| Konu: | MHP Grubunun, Kütahya Milletvekili Alim Işık ve arkadaşları tarafından, ASELSAN'da görevli mühendislerin zamansız ve endişe verici ölümlerinin arkasındaki nedenlerin ve gerçeklerin tespit edilerek kamuoyunda oluşan şüphelerin giderilmesi, çalışanların güvence içinde projelerini gerçekleştirebilmelerinin sağlanması ve yaşadıkları sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla, 10/3/2015 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin Genel Kurulun bilgisine sunulmak üzere bekleyen diğer önergelerin önüne alınarak Genel Kurulun 10 Mart 2015 Salı günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve ön görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 73 |
| Tarih: | 10.03.2015 |
ŞİRİN ÜNAL (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Milliyetçi Hareket Partisinin ASELSAN'da yaşanan mühendis ölümlerinin araştırılmasına yönelik vermiş olduğu önergenin aleyhinde söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, Türkiye'nin savunma ihtiyaçlarının millî imkânlarla karşılanması için 1970'li yıllarda halkımızın bağışlarıyla Kara, Deniz ve Hava Kuvvetleri güçlendirme vakıfları kurulmuştur. ASELSAN, 1975 yılında, Kara Kuvvetlerini Güçlendirme Vakfı öncülüğünde faaliyetine başlamıştır. Günümüzde, ASELSAN, Türk Silahlı Kuvvetlerini Güçlendirme Vakfına bağlı bir kuruluştur. Elektronik teknolojileri alanında, Türk Silahlı Kuvvetleri başta olmak üzere, tüm müşterilerine millî kaynakları etkin kullanarak, beklentilerin ötesini hedefleyen özgün ürün ve sistemler sunmakta olan ve varlık ve kaynaklarının değerini sürekli artırmakta olan kuruluş, 2013 yılında dünyanın ilk 50 savunma sanayisi şirketinden biri olma yönündeki tırmanışını sürdürerek savunma cirosunda dünyanın en büyük 74'üncü şirketi olmuştur.
Değerli milletvekilleri, yazılı ve görsel basında "ASELSAN çalışanlarından çok sayıda intihar olduğu" şeklinde haberler yer almaktadır. Türkiye'nin savunma sanayisi alanında lider kuruluş olan ASELSAN çalışanlarının vefatlarıyla ilgili halkımızın ve basın kuruluşlarının duyarlılıklarını son derece doğal karşılamak gerekmektedir. Ancak, bu yönde çıkan haberlerin hepsinin sağlıklı olmayışı, çalışanların bir kısmının ölümlerinin gerçekleştiği tarihte aslında bu kuruluşun çalışanı olmayışı görmezden gelinmemelidir.
Değerli milletvekilleri, yüksek müsaadenizle, mühendis ölümlerine ilişkin edinebildiğim doğru bilgileri sizlerle paylaşmakta fayda görüyorum.
Birincisi: Vefat eden Hüseyin Başbilen. Vefat tarihi 4 Ağustos 2006. Hüseyin kardeşimizle ilgili adli süreç henüz devam ediyor, sonuçlanmadı.
İkincisi: Evrim Yançeken. Vefat tarihi 24 Ocak 2007. Adli süreç intihar tespitiyle sonuçlanmıştır.
Üçüncüsü: Erdem Uğur. Vefat tarihi 25 Ocak 2015. Bu da çok taze, adli süreç henüz devam ediyor.
Ayrıca, Hakan Öksüz isimli ASELSAN çalışanı 26 Ocak 2013 tarihinde Ankara'da çevre yolunda kendi kullandığı araç ile yaptığı trafik kazasında hayatını kaybetmiştir.
