GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: MHP Grubunun, Kütahya Milletvekili Alim Işık ve arkadaşları tarafından, ASELSAN'da görevli mühendislerin zamansız ve endişe verici ölümlerinin arkasındaki nedenlerin ve gerçeklerin tespit edilerek kamuoyunda oluşan şüphelerin giderilmesi, çalışanların güvence içinde projelerini gerçekleştirebilmelerinin sağlanması ve yaşadıkları sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla, 10/3/2015 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin Genel Kurulun bilgisine sunulmak üzere bekleyen diğer önergelerin önüne alınarak Genel Kurulun 10 Mart 2015 Salı günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve ön görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin
Yasama Yılı:5
Birleşim:73
Tarih:10.03.2015

ALİM IŞIK (Kütahya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Milliyetçi Hareket Partisi Grubu tarafından verilmiş olan Meclis araştırma önergesinin Genel Kurul gündemine alınması talebimizi içeren grup önerimiz hakkında söz aldım. Bu vesileyle yüce Meclisi ve bizleri izleyen değerli vatandaşlarımızı saygıyla selamlıyorum.

Önergemizin konusu, biraz önce de Divan üyemizin okuduğu şekliyle, ASELSAN'da yani Askerî Elektronik Sanayii AŞ olarak bilinen ve kısaca ASELSAN olarak isimlendirilen kurumda meydana gelen ve son dönemde birçok ailemizi üzen mühendis ölümlerinin arkasındaki gerçeklerin araştırılıp alınması gereken önlemlerin belirlenmesi içeriğindedir. Bu konuyu, özellikle en son 15 Ocak 2015 tarihinde meydana gelen, Erdem Uğur isimli 28 yaşındaki bir mühendisimizin hayatına son vermesi olayıyla tekrar kamuoyunun gündemine gelen ASELSAN konusunu yüce Meclisin gündeminde tartışıp alınması gereken önlemler ne ise, bu konunun gerçek taraflarını ortaya çıkarıp Türkiye Cumhuriyeti devletinin çok önemli bir kurumu olan ASELSAN'da varsa, son dönemin güncel tabiriyle, bir paralel yapılanma, onun da ortaya çıkarılması lazım. Bu memleketin genç evlatları ASELSAN gibi güzide bir kurumda değişik sınavlardan geçerek... Çok önemli noktalarda çok önemli projelerin sahibi olan, bu projelerde çalışan, özellikle F-16 uçaklarının düşmanı tanıma amaçlı elektronik sistemlerini geliştirip tasarlayan mühendisler arkası arkasına neden intihar ediyor, neden ölüyor veya öldürülüyor; bunun arkasında kim var, Hükûmet bu konuda 2006 yılından beri ne yaptı, nelere ulaştı; savcılık soruşturmaları bugüne kadar neden sonuçlandırılamadı; onların içerisinde, o dosyalarda hangi gerçekler gizlendi, üzerine gidilmedi veya gidilemediyse bunların araştırılması gerekiyor.

Değerli milletvekilleri, 15 Ocak 2015 tarihinde Ankara'da, Çankaya, Cebeci Mahallesi, Akat Sokak 4/2 adresinde meydana gelen ve iki gün işe gitmediği için arkadaşları tarafından "Acaba ne oldu bu arkadaşımıza?" diye evini kontrol etmeye geldiklerinde, ASELSAN Mühendisi Erdem Uğur'un yatağının üzerinde battaniye örtülü ve ağzına dayanmış büyük tüp hortumuyla ölü bulunmasının arkasındaki gerçeğin, yine şüpheli ölümler içerisinde yer aldığı için, kamuoyu tarafından bilinmesi talebi vardır.

Bu ölümle beraber, unutulmuş, eski tarihlerde yani önce 7 Ağustos 2006 tarihinde başlayan ve arkası arkasına 5 mühendisimizin ölümüyle sonuçlanan olayın üzerine bir kez daha gidilmesi gerektiğini ortaya çıkarmıştır.

Bu olayla birlikte yani Erdem Uğur isimli gencimizin yatağında ölü bulunmasının ardından, daha önce ASELSAN'da meydana gelen şüpheli ölümler tekrar hem medyanın hem kamuoyunun gündemine gelmiştir. Ben de bu vesileyle bu önceki şüpheli ölümleri bir kez daha sizlerle ve kamuoyuyla paylaşmak istiyorum.

7 Ağustos 2006, Ankara-Pursaklar-Aydıncık yolunda Hüseyin Başbilen isimli bir mühendis kardeşimiz, 31 yaşında, aracının içinde ölü bulunuyor. Orta Doğu Teknik Üniversitesi mezunu mühendisin sol el bileğinde ve boynunda kesik izlerine rastlanıyor, otopsi sonucunda "İntihar etmiştir." deniliyor. Ancak savcılık soruşturmasında söz konusu mühendisin ölümüyle ilgili değişik şüpheler ortaya çıkıyor fakat sonuçlandırılamıyor.

