GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarı ve Teklifleri
Yasama Yılı:5
Birleşim:81
Tarih:23.03.2015

VAHAP SEÇER (Mersin) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; yine bir torba düzenlemeyle karşınızdayız. Henüz 688 sıra sayılı torba düzenlemeyi bitirmeden, bugün ikinci bir torba teklif, 705 sıra sayılı Teklif'i görüşüyoruz. 30 maddeden oluşuyor. Bu arada, bu teklifin tümü üzerine şahsım adına söz aldığımı da buradan belirteyim.

Belki de en içime sinerek Komisyon çalışmalarında üzerinde çalıştığımız madde Millî Eğitim Bakanlığının kadro ihdasıydı ve burada 47 bin kadro ihdası oldu. 2015 sonuna kadar 35 bin öğretmen ataması gerçekleştirilecek ama bunun hemen altını çizeyim, öğretmenlerimizin beklediği, nisan ayı sonuna kadar bu atamaların gerçekleştirilmesi. Bu, toplamsal bir yara, bütün milletvekili arkadaşlarımız atama bekleyen öğretmenlerin sorunlarını yakından biliyorlar. Gerçekten, intihar eden öğretmenlerimiz var, yuvası dağılan öğretmenlerimiz var, depresyona giren öğretmenlerimiz var, dolayısıyla özellikle -biraz sonra o konuya da geleceğim, aslında, biz önergemizde çok daha fazlasını istemiştik ama öyle görülüyor ki yine AKP çoğunluğu burada galebe çalacak, o önergelerimiz kabul edilmeyecek- 35 bin öğretmen atamasının en geç nisan ayında gerçekleştirilmesini istiyoruz, vatandaşlarımız, yurttaşlarımız, öğretmenlerimiz adına.

Evet, 330 bin atanmayan öğretmen var sayın milletvekilleri. Millî Eğitim Bakanlığının ihtiyacı 115 bin öğretmen, yani Millî Eğitim Bakanlığının 115 bin öğretmen açığı var bugünkü millî eğitimin fiziki koşullarında. Yani bir derslikte 20-22 öğrenci sayısından fazla öğretim verilmesi uluslararası standartlara aykırı ama 30-40 kişilik sınıfların olduğu millî eğitim sisteminde 115 bin öğretmen açığı var. Şimdi, bunun 35 bini atanacak ve 80 bin öğretmen açığı kalacak ve mevcut sistem içerisinde de 60 bin sözleşmeli öğretmen var. Biz şunu istiyoruz: Zaten 80 bin olan ihtiyacın 60 bini sözleşmeli öğretmenler tarafından gideriliyor, bunlara bir bedel ödeniyor. Gelin, bu madde görüşülürken ortak bir önerge verelim ve Millî Eğitim Bakanlığının tüm ihtiyacını karşılayalım. Türkiye'nin bütçesi buna kifayet eder. Türkiye güçlü ülkedir, siz söylüyorsunuz. Türkiye dünyanın 17'nci büyük ekonomisidir, siz söylüyorsunuz. Türkiye'nin -fena değil- topladığı vergi 340, 350; belki bu yıl 360, 370 milyar TL'lere çıkacak. Varsın, Türkiye'nin topladığı vergi yılda 3-4 milyar TL daha artsın, bu sorunu kökünden çözelim.

Üniversite sınavları yapıldı ve sonuçlar açıklandı. Bir tahlil yaptım, niçin öğretmen konusunu bu kadar irdeliyorum, bu kadar önemsiyorum diye. Bakın, 2015 yılında Yükseköğretime Geçiş Sınavı'na 2 milyon 126 bin 684 aday başvuruda bulunmuş. Sınava giren 1 milyon 987 bin 488 aday. Yaklaşık 42 bin öğrencimiz 140 puan alamadığı için ön lisans ve açık öğretim fakültelerine dahi kayıt yaptıramayacaklar, bu haklarını kaybetmişler. 575.768 aday da 180 taban puan barajını aşamadığı için LYS sınavına giremeyecek. Değerli arkadaşlar, bu rakamlar Türkiye'deki eğitim sisteminin hangi boyutlarda olduğunu çok net gösteriyor. Onun için, atanmayan öğretmenler sorununu bir an önce çözmemiz gerekiyor. Millî eğitimdeki bu sorunu, aslında, bu torba teklif içerisinde pekâlâ çözebiliriz.

7'nci madde, itiraz ettiğimiz, muhalefetin çalışmalarda itiraz ettiği maddelerden bir tanesi. Burada TRT'nin Anadolu Ajansından alacağı haber program hizmetleriyle ilgili diyor ki bu madde: "TRT'nin Anadolu Ajansından bundan sonra alacağı hizmetler Kamu İhale Kanunu kapsamının dışında olur." Bunun istisnası ortadan kaldırılıyor, ki şunu da söyleyeyim: 7,7 milyon TL doğrudan alım hakkı olmasına rağmen TRT'nin, bu düzenlemeyle, Kamu İhale Kanunu'ndan sadece Anadolu Ajansına münhasıran bu alımları çıkartıyoruz.

