| Konu: | Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Meral Akşener'in HDP grup önerisinin görüşmeleri sırasında konuşan hatibi uyarmamasıyla ilgili tutumunun İç Tüzük'ün 66'ncı maddesine uygun olup olmadığı hakkında |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 74 |
| Tarih: | 11.03.2015 |
SEYFETTİN YILMAZ (Adana) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; açılan usul tartışmasında Başkanlığın tutumunun lehinde söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Burada Sayın Meclis Başkanının hatibin konuşmasına müdahale etmemesinde bir problem yok ama şunu ifade etmek lazım: Sayın hatibin konuşması doğru bir konuşma olmamıştır.
Şimdi, Cumhurbaşkanlığı makamına baktığınızda, herkesin saygı göstermesi gereken bir makamdır. Biz Milliyetçi Hareket Partisi geleneği olarak, hem Anayasa olarak hem töremiz gereği, Cumhurbaşkanlığının saygın bir makam olduğunu ifade ediyoruz ama öncelikle bu makamın saygınlığını korumakla görevli olan Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın kendisidir.
10 Ağustos seçimlerinden önce Sayın Genel Başkanımızın şu ifadesi bugünleri işaret ediyordu: "Sayın Recep Tayyip Erdoğan'dan Cumhurbaşkanı olmaz, olmamalı." derken tam da bugünleri işaret ediyordu. Orada iki tane sebebi vardı Genel Başkanımızın ifadesinin. Bir: Hakkında 17-25 Aralıkta kendisi ve çocuklarını kapsayan asrın yolsuzluğunu içine alan bu şaibelerden birtakım usulsüz hâkim ve savcı atamalarıyla kurtulsa bile, millet vicdanında bu 17-25 Aralıktaki asrın yolsuzluğuyla ilgili soru işaretleri devam ediyordu. İkincisi de geldiği gelenek itibarıyla, tavır itibarıyla Cumhurbaşkanlığı makamında tarafsızlığını muhafaza edemeyeceği noktasında kesin yaptığı tavırlardan dolayı tespitlerimiz vardı. Sayın Genel Başkanımız bugünleri ifade etti ve bugün gelinen nokta bunu gösteriyor.
Şimdi, değerli milletvekilleri, öncelikle Adalet ve Kalkınma Partisinin görevlerinden bir tanesi de Cumhurbaşkanlığı makamının saygınlığını korumak çünkü Anayasa'mızın gerek 101'inci maddesi gerek 103'üncü maddesi gerekse 104'üncü maddesi... 101'inci maddede, Cumhurbaşkanının seçildiği andan itibaren partiyle ilişiği kesilir, diyor. Ben şimdi buradan vicdanınıza soruyorum: Burada kürsüye çıkıp ne derseniz deyin, şu anda Recep Tayyip Erdoğan'ın, Cumhurbaşkanının partiyle ilişiği kesilmiş midir? Hayır efendim, her noktada partiyle ilgili olaylara müdahale ediyor; milletvekili adaylarının tespitinden tutun, kimin milletvekili olup kimin milletvekili olmayacağına kadar Hakan Fidan'ın milletvekili olup olmaması Cumhurbaşkanının sorumluğu içerisinde mi? O, partinin iç meselesidir, yapar veya yapmaz veya X şahsının AK PARTİ'den aday olması Cumhurbaşkanını ilgilendiren bir husus değildir çünkü Cumhurbaşkanının tarafsız olması gerekiyor. Burada, bakın 103'üncü maddede ne diye yemin ediyor? Diyor ki: "...üzerime aldığım görevi tarafsızlıkla yerine getirmek için...namusum ve şerefim üzerine andiçerim." Şimdi, bu söze, bu yemine uymak lazım ama ne yapıyor? Cumhurbaşkanı devletin imkânlarıyla neredeyse AK PARTİ'nin genel başkanı gibi mitingler düzenliyor "açılışlar" adı altında. Kimin parasıyla yapıyor bunu? Devletin ve milletin parasıyla yapıyor. O mitinglerinde neyi ifade ediyor? AK PARTİ'ye 400 milletvekili istiyor.
RECEP ÖZEL (Isparta) - "AK PARTİ'ye" demiyor, "bir partiye" diyor.
SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) - "Bir parti" dediğinin AK PARTİ olduğunu sen de iyi biliyorsun, biz de iyi biliyoruz, bütün kamuoyu da iyi biliyor. Yani şimdi bunu vicdanen kabul etmemiz mümkün mü?
Burada 104'üncü madde de kurumlar arasında uyum içerisinde çalışmayı gerektiriyor. Şimdi, elinizi vicdanınıza koyun...
AYTUN ÇIRAY (İzmir) - Hangi vicdan?
SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) - Bütün milletvekillerine sesleniyorum: Bunu başka bir cumhurbaşkanı yapmış olsaydı ne derdi? Çıkıp külhanbeyi bir ifade tarzıyla "Eğer siyasete çok meraklıysan forslarını çıkar, gel, siyaset meydanı burası, siyaseti burada yap." derdi çünkü bunu defalarca dedi. Anayasa Mahkemesi Başkanı, AK PARTİ'nin kapatılmasıyla ilgili sadece Başkanın oyuyla AK PARTİ kapatılmaktan kurtulduğunda kahraman Anayasa Mahkemesi Başkanıydı ama aleyhinde verdiği kararın hemen sonrasında "Cüppeni çıkar, siyaset meydanına gel." ifadesini kullanan Cumhurbaşkanı.
RECEP ÖZEL (Isparta) - Mukayesen iyi olmadı. Uymadı, uymadı, hiç uymadı.
SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) - Evet, aynen uyuyor. Çünkü bugün Cumhurbaşkanının yaptığı dün söyledikleriyle tezat teşkil ediyor.
Siz, devleti temsil ediyorsunuz, Türkiye Cumhuriyeti'nin devletini temsil ediyorsunuz. Siz, Adalet ve Kalkınma Partililerin Cumhurbaşkanı değilsiniz. Siz, tüm milletin Cumhurbaşkanısınız. Bunun gibi davranmak zorundasınız. Bu, devletin kurumlarını yok eder, Cumhurbaşkanlığı makamına saygısızlık olur, Cumhurbaşkanlığı makamını yıpratır. Devletin makamlarını yıpratmaya da kimsenin hakkı yoktur. Devletin kurumları yıpranırsa devlet yıpranır, devletin kurumları çökertilirse devlet çökertilir. Bugün bunlar işinize gelebilir ama yıpranan bir Cumhurbaşkanlığı makamı Türkiye Cumhuriyeti devletinin bekası açısından tehlike arz eder.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) - Onun için, Cumhurbaşkanı siyaset yapacaksa forslarını çıkarıp gelsin. (MHP sıralarından alkışlar)