Değerli milletvekilleri, az önce isimlerini sizlerle paylaştığım ASELSAN çalışanlarının dışında basında yer alan ve vefat tarihinde ASELSAN çalışanı olmadığı hâlde ASELSAN çalışanı olmadığı hâlde "ASELSAN çalışanı" olarak ifade edilen kişilerin isimleri ve vefat tarihleri de şu şekildedir:
Birincisi: Halim Ünsal Ünal, vefat tarihi 16 Ocak 2007. ASELSAN'dan bu kardeşimiz yaklaşık yedi sene önce, 31 Aralık 2000 tarihinde ayrılmıştır.
İkincisi: Burhanettin Volkan, vefat tarihi 7 Ekim 2007. Bu kardeşimiz de ASELSAN'ın iş gücü temin ettiği Biometri-CS firmasının çalışanı olup 15 Temmuz 2007 tarihinde bu şirketten ayrılmıştır.
Üçüncüsü: Zafer Oluk, vefat tarihi 5 Mayıs 2008. Yaklaşık on ay önce, 16 Temmuz 2007 tarihinde askerlik görevini yerine getirmek için ASELSAN'dan istifa etmiştir.
Değerli milletvekilleri, 1 milyar doları aşan cirosu ve 5 binin üzerinde çalışanıyla Türkiye'nin en büyük savunma sanayisi kuruluşu olan ASELSAN'da tüm cihaz ve sistemler iyi eğitimli, profesyonel ekipler tarafından geliştirilmekte ve üretilmektedir. Yani buradaki üretimi tek kişinin üzerine bağlamak imkânsızdır. Tüm süreçler ile ilgili detaylı dokümantasyon ASELSAN tarafından gerçekleştirilmekte olup, bazı haberlerde yer aldığı şekliyle bir projenin tek bir kişi tarafından gerçekleştirildiği senaryoları gerçek dışıdır. Meclis araştırılması açılıp açılmamasını Genel Kurulun takdirine bırakıyorum.
Müsaadenizle, bir iki dakika da, son dokuz gün içerisinde maalesef 3 F-4 uçağımızı ve 6 pilotu yitirdiğimiz kazalara ayırmak istiyorum. Sözlerimin başında, F-4 pilotlarımıza Allah'tan rahmet diliyorum.
Malatya'da düşen ikili kolumuz F-4 uçaklarımızın RF-4 tipindendir. Konya'da düşen ise F4 2020 olarak adlandırdığımız F-4 uçaklarımızın av bombardıman tipindendir.
Değerli milletvekilleri, Hava Kuvvetleri Komutanlığımızın muharip gücünü F-16 uçaklarımız ve F-4 uçaklarımız oluşturmaktadır. F-16 uçaklarımızın yarı ömür modernizasyonları, "Mid-Lıfe Upgrade" dediğimiz MLU programları tamamlanmıştır. Amerika Birleşik Devletleri'yle koordineli olarak yaptık. F-4 uçaklarımızdan ise 54 adedini İsrail'in IAI firması modernize etmiş. Bunlara "F-4 2020" diyoruz. 2020'nin anlamı, en az 2020 yılına kadar bu uçakları kullanacağımız manasına geliyor. Bu modernizasyonda biz İsrail'e 28 Şubat sonrası her bir F-4 uçağı için 18,3 milyon dolar para ödedik. Yani neredeyse bir yeni uçak parası ödedik. Diğer F-4 uçaklarımızı ise TAI firmamız ve 1. Hava İkmal Bakım Merkez Komutanlığımız, İsrail modernizasyonundan elde edilen deneyimler doğrultusundaki mühendislerimizin tecrübeleriyle kendimiz bunların modernizasyonlarını yaptık.
Jet uçaklarımızın bakımları Hava Kuvvetlerimizde NATO standartlarında ve NATO standartlarının üzerinde yapılmaktadır. Bundan hepimiz emin olabiliriz, hiçbir sıkıntımız yoktur Allah'a şükür.
