| Konu: | AK PARTİ Grubu önerisi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 1 |
| Tarih: | 01.10.2015 |
LEVENT GÖK (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün yeni yasama yılımızın ilk açılış günü.
Yasama yılımızın ilk açılış gününde, sabah yine Silvan'dan gelen şehit haberleriyle sarsıldık ve orada şehit verdiğimiz askerlerimizin acısını hepimiz yüreğimizde hissettik. Bugün Silvan'da şehit olanlara ve bugüne kadar şehit verdiğimiz tüm polislerimize, askerlerimize ve herkese ayrı ayrı Allah'tan rahmet diliyorum. Ulusumuzun başı sağ olsun.
Yine, bugün Ankara'da hepimizin vicdanını karartan ve "Bu nasıl oluyor?" dedirten bir trafik kazasında, Ankara Büyükşehir Belediyesinin ehliyetsiz, nereden geldiği belli olmayan otobüs şoförünün bir faciası sonucunda 12 hemşehrimi kaybetmiş olmanın derin acısıyla huzurunuzdayım. Bugün Ankara Cebeci'de onlarca yaralı var ve maalesef 12 vatandaşımızı kaybettik ve Ankara bugün kan ağlıyor. Bunu bu hâle getiren belediye anlayışını şiddetle kınıyorum. Şiddetle kınıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
Yine, bugün sabah, demokrasimizin olmaz olmaz koşullarından... Yargı nasıl olsa olacak, yasama olacak, yürütme olacak ama medya olmazsa demokrasi olur mu, Türkiye olur mu? Bugün Türkiye tarihinin, medya tarihimizin en utanç verici günlerinden birine sahne olduk ve günlerden beri saldırıya uğrayan Hürriyet gazetesinin bir değerli yazarına yönelik bir saldırıyla sarsıldık. Bu saldırıyı, Sayın Ahmet Hakan'a yapılmış olan saldırıyı şiddetle ve nefretle kınıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
İLYAS ŞEKER (Kocaeli) - Öncekileri de kınasanız!
LEVENT GÖK (Devamla) - Bu saldırı bile bile gelmiştir, göz göre göre gelmiştir, "Ben geliyorum." demiştir saldırı. Âdeta himaye edilmiştir. Saldırının geleceği bellidir. Koruma talep etmiştir Sayın Ahmet Hakan. "Bayramdan sonra bakarız." denilerek geçiştirilmiştir. Bayramdan sonra geçiştirerek bakan Sayın İçişleri Bakanı, İstanbul Valisi, İstanbul Emniyet Müdürlüğü neredesiniz, bunun bir açıklamasını yapabilir misiniz? Böyle bir değerli yazara yönelik bu saldırının sorumluları sizlersiniz, sizlersiniz. (CHP sıralarından alkışlar, AK PARTİ sıralarından gürültüler)
FUAT KÖKTAŞ (Samsun) - Değerli bir yazar olduğu için mi, insan olduğu için mi?
LEVENT GÖK (Devamla) - Medyamız karartılmış, askerlerimiz ölüyor, Ankaralı hemşehrilerim ölüyor ve böyle bir günde ülkeyi birleştirmesi ve bir huzura sürüklemesi gereken Cumhurbaşkanını biz de olması gereken bir saygınlık içerisinde dinliyoruz ama Cumhurbaşkanı kürsüden konuşurken hâlâ "biz" diyor, "siz" diyor ve atıfta bulunuyor: "Herkes ettiği yemine sadık kalsın."
Sayın Cumhurbaşkanı, siz Cumhurbaşkanı olduktan sonra artık partinizle bağınız kesilmiştir, artık sizin için bütün partiler birdir. Sizin kafanız hâlâ AKP'de, bu nasıl bir anlayıştır böyle? (CHP sıralarından alkışlar) Cumhurbaşkanı laf yetiştiriyor, ona laf yetiştiriyor, buna laf yetiştiriyor.
