| Konu: | DEVLET SIRRI KANUNU TASARISI |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 123 |
| Tarih: | 21.06.2012 |
OĞUZ OYAN (İzmir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüştüğümüz tasarı, birinci olarak, bir toplumsal denetimden kaçış tasarısıdır. Bir demokraside toplumsal denetim varsa, bir toplum ne kadar toplumsal denetime açıksa o kadar demokrattır, o kadar demokratiktir. Siz, bu tasarıyla, acaba "devlet sırrı" kavramının kapsamını daraltıyor musunuz, genişletiyor musunuz? Daraltıyor olsaydınız, demokrasiye daha geniş bir yer açıyor olurdunuz. Oysa, bu kavramı, "devlet sırrı" kavramını iyice muğlaklaştırarak ve bir kurulun inisiyatifine vererek -ki o kurul yürütmenin başından itibaren 4 bakandan oluşmaktadır- siz tamamen kapsamı genişleten bir tasarıya imza atıyorsunuz. Dolayısıyla demokrasinin sınırlarını daraltıyorsunuz.
"Demokrasi" dediğiniz dikensiz gül bahçesi değildir, demokrasi dikenli gül bahçesidir. Ancak dikenleri varsa demokrasi vardır. Eğer eleştiriyi ayıklarsanız, eğer toplumsal denetimi sistemden çıkarırsanız, o zaman demokrasiyi, demokrasi ağacının yeşermesi için mümbit alan bırakmazsınız, toprak bırakmazsınız. Dolayısıyla, burada toplumun ve toplumun örgütlü kesimlerinin demokratik kesim ve kitle örgütlerinin denetimine açık olmayan, "devlet sırrı" perdesi altına sokulan her şey demokrasiyi daraltacaktır.
İkincisi: Bu kanunun adı "Devlet Sırrı Kanunu"dur ama aslında Hükûmet sırları kanununudur bu. Hükûmet sırları kanunudur çünkü neresinden bakarsanız bakın, tamamen yürütmenin denetiminde olan bir mekanizmadan bahsediyoruz. İlk hâliyle de öyleydi, ilk geldiği Hükûmet tasarısında da öyleydi. Gene Başbakan ve 4 bakan ama 1 tane de kurul vardı. İşte, Başbakanlık Müsteşarı ve 4 müsteşar, benzer bir yapıydı.
Şimdi, bu öyle anlaşılıyor ki iktidarın kendi icraatına ilişkin saklama ihtiyacını duyduğu sırların alanı genişlemektedir. Yani iktidar daha fazla şeyi saklama ihtiyacı içinde olduğu için böyle bir yasaya ihtiyaç duymaktadır. Bu, kesinlikle Avrupa Birliğinin bize dayattığı birtakım normlara uyma kanunu değildir. Bu, aslında "Dostlar alışverişte görsün." o çevrelere böyle satılmak istenen bir tasarıdır. Bu, tabii, onlar açısından da "Bon Pour L'Orient." yani "Bu kadar sizin için yeter." diyebilecekleri belki bir tasarı olabilir.
Bu tasarı üçüncü olarak, hak arama özgürlüğünü sınırlayan bir tasarıdır. Bu, 8'inci maddede özellikle çok açıktır. Ayrıntıya giremiyorum.
Dördüncüsü: Bu tasarı kişisel sırları, özel yaşam alanının sınırlandırıldığı, alenileştirildiği bir ülkede hükûmet sırlarının elli yıllık bir perde arkasına kilitlenmesi tasarısıdır. Yani Hükûmetin kendisini ve beraberindeki bütün o ekonomik çıkarları, bütün o siyasi diyalogları içerde dışarıda -örgütlerlerle dışarıda birtakım hükûmet- bütün bunları belirli sır perdeleri altına saklama kaygısından ileri gelmektedir.
Tabii, burada başka kaygılar da var. Görüyorsunuz biraz önce Başbakan Yardımcısının nasıl burada muhalefeti, böyle yapamazsınız 20 kişiyle durup falan? Bir taraftan temel yasa diye getireceksiniz, söz hakkımızı kısıtlayacaksınız, öbür taraftan da beş dakikada meramımızı anlatmaya da nalıncı keseri demokrasisiyle karşı çıkacaksınız.
Değerli arkadaşım, bu totaliterizmdir, bu yeni hukuk kalkanları arkasına saklanma arzusudur. Topluma karşı sır küpü olacaksınız Hükûmet olarak ama dış güçlere karşı açık saçık olmaya devam edeceksiniz. Türkiye'nin Başbakanı Wikileaks belgeleriyle Amerika'nın elinde rehindir. Türkiye'nin Başbakanı Deniz Feneri belgeleri nedeniyle Almanya'nın elinde rehindir. Siz bu güçlere karşı bu sırlarınızı her zaman kullanılabilir, açık olarak ortada saçıp duracak ama Türkiye'de bunların yayımını şimdi devlet sırrı arkasında perdeleyeceksiniz. Buna demokrasi denmez. Bu AKP demokrasisi, teokratik totalitarizmin yollarına taş döşemekten başka bir şey değildir.
Bu tasarı demokrasi yolunda değil, geriye doğru, Orta Çağa doğru gidiştir. Böyle bir devlet anlayışını kabul etmiyoruz. Buna hayır oyumuzu vereceğiz.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.