| Konu: | İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarı ve Teklifleri |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 91 |
| Tarih: | 04.04.2015 |
HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; sizlere, bu İş Güvenliği ve Sağlığı Yasası'ndaki değişiklikler görüşülürken, intihar eden Japon mühendis Kishi Ryoichi'yi hatırlatarak başlamak istiyorum. Niye hatırlatarak başlamak istiyorum, biliyor musunuz? Bu Japon mühendis, Türk ekipmanlarında olan bir çatlaktan dolayı halatın kopması sonucu suçu kendinde gördü ve intihar etti. Eğer o halat kopmadan önce her gün yapılan çalışma yapılmış olsaydı en az 30, 40 işçi orada olacak ve 130 metreden düşerek hayatlarını kaybetmiş olacaktı o olayda.
Şimdi, o olaydan yola çıkarak bunun Türkiye'deki uygulamasını, nasıl bir mantıkla iş cinayetlerine bakıldığını ifade etmek istiyorum. Türkiye'de en çok iş cinayeti madencilikte ve inşaat sektöründe yaşanmakta ama diğer alanlarda, endüstriyel kuruluşlarda da bu iş cinayetleri yaşanıyor ama sayısal olarak en çok bunlarda. Sadece mart ayında 139 işçi hayatını kaybetti, üç ay içinde de 351 işçi hayatını kaybetti iş cinayetlerinde Türkiye'de.
Şimdi, Bakanlığınız döneminde Türkiye'nin ve hatta dünyanın en büyük maden kazaları oldu. Nerede oldu bir hatırlatayım size, hani buraya gelip başsağlıkları dilediniz ve bunlar için çözüm üretilmesi gerektiğini söylediniz ya: Karadon'da oldu. Hatırlar mısınız Karadon'u? Yine, Afşin Elbistan'da oldu. Hâlen cesetler, vatandaşların cesetleri kömür madenlerinin altında duruyor. Yine, Kozlu'da oldu ve canlı örneğimiz Soma'da oldu, 301 canımızı kaybettik. Daha sonra da Ermenek'te oldu. Ne zaman oldu? Bunların tümü Sayın Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanının döneminde oldu. Biraz evvel Japon mühendisi hatırlattım.
Devam ediyorum. Bunu unutmayın. Avrupa ve dünyanın en büyük iş cinayetleri Türkiye'de olurken Sayın Bakanlığınız dönemini merak ediyorum. Dedim ya, dünyanın en büyük iş cinayeti 301 kişiyle geçen yıl Soma'da oldu. Yine, sizin Bakanlığınız döneminde, her ne kadar bu kürsüye gelip de "İşçi ve emek haklarını savunuyorum." dediyseniz de "Emeğin önündeki engelleri, örgütlenme engellerini kaldıracağım." dediyseniz de örgütlenmeyi Türkiye'de bitirdiniz. Nasıl bitirdiniz? Örgütlenmek isteyen arkadaşlarımız iş kollarında, bulundukları fabrikalarda işlerden atıldılar. Bunu defalarca size söyledim, birçok örnek de verdim.
Yine, tarihin en alt seviyesine indi Türkiye'deki sendikalaşma; endüstride, sanayide ve iş kollarında tarihin en alt seviyesine indi. 12 Eylülde bile daha fazla işçi örgütlüydü, daha çok işçi sendikalıydı, bugün tarihî dip yaptı sayenizde.
Şimdi, taşeronlara bakıyoruz. Devlette 60-70 bin kişiyle aldınız taşeronu, devleti taşeron hâline getirdiniz. Çıkardığınız kanunlarla taşeronluğu kurumsallaştırdınız. Dediniz ki: "Taşeronluğu kaldıramayız." Taşeronluğu 670 bine çıkardınız devlette, tüm kamu kurum ve kuruluşlarını taşeron çalıştırır hâle getirdiniz. Ha, dediniz ki: "Hadi devlette bir nebze kurumsallaştıralım da özelde bunu kaldıramayız." Benim kentimde dünyanın dev şirketleri, lastik üreticileri -buradan adlarını da söylüyorum- Pirelli, Bridgestone, Goodyear, yine bir elektrik dağıtım şirketi SEDAŞ taşeron işçiliğini kaldırdı, hepsini kadrolu işçi yaptı. Ha, özel maliyetleri hesaplamıyor da bir tek devlette siz mi hesaplıyorsunuz maliyetleri? Özel kaldırdığına göre devlette de kalkabilir diyoruz, Cumhuriyet Halk Partisi iktidarında taşeron işçiliğinin önünü kazıyacağız, taşeronda çalışan işçilerimiz tümü kadrolu işçi hâline getirilecek diyorum.
Yine, sizin döneminizde ölümcül hastalıklara sahip insanlar ilaç bulamıyor, bu da sizin hanenize yazıldı Sayın Bakan. Üzülüyorum, gerçekten çaba sarf ediyorsunuz ama her yaptığınız çabadan, her bu kürsüye gelip anlattıktan sonra Türkiye'de işler kötüye gidiyor. Yine, Türkiye'de birçok ölümcül hastalığın ilaçları bulunamıyor. Aileler televizyon kanallarında feryat ediyor.
Yine ve sizin döneminizde bunu da başardınız, tarihin en büyük ilaç parasını, sağlık ücretini kimin döneminde ödüyor emekliler? Sizin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınız döneminde buna eriştiler. Tarihin en pahalı sağlık hizmetini alıyor emekliler. Çünkü daha önce emekliler doktora gittiklerinde, reçete yazıldığında 70 liralık ilaca sadece 7 lira ödüyorlardı; şimdi, 11 tane ayrı tanı, telefonla başlıyorsunuz, barkoduyla devam ediyorsunuz, MR'ıyla devam ediyorsunuz, doktor ücretiyle devam ediyorsunuz; emeklinin aldığı üç kuruşa da göz koymuşsunuz diyorum.
Sayın Bakan, Japon mühendisi örnek verdim, gerçi döneminiz bitti, bundan sonra istifa etseniz de bir kıymeti yok ama bundan sonra Türkiye Cumhuriyeti'nin bakanları en azından bu Japon mühendis kadar, yaptığı işten sorumlu olmalıdır diyorum.
Sayın Başkan, yaptığınız ve göstermiş olduğunuz güzel yönetimlerden, hukuka uygun, İç Tüzük'e uygun yönetimlerden dolayı size de teşekkür ediyor ve tüm arkadaşlarıma sevgilerimi, saygılarımı sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)