Değerli arkadaşlar, Cumhurbaşkanlığı önemli bir makamdır. Bugün Cumhuriyet Halk Partisi, Cumhurbaşkanlığı makamına saygının gereği Cumhurbaşkanını dinledi, ayağa kalktı ve karşıladı onu. Böyle mi olmalıydı? Buradan daha huzur ve güven dolu sözlerle çıkmak durumundaydık. Parlamentoda oy almış meşru partilere sataşarak, her biriyle didişerek bir Cumhurbaşkanlığı yapmak ne yazık ki Türkiye'ye özgü bir davranış. Bugün demokrasiyi konuşuyor Meclis. Elbette Mustafa Kemal Atatürk'ü, İsmet İnönü'yü ve bugünlere getiren devrimcileri, aydınları, yurtseverleri, herkesi saygıyla anıyoruz. Demokrasi olmazsa olmaz koşulumuz ama illa da diretiliyor "Ben tek adam olacağım." diye. Öyle mi?
Bakın, değerli milletvekilleri, Sayın Başkan; demokrasi tarihî gelişim içerisinde devletin sınırlandığı, bireyin hak ve özgürlüklerinin korunduğu bir kavramdır. Devlet bireye karşı korunmayacaktır, birey devlete karşı korunacaktır. Devlet bireyin hak ve özgürlük alanına giremez.
Yıllar önce ülkemizin yetiştirdiği en önemli aydınlardan Profesör Doktor Tarık Zafer Tunaya Paris'te bir müzeyi gezerken gözleri küçük bir kitaba takılır: 1791 Fransız Anayasası. Eserin altına biraz daha eğilince, baktığında şu cümleyi okur ve kanının donduğunu hisseder Tarık Zafer Tunaya: "Bu kitap insan derisiyle kaplanmıştır." Bu söz hürriyet savaşlarının derinliğini, uzunluğunu, özgürlük denen şeyin bedava olmadığını o kadar anlamlı ifade ediyor ki hür yaşamanın bedeli açıkça görülüyor. Bu mücadeleler bizi günümüzün demokrasi platformuna ulaştırmıştır. Bundan sekiz yüz yıl önce Magna Carta'yla başlayan anayasacılık ve insan hakları ve özgürlük arayışları günümüzün demokrasi kavramını oluşturmuştur. Amaç, insanın insan olmak onuruyla birtakım haklara ve hürriyetlere sahip olduğunu kabul ettirmektir. Yöneticilerin yetkileri sınırlanacak ve yöneticiler denetlenecektir. İktidar işte bu dünyaya girmemelidir. Kişilerin hakları doğuştan gelmiştir ve onlar doğduğu için zaten -insanlar- bu haklara sahiptir. Yönetenler bu hakları tanımakla, korumakla, geliştirmekle ödevlidirler. Fert fert, kitle kitle yapılmış olan bütün bu ihtilallerin ortak amacı bu fikirlerde toplanmıştır. Tarihin bize sunduğu iktidar türleri, krallar, emirler, sultanlar yurttaşların haklarını bir bahşiş ve ulufe saymışlardır. Ne demektir insan hakları ve özgürlükler? Onlar dağıttığı oranda ancak hak sahibi olunabilirdi. İnsanlar birer kuldular, hak istemeye hakları yoktu...
LEYLA ŞAHİN USTA (Konya) - Siz de öyleydiniz, siz de.
LEVENT GÖK (Devamla) - ...görevleri iktidarlarının yüceliğini ve gücünü artırmaktı, o kadar.
LEYLA ŞAHİN USTA (Konya) - Siz de öyleydiniz.
LEVENT GÖK (Devamla) - İşte bu fikirlerle savaşılmıştır. Bütün özgürlükçü ihtilallerin amacı bu otoriter koşulları yıkmak ve bu yolda elde edilmiş sonuçlara yeni gelişmeler eklemek olmuştur.
LEYLA ŞAHİN USTA (Konya) - Siz de yaptınız aynısını.
