GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: (3/12) esas numaralı Başbakanlık Tezkeresinin Genel Kurulda görüşülmesinin Anayasa ve İç Tüzük hükümlerine uygun olup olmadığı hakkında usul görüşmesi münasebetiyle
Yasama Yılı:1
Birleşim:9
Tarih:03.09.2015

LEVENT GÖK (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; açılan usul tartışması üzerine söz aldım. Hepinizi sevgiyle saygıyla selamlıyorum.

Tabii, esas mesele, tartışılan mesele Türkiye'de şu anda, Türkiye'deki milyonlarca insanın 7 Haziran seçimlerinde iradelerinin hiçe sayılması ve hukuku dolanarak ve Anayasa çiğnenerek ve en çok oyu almış bir partinin genel başkanına görev verilmemesi suretiyle, yeni bir AKP Hükûmetinin kurulmasıyla bugün Mecliste bulunan bu Hükûmete karşı, milyonların ve vicdanların güvenmemesidir, esas mesele budur.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; daha üç ay önce, seçimlerden çıkarken AKP'nin bütün billboardlarında şu ifadeler vardı: "OHAL'i kaldırdık, köyümde özgürce dolaşıyorum.", "Faili meçhuller kalmadı, köyümde özgürce dolaşıyorum." Tam üç ay önce bütün billboardlarınızı bunlar süslüyordu. Şimdi tam üç ay geçmiş, Türkiye'de Bakanlar Kurulunun elinde olmayan yetkiler, Türkiye Büyük Millet Meclisinin ancak Bakanlar Kurulunun getirmesiyle kabul edebileceği olağanüstü hâl ve sıkıyönetim uygulamalarının Mecliste kabulü mümkünken şimdi Türkiye'nin doğu ve güney doğusunda, tam 15 ilde 100'ü aşkın bölgede özel güvenlik bölgeleri ihdas ederek Anayasa çiğneniyor ve valilere keyfî uygulamalar veriyorsunuz. Türkiye'nin her yeri şu anda bir olağanüstü hâl ve sıkıyönetim uygulamaları içerisinde. Bu fiilî durumu yarattınız, esas güvenmediğimiz size budur. Biz teröre karşıyız. Biz PKK'nın terörüne de karşıyız, IŞİD'in terörüne de karşıyız, DHKP-C'nin terörüne de karşıyız. (CHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar) "Bunu burada tartışalım." dediğimiz zaman sizler reddettiniz. "Gelin, bu konuda ortak bir duruş sergileyelim." diye... Mümkün mü, bugün Mardin'de 4 polisimizin şehit edilmesini içimize sindirmemiz, buna karşı bir duruş sergilememiz mümkün mü? Bir doktorun açılan ateş sonucu öldürülmesini kabul etmemiz mümkün mü? IŞİD'in masum insanlara yönelik saldırılarını kabul etmemiz mümkün mü? İçimiz yanıyor. "Gelin, bu konuları dört parti Mecliste beraber tartışalım." dediğimiz zaman el birliğiyle reddettiniz. Biz sizlere güvenmiyoruz, bu Hükûmete güvenmiyoruz. Hükûmet AKP Hükûmeti. Ama ülkemizi seviyoruz. Biz Türkiye'yi, bütün coğrafi hudutlarını, her birini ayrılmadan, her birini bir yurttaş olarak bağrımıza basan bir anlayışı savunuyoruz. Türkiye'de terör bitmeli ve herkes terörün karşısında çok net bir duruş sergilemeli ama görevi üstlenen hükûmet de gereğini yapmalı. Bir yandan on üç yıl boyunca iktidarda olacaksınız, sonra da gelinen noktada "Ben çözüm sürecini götürüyordum, şimdi çözüm sürecini buzdolabına kaldırıyorum." Var mı öyle yağma? Bir yandan diyeceksiniz ki "Ben köylerimize özgürlük getiriyorum." Şu anda Türkiye'nin doğusunda ve güneydoğusunda yüzbinlerce insanın göçe tabi tutulacağı olağanüstü özel güvenlik önlemleri uygulanıyor değerli arkadaşlarım. Bunlar ciddi bir çelişkidir. İşinizi doğru yapacaksanız biz sizin yanınızda oluruz ama hatalarınızı da söylemek bizim görevimizdir.

Yaptığınız her iş -Hükûmetin kurulmasından başlayarak- her türlü iş Anayasa'ya aykırı. Bugün, şu anda, Meclis, tam 4-5 saat, 11 tane bakanın yemin etmesiyle sarsılmıştır değerli arkadaşlarım. Yemin edemediler. Niye edemediler? Çünkü, bağımsız değillerdi.

Şimdi, gelen bu tezkere de... Elbette, yeni bir Hükûmet var, eski bir hükûmetin gönderdiği tezkere ama yeni bir Hükûmet var.

İHSAN ŞENER (Ordu) - Eski bir hükûmet olur mu, hükûmet hükûmettir.

LEVENT GÖK (Devamla) - Şimdi, yeni Hükûmetin kimi bakanları bunu kabul etmediklerini söylüyor ama Bakanlar Kurulu da bu tezkereyi uygulayacak. Doğrusu, bu Hükûmetin bu tezkereyi getirmesidir.

Ancak, biz, Cumhuriyet Halk Partisi olarak terörle mücadelede hiçbir taviz verilmemesinden yanayız; demokratik uygulamalar, insan hakları, bunlardan da taviz vermiyoruz ve terörle mücadele de kimsenin de elini bağlamıyoruz ama bütün dikkatimiz üzerinizdedir. Türkiye'de en ufak bir insan hakları ihlallerinde, olağanüstü hâllerin genişletilmesinde, insanlarımızın mağdur edilmesinde, öldürülmesinde gözümüz üzerinizdedir. Görevinizi ya yapacaksınız, ya yapacaksınız!

Bu şartlar dâhilinde, Cumhuriyet Halk Partisi, ülkenin güvenliği açısından bütün menfaatleri önde tutan bir anlayışla, parti menfaatlerini geride tutan bir anlayışla, ülkeyi önde tutan bir anlayışla, bütün sorunlara sahip çıkan bir anlayışla bir birlik ve beraberlik görüntüsünün verilmesi gerektiğine inanıyor. Buna ihtiyacımız var, duruşumuz da bu şekildedir.

Hepinize sevgiyle saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)