GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞININ TEŞKİLAT VE GÖREVLERİ HAKKINDA KANUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TEKLİFLERİ
Yasama Yılı:2
Birleşim:125
Tarih:27.06.2012

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 302 sıra sayılı torba yasanın 20'nci maddesinde vermiş olduğumuz önerge üzerinde konuşuyorum.

Organize sanayi bölgelerini -ki organize sanayi bölgelerinin en çoğu benim bölgemde yani Kocaeli ilinde bulunmaktadır- sıraladığınızda on üç organize sanayi bölgesiyle Ankara, İzmir ve Kocaeli, üçü on üç organize sanayi bölgesiyle anılmaktadır ama yüz ölçümlerine baktığınızda da bu kentler arasında en ufak yüz ölçüme sahip olan kent Kocaeli'dir. Kocaeli, bir organize sanayi bölgesi çöplüğüne dönüşmüştür yani organize sanayi bölgelerinin kuruluş amaçlarını okuduğumuzda, çevre sorunlarını önlemek, kentleşmeyi yönlendirmek, kaynakları rasyonel kullanmak, bilgi ve bilişim teknolojilerinden yararlanmak, sanayi türlerinin belirli bir plan dâhilinde yerleştirilmesi ve geliştirilmesi amacıyla sınırları tasdik edilmiş arazi parçalarının imar planındaki oranlar dahilinde gerek idari ve sosyal, teknik altyapı alanlarıyla küçük imalat ve tamirat, ticaret, eğitim, sağlık alanlarının teknoloji geliştirme bölgeleriyle donatılıp planlı bir şekilde belirli bir sistemler dâhilinde sanayiye tahsis edilmesiyle oluşturulan ve bu kanun hükümlerine göre işletilen mal ve hizmet üretim bölgelerine organize sanayi bölgeleri diyorlar ki bununla ilgili 4562  sayılı Kanun var ve bu  kanunla organize sanayi bölgeleri Türkiye Cumhuriyeti içerisinde bayrağı eksik birer cumhuriyet hâline dönüştürülmüştür. Bu cumhuriyete yeni bir yetki daha veriliyor. Gerçekten bayrağı eksik bir cumhuriyet hâline dönüştürülmüştür.

Bu on üç tane sanayi bölgesinin bir kısmı boş olmasına rağmen bu kanunda bu organize sanayilerin nasıl ortadan kaldırılacağına dair en ufak bir bilgi yoktur yani kent merkezinde kalan ama rantabl olan bir yerde organize sanayi bölgesi kuruluyor ve nasıl kaldırılacağına dair en ufak bir bilgi yok. Bunun 5'inci maddesi ise "OSB, kamu yararı gerekçesiyle kamulaştırma yapabilen veya yaptırabilen bir özel hukuk tüzel kişiliğidir. Kamu yararı kararı OSB müteşebbis heyetinin başvurusu üzerine bakanlıkça verilir. Arazinin mülkiyetinin edinilmesinde, yapılan masraflarla arazi bedeli ödeme yükümlülüğü OSB tüzel kişiliğine aittir." Yani  kamulaştırmayı devlet yapıyor ama bunun bedelini kim ödüyor? OSB'deki vatandaşlar ödüyor. Doğrusu da buydu. Ama bu kanunla ne getirilmek isteniyor? OSB'nin parasını ödeyecek kamulaştırmayı da OSB'nin müteşebbis heyeti yapacak yani OSB'de yer edinen vatandaşlar aynı zamanda orada kamulaştırma yapacak.

Peki yani kamulaştırma kim tarafından yapılması lazım doğal olarak? Devlet tarafından. Niye devlet tarafından yapılması lazım? Anayasa'nın 46'ncı maddesi bunu öyle söylüyor. Diyor ki "Kamulaştırma" başlığı altındaki madde 46: "Devlet ve kamu tüzelkişilikleri; kamu yararının gerektirdiği hallerde, -bakın, devlet ve kamu tüzel kişiliklerinden bahsediyor- gerçek karşılıklarını peşin ödemek şartıyla, özel mülkiyette bulunan taşınmaz malların tamamını veya bir kısmını, kanunla gösterilen esas ve usullere göre, kamulaştırmaya ve bunlar üzerinde idarî irtifaklar kurmaya yetkilidir." Anayasa'nın 46'ncı maddesi bunu söylüyor, siz burada kalkıyorsunuz bu maddeye aykırı olarak diyorsunuz ki: "OSB'lerin müteşebbis heyeti aynı zamanda kamulaştırma yapabilir, parasını da öder." Tamam, parasına bir şey demiyoruz, zaten önceki de öyleydi ama bu madde tamamen Anayasa'ya aykırıdır, burada bir hata yapılıyor. Bu maddenin de verdiğimiz önergeyle buradan çıkarılması gerekiyor. Gerçekten hatalı bir madde yapılmıştır.

Şimdi, diyelim, kamulaştırma yaptı, arazi bedellerini ödeyecek. Burada, yine Anayasa'da nasıl ödeneceğine dair tarifler var ama getirilen maddede, bu kamulaştırmayı yapan ve vatandaşın parasını ödeyecek OSB müteşebbislerinin hangi yöntemlerle ve nasıl ödeyeceğine dair bir bilgi yok. Bakın, çok ucuza kapattıkları arazilerde vatandaş hiçbir hak iddia edemeyecek. Tabii, mahkeme yolu açık denecek ama uzun yıllar sürecek mahkemeler sonucunda? Ama bunlar kamulaştırılmış olacak. 20 bin liraya, 25 bin liraya aldıkları arazileri vatandaşın elinden, daha yüksek fiyatlarla pazarlayacaklar. Bir de vatandaşa paranın nasıl ödeneceğine dair en ufak ibare yok. Yine burada mağdur olan o arazilerin sahipleri, vatandaşlar.

Konuşmamın başında şunu söyledim: Organize sanayi bölgeleri çöplüğüne dönüştük. Gerçekten Türkiye'de bir organize sanayi bölgesi sıkıntısı var, olayı var, bir tek bayrakları eksik diyorum. Bakın, bütün belediye denetimlerinin dışında, en ufak altyapı kontrolü yok.

Şimdi, "Posco" denen bir fabrikanın temelini attı Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı, aynı zamanda Kocaeli Milletvekili kendisi. En ufak bir ÇED raporu yok. Ben o ÇED toplantısına gittim. İşte, kanalizasyonu Büyükşehir Belediyesi tarafından sağlanacak, suyu bir başkası tarafından sağlanacak, arıtma tesisi yine oradaki organize sanayi bölgesinin, var olan organize sanayi bölgesinin tesisini kullanacak diyor. Bunların hiçbiri, hiçbir organize sanayi bölgesinde yok ki Türkiye'nin en gelişmiş organize sanayi bölgeleri bizim Kocaeli bölgesinde olmasına rağmen bu kadar eksiklikler var ve bu eksikliklerin üzerine? Yani diyorum ya bir bayrağı eksik, Vatikan Cumhuriyeti gibi, İtalya'nın içerisindeki Vatikan gibi Türkiye'de de organize sanayi bölgeleri var; belediye müdahale edemiyor, çevre il müdürlükleri müdahale edemiyor, valilikler müdahale edemiyor, bir tek bakanlıklar karışıyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

HAYDAR AKAR (Devamla)  - Biraz daha yetki verin. Türkiye'nin tapusunu Şehircilik Bakanlığına verdik, bunlara da bu yetkiyi verin de elimizde bir şey kalmasın!

Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Akar.