| Konu: | Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarı ve Teklifleri |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 74 |
| Tarih: | 11.03.2015 |
FARUK BAL (Konya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Sahil Güvenlik Komutanlığıyla ilgili bu madde üzerinde Milliyetçi Hareket Partisinin görüşlerini ve önergemizi açıklamak üzere huzurunuzdayım. Yüce heyeti saygıyla selamlıyorum.
Bu maddeyi ve önergemizi iyi anlayabilmek için iki konuda yüce Meclise düşüncelerimi anlatmak istiyorum. Bunlardan bir tanesi, devlet nedir, hükûmet nedir? Devlet, kurum, kuruluş ve kurallarıyla bir varlıktır ve "ilelebet" niteliğini haiz yerli yerinde duran bir güçtür; hükûmet ise gelip geçicidir. Hükûmet, seçmenden yetkisini alan kişilerin, partilerin devlet çarklarını çalıştırmak üzere geçici olarak varlığını sürdüren demokratik bir kuruluştur. Şimdi, bu noktada, bu ayrıma geldiğimiz zaman, Adalet ve Kalkınma Partisi de gelip geçici bir niteliktedir ve Hükûmet olarak yetkisi de gelip geçicidir. Nasıl geçmişte bu devleti kurduğunu ifade eden CHP gelip geçiciyse, Adalet Partisi gelip geçmişse, Doğru Yol Partisi, Anavatan Partisi gelip geçmişse, AKP de gelip geçecektir ancak AKP gelip geçmemek ve kalmak istemektedir. Bunun adı "diktatörlüktür" ve diktatörlüğe doğru giden yolda devleti partileştirmektedir. Bu kapsamda baktığımızda, devletin organlarını kendi organları hâline getirmektedir. İşte burada, tam da parlamenter demokrasinin denge ve denetim aracı olarak nitelendirdiğimiz güç birikimini, iç güvenlik teşkilatları içerisinde güç birikimini engelleyebilmek amacıyla, farklı otoritelerde bulunan Sahil Güvenlik Komutanlığı, Jandarma ve polis teşkilatlarını zapturapt altına alarak AKP'lileştirme çabası içerisindedir. Bu, çok yanlış ve çok tehlikeli bir yoldur. Böyle yanlış ve tehlikeli bir yol, önümüzdeki süreçle bir parti devleti hâline gelmesi planlanan Türkiye için bir kaos ve kargaşa ortamı yaratacaktır.
Şimdi, böyle düşündüğümüz zaman, devletin organı olan Sahil Güvenlik Komutanlığı ve Jandarma Genel Komutanlığı, iki unsuru olan, iki yönü olan, iki şekli olan kuruluşlardır. Bunlar, bir niteliği itibarıyla askerî nizama tabi, diğer niteliği itibarıyla da emniyet hizmetleri açısından İçişleri Bakanlığına bağlıdır. Böyle bir durumda, böyle bir değişiklik yapılacak ise doğal olarak devletin kuruluşu olan Genelkurmay Başkanlığından "Ne düşünüyorsunuz, ne diyorsunuz?" şeklinde bir mütalaa alması lazım. Bu, kanun yapma tekniğine uygun bir davranış olur. Ancak basına sızan bilgiye göre, "Alo Fatih" hatlarından kurtularak sızan bilgilere göre Genelkurmay Başkanlığından böyle bir mütalaa alınmamıştır. O takdirde, devlet organına rağmen parti iradesiyle Türkiye idare edilmektedir. O zaman, karşımıza, Anayasa gibi, şimdi yürürlükte olduğu konusunda şüpheler taşınan bir temel kanun geliyor.
Tabii ki Anayasa herkesin uyması gereken üstün hukuk normudur. "Herkesin uyması" dediğimiz zaman, bunun içerisine bu devleti kuran, Kurtuluş Savaşı'yla kuran gazi Meclis dâhildir, Anayasa'ya uymak zorundadır, yürütme organı dâhildir ve mahkemeler dâhildir. Dâhil olanların içerisine Cumhurbaşkanı da dâhildir ama Cumhurbaşkanı AKP'nin parti devleti inşası içerisinde Anayasa'yı askıya almış vaziyettedir. Anayasa'yı çiğnemesinin yanı sıra, yeminini çiğnemektedir.
Değerli arkadaşlarım, yemin nedir? Yemin şudur: Dinen yemin, Allah'ı şahit tutarak doğru söylediğine ve doğru yapacağına dair söz vermek demektir. Hukuken yemin "Bunun aksi ispat edilemez, edilirse ben yokum, bütün hakkımdan vazgeçiyorum." demektir. Yemin ahlaken nedir? Bundan ötesi yok demektir, "Ben her şeyimi ortaya koydum, kişiliğimi, şahsiyetimi ortaya koydum." demektir. İşte, Sayın Cumhurbaşkanı, bu kürsüde, tarafsız kalacağına dair, tarih huzurunda namusu ve şerefi üzerine yemin etmiştir ama muhtarları toplayarak AKP'ye 400 milletvekili istemektedir. Türkiye'nin geldiği hâl budur ve bu hâl hiç hayra alamet değildir.
Değerli arkadaşlarım, bu kapsam içerisinde, herkes aklını başına almak zorundadır. Aklını başına alacakların içerisinde AKP'nin sayın milletvekilleri de gelmektedir diyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)