| Konu: | Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarı ve Teklifleri |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 83 |
| Tarih: | 25.03.2015 |
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; 705 sıra sayılı Teklif'in 17'nci maddesi üzerinde söz aldım ama bu madde basit bir madde, üzerinde pek tartışılmasına gerek yok. Kurulun bütçesine kendisiyle ilgili kuruluşlardan yapılacak katkıyı, gelirleri tarif ediyor. Aslında bütünü üzerinde bu teklifin yaptığım konuşma sırasında da çok yanlış işler yapıldığını, yanlış maddeler getirildiğini anlatmıştım. Dün gece çıkardığımız maddelerden bir tanesi de sigortacılıkla ilgiliydi ve alelacele düzenlenmişti, tartışılmadan gelmişti, Türk sigortacılığı için büyük bir sıkıntı getirebilecek bir maddeydi. Allah'tan çıkarıldı. Maalesef buna benzer yanlışlıklar yapıyoruz.
Değerli arkadaşlarım, bu konu üzerinde değil ama bugün tartışmakta olduğumuz bir konu üzerinde de söz aldım, bunu dile getireceğim.
Demin benim sorduğum, bugünkü PKK'yla olan çatışmayı ve çözüm süreciyle ilgili gelişmeleri, Başbakan Yardımcısının yaptığı açıklamaların ne anlama geldiğini ve o arada, yine, Milliyetçi Hareket Partisine mensup arkadaşların sorduğu bir soruya Sayın Bakanın verdiği cevapları değerlendirmek istiyorum.
Sayın Bakanın vatanseverliğinden kimsenin şüphesi yok. Yalnız çok skandal bir cevap verdi. Şöyle, adalarla ilgili olarak diyor ki: "Evet, burası, Lozan'a göre bizim toprağımızdır ama fiilî bir durum vardır." Bakın, bu olmadı. Burada sizlerin de, başta iktidar partisine mensup milletvekilleri olarak, hemen, bununla ilgili... Madem fiilî bir durum var, biz muhalefet olarak hazırız gerekeni yapmaya, gereken desteği vermeye; ne gerekiyorsa yapmamız lazım. Madem fiilî bir durum var bizim egemenlik hakkımızın olduğu bir alana, toprağa, o zaman skandal bir durum var demektir. Nasıl gerekeni yapmayız ya? Böyle bir şey olabilir mi? Hepimizin bunu konuşması lazım her şeyden önce.
Sayın Bostancı, bu konu çok önemli bir konu hemen gündeme getirilmesi gereken. Bakın, bugün, Suriye'de bir fiilî işgal var. Suriye Hükûmeti o fiilî işgale, IŞİD'e herhangi bir şey yapamıyor ya da diğer unsurlara. Niye? Gücü yetmiyor. Peki, bizim de mi gücümüz yetmiyor? Egemenliğimizde olan topraklar bir karış da olsa kilometrelerce olsa da fark etmez.
"Evet, bizim egemenlik hakkımız var orada uluslararası hukuka göre, Lozan'a göre ama bir fiilî durum var." diyor Sayın Bakan. Çok kötü, çok skandal bir durum. Yani o zaman bizim askerî gücümüz, Türk Silahlı Kuvvetlerinin gücü buraya yetmiyor mu? Bizim gücümüz buraya yetmiyor mu?
Bu millî bir davaysa -öyle söyledi, dış işleri hükûmetlerin değil devletin politikasını gerektirir- evet, o zaman muhalefetiyle iktidarıyla beraber ne gerekiyorsa yapalım. Böyle bir şey olamaz. Böyle bir skandal olamaz. Çok büyük bir yanlışlıktır bu. Bunun burada düzeltilmesi lazım. Fiilî bir durumu madem Sayın Bakan, cumhuriyetin bir bakanı kabul ediyor, "Fiilî bir durum var, topraklarımız işgal edilmiştir. Egemenlik hakkı bizde olan topraklar işgal edilmiştir." diyorsa gerekeni yapmamız lazım.
Çok üzüldüm. Böyle bir durum hepimizi üzmesi gereken bir durumdur arkadaşlar. Bakın, Sayın Bakanın yurtseverliğinden de şüphe etmiyorum ama çok kötü, çok skandal bir durum var. Olamaz böyle bir şey. Bizim askerî gücümüz yetmiyor mu buna cevap vermeye, bu fiilî durumu ortadan kaldırmaya cevap vermiyor mu? Biz geçmişte oradaki Kardak Kayalıkları için mücadele etmişiz, savaşı göze almışız. Nasıl böyle bir şey yapabiliriz? Nedir bunun gerekçesi? Yani, ya askerî gücümüz buna yetmiyor ya da bir başka şekilde bir başka güç buna izin vermiyor. Her hâlükârda çok skandal bir durum var demektir, çok büyük bir sıkıntı var demektir. Bunu Sayın Bakanın burada izah etmesi gerekir ya da bir başka Hükûmet temsilcisinin izah etmesi gerekir. Hakikaten her şeyden önemli bir konu.
Diğer konu da, ben bugün Genelkurmayın bir açıklamasını sordum. PKK'yla ilgili bir çatışmadan söz ediyor. Zaten Sayın Bakan da onunla ilgili "Evet, böyle bir şey var, her zaman oluyor." gibi bir cevap verdi ama o da olmaz yani bunun detayının anlatılması lazım. "Çözüm süreciyle ilgili bir sıkıntı mı var?" diyorum. Sayın Başbakan Yardımcısı çok önemli bir açıklamada bulunuyor: "Çözüm sürecinde önemli bir aşamada olduğumuzu biliyorsunuz. Sayın Demirtaş'ın ve Kandil'in geçen hafta yapmış olduğu açıklamalar sürecin ruhuna uymuyor. Gelinen aşamanın hassasiyetlerine uygun düşmemiştir, âdeta süreci zehirlemiştir, iklimi bozmuştur. Cumhurbaşkanımız da bu sürecin mimarıdır." Onun açıklamaları öyle olmuştur ama "mimarıdır" diyor. Burada da açıklanması gereken bir durum var. Bütün bunlar hemen bu gece değerlendirilmesi gereken hususlardır.
Bu vesileyle herkese teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)