LEVENT GÖK (Devamla) - Hürriyet mücadelesi insan derisiyle kaplı anayasalar içinde bugün de devam etmektedir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bilim adamları araştırıyorlar, bir ülkede demokrasi mi var diktatörlük mü var, birtakım testlere tabi tutuyorlar. Gelin, o testleri Türkiye için yapalım. Diyorlar ki bilim adamları: "Şehir meydanı testi yapalım. Bir ülkede eğer yurttaşlar şehrin ana meydanına çıkıp hapse atılma ve fiziksel şiddete uğrama korkusu olmadan özgürce konuşabiliyor mu konuşamıyor mu? Özgürce konuşuyorsa demokrasi var, konuşamıyorsa, en ufak bir hakaretten dolayı hapse atılıyorsa diktatörlük var." Bilim adamları söylüyor bunu.
İkincisi, iktidarı seçim sandığına gönderme testi. Bizde seçim var, 7 Haziranda seçim oldu. Peki, Cumhurbaşkanı süre yeterli olduğu hâlde Anamuhalefet Partisi Genel Başkanına bu ülkede niçin hükûmeti kurma görevi vermemiştir? Niçin vermemiştir? (CHP sıralarından alkışlar, AK PARTİ sıralarından gürültüler)
ORHAN KARASAYAR (Hatay) - Kiminle kuracaktınız, kiminle?
LEVENT GÖK (Devamla) - Böyle bir yetkisi var mıdır? "Demokrasi" diyorsanız herkes çuvaldızı kendisine batıracaktır.
Bağımsız yargı... Bağımsız yargı olmazsa olmaz koşullardan bir tanesi.
Değerli milletvekilleri, "Böyle ülkelerde diktatörler türer." diyor bilim adamları ve diktatörleri şöyle tarif ediyorlar, diyorlar ki: "Diktatörlerin en önemli özelliği, liderliklerinin her şeye kadir olduğu ve ülkeyi her yönüyle kanatlarının altına alma istekleridir." Acaba birileri size bunu hatırlatıyor mu? (AK PARTİ sıralarından gürültüler) "Ben her şeye hâkimim, ben her şeyi bilirim, ben her şeyi yaparım, ben kudretliyim." İşte, ortak özellik budur diktatörlerde.
Devam ediyor gene bilim adamları: "Hayatın akışında diktatörün karar vermeyeceği hiçbir alan yoktur. Diktatör her şeye karışır ve özellikle de kadınların yaşam biçimine karışır. Onlara nasıl giyinmesi gerektiğini, kaç tane çocuk doğurması gerektiğini anlatır." Biliyor musunuz? (CHP sıralarından alkışlar) Diktatörün gözünde uzmanlık, eğitim, profesyonel becerilerinin hepsi harcanabilir, cahil ve yeteneksiz olsanız bile ona biat ediyorsanız en makbul insanlar odur. (AK PARTİ sıralarından gürültüler) Niye alınıyorsunuz arkadaşlar, ben bilim adamlarının anlattıklarını anlatıyorum. Diktatörler bir de şuna bakarlar: Halkın kendi sevdiklerini ve sonuna kadar liderliklerinin arkasında duracaklarına inanırlar ama onlara da en güzel cevabı Mahatma Gandhi vermiştir. Mahatma Gandhi demiştir ki: "Tarih boyunca böyle adamlar hep oldu. Umutsuzluğa düştüğümde tarih boyunca doğruluk ve sevginin her zaman kazandığını hatırlarım. Diktatörler, tiranlar olmuştur, hatta yenilmez de gözüktüler ama hep yenildiler. Düşünün, her defasında." diye bizlere seslenir.
Şimdi, yeni Meclisimizin açılışında diktatörlüğün olmadığı, Türkiye'de halk egemenliğinin kurulacağı 1 Kasım seçimlerinde tüm halkımızla buluşmak umuduyla herkesi sevgiyle, saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)