| Konu: | Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarı ve Teklifleri |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 69 |
| Tarih: | 04.03.2015 |
ERKAN AKÇAY (Manisa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 46'ncı maddede verdiğimiz önerge üzerine söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
41'inci maddedeki konuşmamda yetki ve sorumluluk ilişkisinden bahsetmiştim ve iktidarın sürekli yetki almak istediğini ancak aldığı yetkilere paralel olarak da sorumlulukları üstlenmediğini ve sorumlulukları düzenlemediğini, sorumlulukları da, yine, emri altındaki astların üzerine rücu yöntemini uygulamak suretiyle yıkmaya çalıştığını ifade etmiştik.
Yetki var da sorumluluk yoksa orada hukuk olmaz; orada zulüm olur, haksızlık olur, adaletsizlik olur ve neticede şiddet olur, şiddet uygulamaya yönelmeye başlar Hükûmet ve devlet. Nitekim, şu anda Türkiye mevcut iktidar eliyle yönetilemez hâle gelmiştir, artık Türkiye kurumlarıyla ve kurallarıyla yönetilemez bir hâle gelmiştir.
Değerli milletvekilleri, ülkemizin işgal altında olduğu 1919, 1920 yıllarında Ege Bölgesi'nde millî direnişi ve asayişi Egeli efeler sağlamıştır büyük ölçüde. Bunlardan birisi de Demirci Mehmet Efe'dir. Uygulamalarında halka zulme varan, eziyete varan bazı faaliyetleri olunca, tabii, halk da şikâyet ediyor. Zamanın Batı Cephesi Komutanı İsmet İnönü de Demirci Mehmet Efe'yi çağırarak sorguluyor, ifadesini alıyor ve onu uyarıyor. "Neden halka zulmediyorsun, neden yanlış davranıyorsun?" dediğinde, Demirci Mehmet Efe şu cevabı verir: "Paşam, idare iki türlü olur: Ya ilimle ya zulümle. Bende ilim yok, zulümle idare ediyorum." Adalet ve Kalkınma Partisi de yönetimde ilmi yok etmiş, ilmi kaybetmiş, artık zulümle yönetmeye başlamıştır ve bu getirilen kanun da AKP iktidarının Türkiye'yi zulümle yönetme niyetinin de çok açık seçik bir ispatıdır.
İHSAN ŞENER (Ordu) - Çok istiyorsan seçimle kazan.
ERKAN AKÇAY (Devamla) - Vallahi, hep seçimlerle yapmayın, biraz da akıl, mantık, vicdanla, hukukla yapın. İşte, yine bu zulüm mantığını işletiyor. Herhangi bir iktidarın meşruiyetini yani uygulayacağı şiddetin meşruiyetini seçim sandığında aramak da bir hatadır, hukuktan ayrılmamak lazım.
Şimdi, değerli arkadaşlar, Türkiye'de Özgecan kızımızın cinayeti yaşandı. Hükûmetin bir bakanı ne dedi? Hatırlayalım, aynen şunu söyledi: "Ben olsam elime silahı alır, cezasını kendim verirdim." Ne büyük facia bir söz, fecaat arz ediyor. Korkunç ve...
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) - Duygusallıkla dediyse...
ERKAN AKÇAY (Devamla) - Duygusal olmaz. İşte, devlet adamı olmadığı için Hükûmette, parti öyle zulümle, kendi cezasını kendi eliyle vermeye kalkar.
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) - Sabah sabah çekilmiyorsun.
ERKAN AKÇAY (Devamla) - Bu, işte, Türkiye'yi Hükûmetin yönetemediğini gösteren bir durumdur. Bir bakan bu kadar sakıncalı sözleri ifade edebilir mi? Etmemesi gerekir.
İçişleri Bakanı Milliyetçi Hareket Partisinin hakkında vermiş olduğu gensoruyla ilgili görüşmelerde yaptığı konuşmada kendisiyle ilgili gensoruda yer alan iddialara hiçbir cevap vermedi ve bol bol mugalata yaptı. Fakat o konuşmada asıl facia olan Anayasa'yı tanımayan ifadeler kullandı ve "Millet bu egemenliğini milletvekilleri eliyle kullanır." diyor ve millet egemenliğini devletin anayasal kurumları eliyle kullanacağına atıf yaptı.
Şimdi, bu Anayasa'nın 6'ncı maddesi, kısaca hatırlayalım: "Egemenlik, kayıtsız şartsız Milletindir." İtirazı olan var mı buna? Olmaması gerekir. "Türk Milleti, egemenliğini, Anayasanın koyduğu esaslara göre, yetkili organları eliyle kullanır." Aksi takdirde, doğrudan yönetim olması gerekir. Asıl şuuraltında yatan da o. Tek kişilik şahsi ve keyfî yönetimin şuuraltı dışa vurumunu ifade ettiği...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ERKAN AKÇAY (Devamla) - İnşallah zamanımız olur, önümüzdeki günlerde devamını ifade ederiz.
Hepinize saygılar sunuyorum. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)