| Konu: | İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarı ve Teklifleri |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 91 |
| Tarih: | 04.04.2015 |
CHP GRUBU ADINA AYTUĞ ATICI (Mersin) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, 687 sıra sayılı Tasarı'ya eklenen yeni madde üzerine söz almış bulunuyorum. Emeklilere ve yaşlılara göstermelik değil, gerçekten sahip çıkan milletvekillerini saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, sözlerime Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün bir söylemiyle başlamak istiyorum. Der ki Atatürk: "Bir milletin yaşlı vatandaşlarına ve emeklilerine karşı tutumu, o milletin yaşama kudretinin en önemli kıstasıdır. Mazide muktedirken bu kuvvetiyle çalışmış olanlara karşı minnet hissi duymayan bir milletin, istikbale güvenle bakmaya hakkı yoktur."
Şimdi, hepimiz geçmiş yıllarda çalıştık, babalarımız, annelerimiz çalıştılar, geçmişte muktedirdiler ancak şimdi bu insanlara karşı minnet hissi duymuyor isek istikbale güvenle, geleceğe güvenle bakamıyoruz. Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün söylemi bu.
Şimdi, bakalım, deminden beri emekliler üzerinde konuşuluyor. Çalışarak bilfiil ülkenin yükselmesine katkı veren ancak artık muktedir olmayan -yani güçsüz hâle geldikten sonra- bu insanlara acaba biz yeterince iyi bakabiliyor muyuz? Az önce emeklilikle ilgili konular konuşuldu, emeklilerimize gereken hassasiyeti göstermediğimizi net olarak anlamış bulunuyoruz.
Şimdi, acaba beterin beteri var mı? E, vallahi var, beterin de beteri muhakkak var. 65 yaşını doldurmuş muhtaç, güçsüz, kimsesiz Türk vatandaşlarına acaba nasıl bakıyoruz? Hadi onlar emekliydi, geçmişte çalışmıştı, az da olsa bir maaşları vardı. "100 lira getireceğiz." diye milleti gerçekten yanılttınız, 22 lira civarında bir para vererek bu insanlara bir katkı sağladınız. Katkı katkıdır, tamam anladım ama doğruyu söylemek esastır. Peki, çalışarak emekli olamamış -yine, bizim ayıbımız- çalışarak emekli edemediğimiz ancak 65 yaşını doldurmuş olan kimsesiz, muhtaç vatandaşlarımıza bakış açımız nedir? Şimdi, bugünkü rakamlarla biz bu muhtaç vatandaşlarımıza sadece 145 lira para veriyoruz. Utanç tablosudur. Bu utanç tablosunu sizler de görmüşsünüz, düzeltelim diye bir önerge getirmişsiniz. Yani insanın hakikaten hoşuna gidiyor acaba gerçekten iyi bir düzelme olacak mı diye. 145 liradan yaklaşık 200 liraya çıkarıyorsunuz. 200 lira arkadaşlar, hepiniz bir düşünün, bu 200 lirayla ne yapılır bir ay boyunca? Sadece 200 lira. 145 liradan 200 liraya çıkarıyorsunuz.
Şimdi, benim devletim eğer kimsesiz, muhtaç, 65 yaşını doldurmuş, güçsüz insanlara bakamayacak durumdaysa diyeceğim bir şey yok ama elinizi vicdanınıza koyun, Türkiye'nin bütün gelirinin yarıdan çoğunun yüzde 1'lik kesime gittiği bir ortamda, geriye kalan yarıdan azının ise yüzde 99'a dağıldığı bir ortamda kimsesiz, muhtaç insanlara ayda 200 lira vermek Allah'tan reva mı?
Birazdan bir önerge vereceğiz ve biz, bu insanlara, kimsesiz, muhtaç 65 yaşını doldurmuş insanlara hiç olmazsa 600 lira verelim diyeceğiz. Bunların sayısı çok değil, bunların sayısı bizi çok sarsmaz. Bunların sayısı, yolsuzluk yaparak bir yere gelmiş olan insanların elindeki paradan çok çok çok daha az. O yüzden, gelin, birazdan vereceğimiz önergeye hep beraber sahip çıkalım ve bu insanlara, hepimizin ortak fikriyle, 600 lira parayı çok görmeyelim. Ha siz dersiniz ki "Biz 700 lira vereceğiz." Baş tacı, buyurun. Ama biz hesabımızı yaptık ve ülkemizin dengelerini çok sarsmadan, bu insanlara 600 lira para verilebileceğini saptadık.
Değerli arkadaşlar, biz sosyal devlet anlayışıyla bakıyoruz. Anayasa'mızın değişmez maddeleri içerisinde Türkiye Cumhuriyeti'nin laik, demokratik ve sosyal hukuk devleti olduğu yazıyor. Bakın, o "sosyal" kelimesi halk arasında "devlet baba" olarak anılıyor. Eğer siz sosyal devlet anlayışıyla, yani devlet baba anlayışıyla halkımızı sarmaz iseniz bunun siyasi bedellerini elbette ödeyeceksiniz. O yüzden, bizim önergemize, birazdan vereceğimiz önergeye destek vermenizi şimdiden istiyorum.
Tabii, sadece yaşlılar değildir toplumumuzun vicdan yaralayan kısmı; çocuklar, engelliler, kadınlar da yine bu kapsamda değerlendirilecek son derece hassas ve kırılgan kesimlerdir. Elbette bunlara da el atmamız gerekecek. Engellileri ve bakıma muhtaç engellileri de eğer siz katarsanız bu yasanın içerisine, baş tacı olursunuz, el birliğiyle yasalarımızı çıkarırız. Ancak engellilere verilen raporların puanlarını düşürerek, daha önce maaş verdiğimiz, devletimizin maaş verdiği sayısız engellinin puanı düşürülerek bunların maaşlarından vazgeçirildiği bir ortamı yaşadığımızı da utanarak söylemek istiyorum.
Aynı şekilde, öyle bir duruma geldik ki, bakıma muhtaç engelli maaşı alabilmek için engelli evladı olan vatandaşlarımız "Ya, keşke azıcık daha engelli olaydın da bakıma muhtaç maaşı alaydın." noktasına gelmiştir. Bir anne baba için bunu söylemek çok ama çok büyük bir ızdıraptır. Ama üç kuruş daha fazla para alabilmek için çocuğunun 2 puan daha fazla engelli olmasını bile vatandaş, maalesef maalesef, kabul etmek mecburiyetinde kalmıştır.
Hepinize telefon geliyordur. Bana da her gün, istisnasız her gün "Sayın Hocam, ne olur bize yardım edin, çocuğumuzun engelli raporunu yenileyelim..." Bakın, hakkı olmayan bir raporu alalım demiyorlar. Sadece hak etmiş ancak sizin düşürdüğünüz puanlar nedeniyle engelliyken iyileşmediği hâlde engelli olmaktan çıkarılmış vatandaşlarımız bize yalvarıyorlar.
O yüzden, biz, toplumun bu kırılgan kesimlerine sahip çıkacağız. Eğer siz sahip çıkmıyorsanız, hiç endişe etmesinler, biz, Cumhuriyet Halk Partisinin iktidarında, hem emekliye hem engelliye hem kimsesize hem 65 yaşını doldurmuş olanlara sahip çıkacağız ve onları hak ettikleri noktada yaşatacağız.
Saygılarımla. (CHP sıralarından alkışlar)