Tarih 16 Ocak 2007, yine yer Ankara, Gölbaşı, Halim Ünsem Ünal isimli bir başka mühendis kardeşimiz, ODTÜ Elektrik Elektronik Mühendisliği Bölümü mezunu, yine ASELSAN'da çalışan bir gencimiz, aracının içinde tabancayla intihar ediyor veya intihar ettiği söyleniyor. Üç yıldır ASELSAN'da çalışan mühendis bir şekilde kaybediliyor.

Tarih 26 Ocak 2007, yer gene Ankara, Batıkent, 26 yaşında, Orta Doğu Teknik Üniversitesi Elektrik Mühendisliği mezunu Evrim Yançeken yine evinde intihar ediyor. İki yıldır ASELSAN'da görev yapan 26 yaşındaki Evrim Yançeken 7'nci kattaki evinin penceresinden atlıyor ve hayatına kıyıyor.

Bir başka şüpheli ölüm: 7 Ekim 2007 tarihinde, yine Ankara'da, Bando Okulları Komutanlığında meydana geliyor. Burhaneddin Volkan isimli gencimiz, Hacettepe Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Bölümü mezunu, yine ASELSAN'da iki yıl boyunca Komuta Kontrol Haberleşme ve Yazılım Mühendisliği Bölümünde çalışmış, Uçak Komuta Kontrol Merkezi Bölümünde üstün başarılar göstermiş, 8 mühendisten en başarılı 2 mühendis olarak kurumundan seçilmiş ancak 7 Ekim 2007 tarihinde nöbetçi subay odasında Vizör marka silahla intihar ettiği kamuoyuyla paylaşılmıştır. Komutanlarının Volkan'a intihar ettiği gün izin vermediği ortaya çıkmış, eşi ve ailesinin şikâyeti üzerine Kara Kuvvetleri Komutanlığı Askerî Savcılığı soruşturma başlatmış, Askerî Savcı Ömer Taha Özkan, Volkan'ın eşinin, babasının ve birlikte çalıştığı arkadaşlarının ifadelerine başvurarak olayın üzerine gitmiş ama daha fazla gidememiş, bir yerde durmuş, olay aydınlığa kavuşturulamamış.

Tarih 25 Ocak 2012, yer yine Ankara Güney Çevre Yolu, Hakan Öksüz isimli yine genç bir mühendisimiz, -ASELSAN Akyurt Tesislerinde, ASELSAN'da çalışan- idaresindeki 06 GGR 85 plakalı otomobilinin direksiyon hâkimiyetini kaybetmesi sonucu Eskişehir yolu kavşağında bariyerlere çarparak hayatını kaybettiğini görüyoruz.

Bunlarla ilgili hayat hikâyelerinde çok değişik ifadeler ve sırlar söz konusu ancak hepsinin ortak noktalarından birisi ASELSAN gibi Türk Silahlı Kuvvetlerinin çok önemli bir kuruluşunda, çok üstün zekâlı kişiler tarafından yönetilen projelerde görev almaları, örneğin Türk F-16'sının bir uçakla karşılaştığında karşısındakinin dost mu, düşman mı olduğunu gösterebilecek bir sisteme imza atmış olmaları ve bunu başarmış olmaları. Uçak tanıma sistemlerini millîleştirdikten sonra benzer bir başarıyı ABD ve İsrail güdümlü elektronik sistemlerin kontrol dışı bırakılması konusunda göstermelerine az bir zaman kalmışken ölümle hayatlarına son verilmesi konusu. Yani bu özel kurumda çalışan çok özel nitelikli gençlerin ölümlerinin aydınlatılamaması, otopsi raporlarında yer alan ifadelerle savcılık soruşturmalarında elde edilen bulguların birbirlerini doğrulamamış olması, ama ne hikmetse bir şekilde bu ölümlerin bir sonuca kavuşturulamadan bir sır perdesinin arkasında gizli tutulması, gerçekten üzerine gidilmesi ve Türkiye Cumhuriyeti devletinin önemli bir kuruluşunda, bir vakıf kuruluşunda, 1975 yılından bu yana başarılı hizmetlerde bulunmuş ve dünyanın özellikle savunma sanayisi konusunda birçok projesinde isim sahibi olmuş kuruluşunda bu gençlerimizin hayatlarının neden sona erdirildiği konusunun mutlaka bu yüce Meclis tarafından ortaya konacak bir iradeyle, geniş kapsamlı yapılacak bir çalışma sonunda elde edilecek verilerle kamuoyunun aydınlatılması ve o kurumun bundan sonraki çalışmalarında buna benzer ölümlere neden olmayacak gerekli tedbirlerle donatılması konusunda bir çalışmaya ihtiyaç vardır. Milliyetçi Hareket Partisi olarak bu önerimizin dikkate alınmasını talep ediyor, hayatlarını kaybeden gençlerimize Allah'tan bir kez daha rahmet, ailelerine de geç de olsa acılarını tazelememek için tekrar başsağlığı diliyorum ama acılarını da paylaştığımızı ifade etmek istiyorum.

Desteklerinizi bekliyor, saygılar sunuyorum. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)