| Konu: | Şehit, dul ve yetimleri ile gazilerin sorunlarına ve çözümlerine ilişkin |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 78 |
| Tarih: | 17.03.2015 |
KEMALETTİN YILMAZ (Afyonkarahisar) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Değerli milletvekilleri, yüce dinimiz İslam inancına göre şehitlik ve gazilik unvanlarının mana ve öneminden uzun uzun bahsedecek değilim. Çanakkale savaşlarının 100'üncü seneidevriyesini yaşadığımız bugünlerde bunun mana ve öneminin çok iyi idrak edilmesi gerekir. Çanakkale ne ise Kocatepe de odur, Kıbrıs da odur, bugünkü mücadele de odur. Vatan için, bayrak için, din için, devlet için, namus için, emperyal güçlere karşı verilen mücadele sonucu bugün hür ve bağımsız olarak yaşamaktayız. Bu destansı mücadele bugünlerde de "Ezanlar dinmesin, Türk Bayrağı inmesin, Türk vatanı bölünmesin." diye verilmektedir. Tüm kutsallar için, geriye dönmeyi hiç düşünmeden, ömürlerinin baharında şehadet şerbetini içen şehitlerimizi rahmet, gazilerimizi şükran ve minnetle yâd ediyorum. Rabb'im kedilerinden razı olsun.
Ateş düştüğü yeri yakıyor değerli milletvekilleri. Kutsallarımız uğruna kanını, canını veren şehitlerimizin emaneti olan dul ve yetimleri ile gazilerimizin içinde bulunmuş oldukları hâletiruhiye, gerçekten yüreklerimizi dağlamaya devam ediyor. Kendilerine ödenmekte olan ücretlerin komikliği yanında iş imkânından istifade etmeleri bile önemli değil kendileri için. Şehit dul ve yetimleri ile gazilerimizin -iane istemiyorlar- haklarını, onurları kırılmadan, siyasete alet edilmeden vermek devletimizin asli görevlerindendir. Geciktirilmemelidir, önemsizleştirilmemeli ve de kesinlikle başa kakınç yapılmamalıdır.
Evet, istihdam sorunları vardır, haberleşme sorunları vardır, ulaşım sorunları vardır, hayatını idame ettirme sorunları vardır. Bunlar bugün olmazsa yarın mutlaka çözülecektir ama onların yanında tüm bunların hiçbir önemi yoktur. Zira uğruna kan ve can verdikleri değerlere sahip çıkılmamışlık insanlarımızı kahrediyor. Âdeta her gün, her an aynı acıyı hissediyorlar. Zira şehitlerimizin ruhları onları rahat bırakmıyor.
Yıllardır başımızın belası konumundaki terör örgütüyle ekonomik, sosyal, kültürel ve son çare olarak da silahlı mücadele yerine müzakere yolunu seçen iktidar, âdeta Kandil ile İmralı arasına sıkışmış vaziyettedir. Verilen tavizler yeni tavizleri tetiklemiş, terör örgütü, bölücülük yolunda maalesef hedefine adım adım ilerlemektedir. Polisimiz karakollara, askerimiz kışlasına, valimiz, kaymakamımız vilayet konağına hapsedilmiştir. Sokaklar, caddeler, ilçeler, şehirler PKK, KCK paralel yapılanmasına terk edilmiştir. İktidar, acz içinde İmralı'dan medet ummakta, taviz üstüne taviz vermeye maalesef devam etmektedir.
Bu rezil durum, iktidar tarafından milletimize hazmettirilmeye çalışılmaktadır. Teröriste "sayın", şehitlerimize "kelle" dediği için bağımsız mahkemelerce tazminat ödemeye mahkûm olmuş kişiler, ülkemizi yönetmekte ve tüm kutsal değerlerimizi erozyona uğratmaya devam etmektedirler. Diyarbakır'da ayrı, Balıkesir'de ayrı konuşarak milletimizi kandırdıklarını zannediyorlar. Türk milleti, ne sağırdır ne dilsizdir ne de kör. Bugün susuyorsa edebinden susuyor. Tavsiyem şu ki: Bu milletin sabrını fazla zorlamayın, bu aziz toprakları vatan yapan bu millet, yüksek sağduyusuyla eksiklerinizi tamamlar, yanlışlarınızı düzeltir ama ihanet edenleri asla ve asla affetmez.
Sözde açılım ve çözüm süreciyle gelinen noktada genel aftan, ikinci bayraktan, ikinci başbakandan ve vatan parçasından pay almalardan, federasyondan, özerk yapılardan bahsedilir olmuştur. Eli kanlı terör örgütü elebaşısı, âdeta bir barış güvercini gibi algılatılmaya çalışılıyor. Hükûmet yetkilileri, milletin itibarından öte, İmralı'dakinin itibarını öne alır olmuştur. Büyük Ortadoğu Projesi'nin silahlı taşeronu olan PKK'nın meşru zemine oturtulması için her türlü tavizi veren, gayreti gösteren iktidarın tutumu şehitlerimizin kemiklerini sızlatmaktadır. Bu yanlış yoldan dönmek erdemdir. Telafisi mümkün olmayan, dönüşü olmayan bir yanlışın yol ayrımındasınız.
Umutsuz değiliz, bu ülkede "Vatan bölünmez, bayrak inmez, ezan dinmez." diyen birileri var, "Söz konusu vatan ise gerisi teferruattır." diyen birileri var, "Vatan sevgisi ve savunması imandandır." deyip "Vatanımın ha ekmeğini yemişim ha uğruna bir kurşun." diyen birileri var ve de "Bu uğurda ölürsem şehit, kalırsam gazi olurum." diyen birileri var olduğu müddetçe emperyalistlerin yerli iş birlikçileri, BOP eş başkanları, siyasi ve silahlı taşeronları başaramayacaklar, bin yıllık kardeşliğimizi bozamayacaklar. Zira, bu millet, bin yıllık kardeşliğimizi yaşamak ve yaşatmak için kararlıdır ve her türlü fedakârlık için de hazırdır.
Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)