GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Kamuda çalışan aşçıların sorunlarına ilişkin
Yasama Yılı:5
Birleşim:89
Tarih:02.04.2015

MEHMET VOLKAN CANALİOĞLU (Trabzon) - Teşekkürler Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce Meclisi saygılarımla selamlıyorum.

Sözlerime başlamadan önce de önceki gün İstanbul Adalet Sarayında şehit edilen savcımız Sayın Mehmet Selim Kiraz'a Allah'tan rahmet, acılı ailesine ve milletimize başsağlığı diliyorum. Terörün, nereden, kimden ve nasıl gelirse gelsin tasvip edilemez olduğunu söylüyorum ve şiddetle kınıyorum.

Değerli milletvekilleri, şimdi, bugün değişik bir konuya giriyorum, belki çoğunuz da buna dikkat etmişsinizdir, gerçekten çok önemsediğim de bir konu ve kamu aşçıları sizlere de gelmişlerdir, sizlerle de görüşme yapmışlardır, sorunları olduğunu anlatmışlardır ama bugün konuşmak bize nasip oldu, o nedenle dikkatle dinlemeniz gerektiğini ve gerekli çözümleri üretmemiz gerektiğini de ifade etmek istiyorum.

Öncelikle, günlük olarak hazırlanması gereken yiyecekleri belli bir plan içinde, bilgi ve becerisini kullanarak, temizlik kurallarına uygun olarak servise hazır hâle getiren kişi olan aşçılarımızın sorunlarını, gerçekten onları dinlediğiniz zaman ne kadar fazla olduğunu anlıyorsunuz.

Öncelikle, günde üç öğün beslenmek zorunda olduğumuz için, çorbasından, balığından etine, sebzesinden hamur işlerine, tatlısından meyvesine kadar yapılan, pişirilen, soframıza getirilen yemeklerin midemize gelene kadarki serüveninin başaktörleri hiç kuşkusuz aşçılarımızdır.

Aşçılığın tarihi, şimdilerdeki yemek pişirme yöntemleri, temelde ilk insanların keşfettikleri yöntemlere dayanmaktadır değerli arkadaşlarım. İlk insanlar bir rastlantı sonucunda ateşi bulmadan önce, yemeklerini avcılık ve toplayıcılıkla elde ediyorlardı. Yemeklerini pişirmek kadar saklamanın da mümkün olmaması, onları her gün yemek bulmak mecburiyetinde bırakıyordu. Çiğ yiyecekleri, ateşi bulduktan sonra, en basit yöntemle yani bir sopaya geçirip ateşin üzerinde kızarttılar, işte, o gün aşçılığın da temeli atılmış oldu.

Günümüzde aşçılık artık bir kültür hâline gelmiştir. Bu kültürü geliştiren, insan sağlığına elverişli hâle getiren hiç kuşkusuz aşçı arkadaşlarımızdır. Aşçı olmak isteyenlerin, yiyecekle ilgili konulara ilgi duyan, bedence güçlü ve sağlıklı, tat alma ve koku alma duyuları gelişmiş, temiz, titiz, sorumlu, planlama ve uygulama yeteneğine sahip kimselerden olması gerektiği bir gerçektir. Bütün bu vasıflara sahip olanlar, mesleki eğitim merkezlerinde, Anadolu kız meslek, Anadolu meslek liseleri, kız meslek, meslek liseleri ile çok programlı liselerin ağırlama ve gıda teknoloji alanı, mutfak hizmetleri dalında, ayrıca pratik kız sanat okullarında ve kız teknik olgunlaşma enstitülerinde, Anadolu otelcilik ve turizm meslek liselerinin mutfak bölümlerinde, turizm eğitim merkezlerinde, halk eğitim merkezlerinde, üniversitelerde, aşçılık meslek yüksekokullarında gastronomi ve mutfak sanatları bölümlerinde eğitim ve öğretim almak durumundadır.

Göründüğü gibi, bizlere üç öğün sunum yapan aşçılarımızın bu hâle gelmeden önce, mutlaka çok önemli eğitim alması gerekiyor. Bu şekilde eğitim alan aşçılarımız mesleğe girmek için de kendi imkânlarıyla çalışma gösteriyorlar. Ya Basın İlan Kurumuyla ya da Türkiye İş Kurumu vasıtasıyla başvurdukları zaman kendilerine iş imkânı bulabiliyorlar ve iş imkânı bulan bu aşçılarımız kamunun çeşitli kurumlarında çalışıyorlar, aklımıza -şu anda hatırlatmak istiyorum- gelmeyecek yerlerde çalışıyorlar. Öncelikle okul mutfağında, hastane mutfağında, fabrika mutfağında, ordu mutfağında, iş yeri mutfağında, yemek fabrikaları mutfağında, otel mutfağında, restoran mutfağında, gemi mutfağında, uçak mutfağında, tren mutfağında, otobüs mutfağında çalışma ortamına sahip olmaktadırlar ve pek çoğu kamuda çalışırken de devlet memuru olarak Türk Silahlı Kuvvetleri, Adalet Bakanlığı, Yargıtay, Sayıştay, Danıştay, Cumhurbaşkanlığı, Başbakanlık, bakanlıklar ve diğer mevcut kamu kuruluşlarında görev yapan aşçılarımız, görev aldıkları eğitimin sonucunda kamuda en alt sınıf olarak, yardımcı hizmetler sınıfında görev yapmaktadırlar.

Şimdi, yardımcı hizmetler sınıfında görev yapan bu arkadaşlarımızın oranı yüzde 95'e varıyor. Bunlar -düşüncesi, istekleri- yardımcı hizmetlerden sınıfından çıkarılıp teknik hizmetler sınıfına alınmak istiyorlar. Bu da çok doğal çünkü aşçılık teknik bir iş arkadaşlar. O nedenle, bunların yardımcı hizmetler sınıfından çıkarılıp teknik hizmetler sınıfına alınması, elbette Meclisin görevidir. Belki Meclisin son günlerine geldik ama bu süreçten sonra bunların bu haklarının mutlaka verilmesi noktasında Meclis bir çalışma yapmak durumundadır. Devlet Memurları Kanunu'nun 36'ncı maddesi ve Anayasa'nın 10'uncu maddesi de bu durumu açıkça ortaya koymaktadır.

Aslında çok şey söylenmesi gerekiyor ama beş dakika içerisinde belki bunların bir damlasını olsun söyleyebilmişsek, onların da sorunlarına çözüm üretme noktasında ses olmuşsak kendimizi mutlu addediyor ve yüce Meclisi saygılarımla sevgilerimle selamlıyorum.

İyi günler diliyorum. Sağ olun, var olun. (CHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)