Peki, bunu niye yapıyorlar? Bunun tabii ki mütalaasını yaptık, müzakeresini yaptık. 2013 yılında Anadolu Ajansının zararı 105 milyon TL. Demek ki ortada zarar eden bir kurum var, hülle yöntemiyle, yani TRT üzerinden, TRT oradan haber alsın, hizmet satın alsın, bunu da Kamu İhale Kanunu kapsamı dışında tutalım ve belki de 1 TL'lik işi 3 TL'ye, 4 TL'ye, 5 TL'ye alma imkânı yaratalım, böylece, Anadolu Ajansına bir kaynak aktaralım.

Şimdi, tehlike sadece bu mu? Hayır, üçüncü şahıslardan, üçüncü kurumlardan muvazaalı alımlar da olabilir. Yani işte, seçime gidiyoruz, üçüncü bir kurum, yandaş bir kurum, bir ajanstan böyle bir hizmet alabilir Anadolu Ajansı ve bunu TRT'ye de Kamu İhale Kanunu dışında verebilir, satabilir. Böyle bir tehlike de var.

TRT'yi biliyorsunuz, yaktığımız elektrikten faturalara yansıyan yüzde 2 kesintiyle onu kompanse ediyoruz. Doğru mu? Ve Anayasa'da, yasalarda belirlenmiş TRT'nin ilkeleri, görevleri, yetkileri; "Tarafsız yayın yap." diyor, ama Allah selamet versin, TRT'ye "yansız" demek, herhâlde... Burada, TRT'yi takip eden hiçbir yurttaş "TRT yansız, tarafsız yayın yapıyor." diyemez. Şimdi, biz, aynı TRT aracılığıyla Anadolu Ajansına bir istisna getiriyoruz.

Yine, karşı olduğumuz maddelerden bir tanesi de 16'ncı madde, Sermaye Piyasası Kanunu'nun 107'nci maddesinde yapılan değişiklik. Bu, tamamen yine adrese teslim bir düzenleme. Burada, 16'ncı maddede, mevcut Sermaye Piyasası Kanunu'nun 107'nci maddesine bir ibare ekleniyor. Bu ibare nedir? Mevcut kanunda "Sermaye piyasası araçlarının fiyatlarını, değerlerini veya yatırımcıların kararlarını etkilemek amacıyla yalan, yanlış veya yanıltıcı bilgi veren, söylenti çıkaran, haber veren, yorum yapan veya rapor hazırlayan ya da bunları yayanlar iki yıldan beş yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılırlar." hükmü var. Buraya ne ekliyoruz bu düzenlemeyle? "Bu suretle menfaat sağlama" koşulunu getiriyoruz. Bu olay, bize, aklımıza bal gibi Bank Asya olayını getiriyor arkadaşlar, o örneği getiriyor. Sayın Cumhurbaşkanı çıktı, Bank Asyayla ilgili, Bank Asyayı sıkıntıya sokabilecek, itibarını zedeleyebilecek birtakım beyanatlarda bulundu.

Şimdi, biz bu düzenlemeyle bu tip suçu işleyenlere bir zırh getiriyoruz. Yani, bir siyasetçi, bir gazeteci, bir köşe yazarı bir bankayla ilgili, halka açık bir şirketle ilgili, onun mali durumuyla ilgili, hisseleriyle ilgili herhangi bir olumsuz beyanatta bulunduğu zaman "Bu işten ben bir menfaat sağlamadım. Benim bu halka açık şirkette ya da bankada herhangi bir mali çıkarım yok, hissem yok." dediği zaman ya da bunu ispatladığı zaman bu konuda herhangi bir suçla karşı karşıya kalmıyor. Bu, tamamen sizin rakibiniz olan, sizin sevmediğiniz, sizin hazzetmediğiniz birtakım bankalara, halka açık şirketlere ilişkin, onlara yönelik yaptığınız suçlamalardan kurtulma adına yapılan düzenlemeler.

Seçim maddeleri var, seçime yönelik. Tabii ki bunun sizin lisanınızdaki karşılığı: Yardım. Nedir? Çeyiz yardımı, konut edinme yardımı, çocuk yardımı; 1'inci çocuğa 300 TL, 2'nci çocuğa 400 TL, 3'üncü çocuğa 600 TL gibi yardımlar, sosyal yardımlar. Bunlar, bir anlamda tabii ki tasarrufu teşvik eden ama bunun yanında da seçim öncesi, sanki "Birtakım sosyoekonomik sınıflara...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

VAHAP SEÇER (Devamla) - ...yoksul kesimlere parasal yardım yapıyoruz, destek yapıyoruz." gibi bir imaj uyandırmaya çalışan düzenlemeler.

Bu teklifin tabii ki onayladığımız maddeleri var ama karşı olduğumuz maddelerimiz de var. Bunlar zaten muhalefet şerhimizde yer almıştır.

Beni dinlediğiniz için teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)