımızı, kapımızı, gönlümüzü bize ümit besleyen, bizden medet uman herkese açık tutacağız. Allah bize öylesine bir güç ve kudret versin ki değil namerde, merde dahi muhtaç eylemesin. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Ve Allah bize öyle bir güç, öyle bir kudret versin ki elimizin eriştiği her mazlum o kudret çınarının altında huzur bulsun, ferah bulsun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Buradan, sözlerime son verirken şunu da ifade etmek isterim: Her konuda ihtilaf edelim ama Türkiye'nin birliği, ülkemizin dirliği, milletimizin kardeşliği söz konusu olduğunda omuz omuza verelim. Her konuda ihtilaf edelim ama ülkemizin neresinde olursa olsun bir damla kan döküldüğünde hep beraber bu kanın dökülmesine engel olmaya çalışalım ve teröre, şiddete karşı omuz omuza duralım. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Her konuda ihtilaf edelim ama ülkemizin onuru, itibarı söz konusu olduğunda omuz omuza verelim Çanakkale Savaşı'nda olduğu gibi, ülkemizin onurunu hep beraber koruyalım.
Bu Meclisten her görüş çıksın ama milletimize yakışmayan hiçbir söz, ülkemizin itibarını rencide edecek hiçbir kelam bu kubbeden gök kubbeye yükselmesin. Bu çatıdan, bu kubbeden gök kubbeye sadece hoş bir seda, güzel bir kelam, iyi bir dilek ve milletimizin hayır duasını alacak icraatlar nasip olsun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
1 Kasım akşamı Hazreti Mevlâna'nın bir sözünü ifade ederek, Konya'da Hazreti Mevlâna'nın huzurunda 1 Kasım seçimleriyle ilgili ilk yorumumu, ilk hedefimi yapmıştım. Şimdi, burada o sözü tekrar ederek, bunu bir taahhüt olarak milletime söylüyorum, her bir ferdine, bize en fazla karşı olan kimse, özellikle de onun gönlüne, onun ruhuna, onun kulağına hitap ederek söylüyorum: Biz bu bereketli topraklara sadece sevgi tohumu ekmeye geldik. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Allah bu Hükûmeti sevgi tohumu ekenlerin Hükûmeti eylesin.
Ve, yine Hacı Bektaş Veli geleneğinden gelen o kadim gülbangi bir kez daha hatırlayarak sözlerime son veriyorum: "Vakitler hayrola, hayırlar fethola, şerler def ola."
Allah önümüzdeki dört yıllık vakti hayırlı eylesin. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Hep beraber hayırları fethetmeyi, şerleri defetmeyi bize nasip eylesin.
Saygı ve hürmetlerimi sunuyorum.
Teşekkür ederim. (AK PARTİ ve Bakanlar Kurulu sıralarından ayakta alkışlar)