F-4'ler uçmaktan onur duyduğumuz 2 muharip uçağımızdan biridir. Böyle basında çıktığı şekilde kesinlikle "uçan tabut" falan da değildir. Her bir uçağımızın bakımı zamanında yapılır, uçuş saatine göre değiştirilmesi gereken parça değiştirilir ve uçak tekrar sıfır, ilk anındakine döner, yenilenir yani. Türkiye, 2006 yılında Genelkurmay Başkanlığı ve Hükûmetimizin de onayıyla -Hava Kuvvetleri Komutanlığımız- JSF Programı'na dâhil oldu. JSF Programı, Amerika Birleşik Devletleri, Avustralya, Kanada, İngiltere, Hollanda gibi gelişmiş Batı ülkelerinin kurduğu bir konsorsiyum. Biz başlangıçtan itibaren bu programa girdik. Maksadımız da 2020 yılı ve sonrasında ömrünü tamamlayacak olan F-4 uçaklarımızı ve filolarını bu "JSF" dediğimiz F-35 uçaklarıyla modernize etmekti.
Burada -Hava Kuvvetlerinin hesapları- ihtiyaç 120 uçaktı ancak dönemin Genelkurmay Başkanı "Şimdilik 100 uçak yeter, 20 uçak da opsiyon olsun." şeklinde Hükûmete tavsiyede bulununca Bakanlar Kurulu kararı "100 uçak" şeklinde çıktı. Şu anda programın bir parçasıyız. Uçaklar sıfırdan üretiliyor. Basından duymuşsunuzdur, F-35 uçaklarının 3 tipi var: Bir, klasik normal uçaklar gibi piste iniş kalkış yapanlar; bir, uçak gemisini kullanarak kısa mesafede iniş kalkış yapabilenler; bir de İngilizlerin "Harrier"leri gibi, helikopter gibi dikine iniş kalkış yapabilenler. Biz, Hava Kuvvetlerinin ihtiyacı olarak, pistleri kullanacak olan tipi seçtik. Şu anda projemiz yürüyor, bu proje karşılığında da TAI ve TEI firmalarımız proje maliyetinin yaklaşık yüzde 50 oranında iş payı aldılar. Bu proje çok güzel projelerimizden bir tanesidir. İnşallah en kısa zamanda Türk Hava Kuvvetlerinin vurucu gücü F-35 ve F-16 uçaklarımızdan oluşacak.
Değerli milletvekilleri, Türk Hava Kuvvetleri gerçekten NATO standartlarının üzerinde bir kuvvettir. 141'inci Filo'da harekât subayı olduğum süreçte Hava Kuvvetleri Komutanı Akın Öztürk Filo Komutanımızdı ve NATO denetlemesinden "excellent" derecesi aldık biz yani hem pilotlarımız hem silah sistemlerimiz gerçekten çok güzeldir.
90'lı yılların sonundan bu tarafa KC-135 uçaklarıyla uçaklarımıza havada yakıt ikmali verebiliyoruz. Uçaklarına havada yakıt, pilotlarına havada yakıt ikmali yaptırabilen dünyadaki 8-10 tane ülkeden biriyiz.
A400M gibi stratejik nakliye uçaklarından -ilk uçağı aldı Hava Kuvvetlerimiz birkaç ay önce- inşallah 10 tane uçağımız olacak. Türk Hava Kuvvetleri, Türkiye, dünyadaki AWACS uçağına sahip 5 tane ülkeden bir tanesidir; Amerika Birleşik Devletleri, Rusya, İngiltere, Fransa, Türkiye. Bizden sonra da Avustralya inşallah havada uçar radar AWACS uçaklarını alacak.
Değerli milletvekilleri, Türk Hava Kuvvetlerine hem Genelkurmayımız hem de Hükûmetimiz gözünün bebeği gibi bakmaktadır.
Sözlerime son verirken, vefat eden mühendis kardeşlerimize Allah'tan rahmet, yakınlarına ve çalışma arkadaşlarına sabır ve metanet diliyor, hepinize saygılarımı sunuyorum.
Teşekkür ederim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)