| Konu: | BDP Grubu adına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin Genel Kurulda görüşülmesini talep eden HDP grup önerisinin görüşülmesinin İç Tüzük hükümlerine uygun olup olmadığı hakkında |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 72 |
| Tarih: | 09.03.2015 |
FARUK BAL (Konya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı veya Başkan adına görev yapan vekilleri elbette ki Anayasa'yla bağlıdır, elbette ki İç Tüzük'le bağlıdır ve elbette ki yürürlükteki mevzuatı uygulayacaktır.
Şimdi, usul tartışması açtığınız konuyla ilgili olmak üzere bu kuralların gündem yapılırken gözetilmemiş olduğunu tespit ediyoruz. Birinci olarak, öneriyle görüşülmesi istenilen konu, BDP tarafından ve BDP Grup Başkan Vekili Hasip Kaplan tarafından verilmiş olan bir konudur, bugün gündeme alınmasını isteyen de HDP ve HDP'nin grup başkan vekilidir. Karşımıza iki tane temel sorun çıkıyor: Bir, BDP, şu anda grupta hükmen hukuki varlığını devam ettiren bir parti midir? Değildir. Demek ki bu konuyu Meclis Başkanlığının incelemesi lazım. İki, bu öneriyi getiren Sayın Hasip Kaplan grup başkan vekili midir? Değildir. Bir tanesi hükmi şahsiyet, diğeri ise temsiliyet açısından iki tane sakatlık vardır. Bu sakatlığı Meclis Başkanlığı gündemi tayin ederken göremez ise bu Mecliste yapılacak olan incelemeler nasıl sağlıklı bir sonuca ulaşabilir? Dolayısıyla, önerinin bu nedenlerden dolayı görüşülmemesi gerektiğini düşünüyoruz. Ancak, görüşmelere başlandığı sırada HDP'nin BDP önerisini üstlendiğine dair bir yazının gelmekte olduğunu söylediler, böyle bir yazı gelirse bu konudaki düşüncemizi ayrıca ifade etmek isterim.
Bu vesileyle, Sayın Başbakan yani böyle efelenme politikaları çerçevesi içerisinde "Getirsinler bir öneri, Anayasa'yı iki gün içerisinde değiştirelim, parti kapatmaları ortadan kaldıralım." diyor. Sayın Başbakan kurnaz bir şahsiyettir ve Oslo görüşmeleriyle ortaya çıkmış olan, Türkiye'de terörle organik bağlantısı, terörü politik araç olarak benimsemiş olan partilerin kapatılacağına ilişkin taahhütlerini yerine getirebilmek için MHP ve CHP'nin kapatılacağına dair kamuoyunda ortaya çıkan şayiayı, kendisinin Başbakan olarak durumunu değerlendirmek yerine suçu muhalefet partilerine atabilecek bir yol izlemiştir. Bir Başbakan eğer ülkesindeki 2 tane partinin kapatılmasına ilişkin birtakım kumpasların kurulduğunu biliyor ve bunun üzerine gidemiyor ise anayasa değişikliği şeklinde bir efelik yapmasının hiçbir anlamı yoktur. Elbette ki Sayın Başbakanın böyle bir efeliğinin arkasında ciddi bir kurnazlık ve sinsi bir politika vardır; bu sinsi politika da terörü politik araç olarak benimsemiş ve terör örgütleriyle organik iş birliği içerisinde bulunan partilerin hiçbir şekilde kapatılamayacağına ilişkin 2010 tarihindeki Anayasa değişikliğinde AKP'nin gündeme getirdiği hedefini tekrar hayata geçirmektir.
O zaman da söyledik şimdi de söylüyoruz: Milliyetçi Hareket Partisi hukukun üstünlüğüne ve evrensel değerlere inanan bir partidir. Bu kapsam içerisinde, evrensel değerlerin ortaya koyduğu, Venedik Kriterleri'nin benimsediği ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin İspanya'da terörü lanetlemeyen bir parti hakkında verdiği karara paralel olarak Anayasa'nın 68'inci maddesindeki ilkeleri korumak kaydıyla terörle ilişkisi olan, terörü lanetlemeyen, terörle organik bağ içerisinde bulunan ve terörü destekleyen, besleyen partilerin kapatılmaması düşüncesine karşıdır. Dolayısıyla, Milliyetçi Hareket Partisi bu sinsi tuzağın farkındadır ve Başbakanın efelendiği konuyla ilgili olmak üzere, onun düşüncesine, hukuk düzeni ve Anayasa çerçevesi içerisinde, evrensel kurallara bağlı olarak Türkiye Cumhuriyeti devletinin birliğini, bütünlüğünü, millî bütünlüğünün bölünmezliğini ve ülke bütünlüğünün bölünmezliğini sonuna kadar savunacaktır diyor, hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)