GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarı ve Teklifleri
Yasama Yılı:5
Birleşim:69
Tarih:04.03.2015

SEYFETTİN YILMAZ (Adana) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 684 sıra sayılı Kanun Tasarısı'nın 45'inci maddesi üzerine verdiğimiz değişiklik önergesi üzerinde söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

45'inci madde geçici 8'inci maddeyi eklemiş ve yürürlüğe girdiği tarihten itibaren üç ay içerisinde Emniyet Genel Müdürlüğü Eğitim Dairesi Başkanlığı tarafından yürütülen hizmetlerin Polis Akademisi Başkanlığına devrini içeriyor.

Şimdi, değerli milletvekilleri; tabii, burada görüştüğümüz, daha önceki maddelerde ve bundan sonraki maddelerde toptancı bir anlayışı ortaya koyan bir yasa tasarısı. Bu yasa tasarısına baktığımızda, bir gereklilikten olduğunu görmek mümkün değil. Bu yapıların gereksizliğini ifade ederek bunları ortadan kaldırırsak kabul edeceğiz ama burada, özellikle 17-25 Aralık süreciyle başlayan ve akabinde devlet içindeki paralel yapılanmadan bahsedilerek topyekûn suçlu-suçsuz ayrımı yapmadan, bir yok etmenin içerisine girilen bir süreçten geçiyoruz. Şimdi, bugün suçladığınız, "Bizim on iki on üç yıldır göremediğimiz, yeni gördüğümüz için bu uygulamaları getirdik." dediğiniz cemaatle beraber 12 Eylül 2010 referandumunu yaparken kapı kapı gezip sizinle beraber Anayasa referandumuna "evet" verirken her şey güzeldi. 2011 seçimlerinde, ben Adana'daki seçim bölgemde Milliyetçi Hareket Partisine oy toplamaya çalışırken, o dağ köylerine giderken karşıma AK PARTİ'lilerden ziyade cemaatin mensupları geliyordu AK PARTİ'ye oy toplamak için.

YUSUF BAŞER (Yozgat) - Şimdi size verirler.

SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) - Bize verip vermediği önemli değil, daha oy verdiği de önemli değil ama bir şeyi doğru kabul etmek lazım. O zaman da bu Balyoz ve Ergenekon davaları görülürken, operasyonu yapılırken birileri diyordu ki: "Devlet içinde bir yapılanma var. Biz dinleniyoruz." Ama o zaman siz "Bu davaların savcısıyız." diyordunuz, polisler için "kahraman polis" diyordunuz. Bugün hain ilan ettiğiniz Zekeriya Öz'e o zamanın, dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan zırhlı aracını tahsis ediyordu.

Şimdi, şunu ifade etmek istiyorum: Milliyetçi Hareket Partisi olarak dün ne söylüyorsak, Genel Başkanımız Devlet Bahçeli on yıl önce ne söylüyorsa şimdi de aynısını söylüyor ama haksızlıkların karşısında dik durmazsak emin olun bunun bedeli ödenir. HSYK değişikliğinde de aynı şeyi söylüyordunuz, gün geldi, HSYK'nın yapılanmasından en çok siz rahatsız oldunuz. Yarın gün gelecek... Bakın, adaletsiz iş yaptığımızda, hakkaniyet ölçüleri içerisinde iş yapmadığımız takdirde bunun bedelini bunu bu şekilde yapanlar mutlaka öder.

Şimdi, buradan, bu polis kolejleriyle, polis meslek yüksekokullarıyla, güvenlik bilimleri fakültesiyle binlerce öğrenciyi okulundan ediyorsunuz, işinden ediyorsunuz. Yani, elimizi vicdanımıza koyalım. Bu insanlar velev ki birilerine inanmış olabilirler; bu, bunların suçlu olduğunu gösterir mi? Yani o zaman bunlarla ilişkili olan kim varsa suçlu olması lazım. O zaman önce kendi grubumuza bakacağız ve teşkilatlarımıza bakacağız. Yani, şimdi, bu çocuklar hayatının baharında, 15, 16, 17, 18 yaşında ve emin olun Anadolu'nun garip insanları bunlar. Birçoğunu siz çok iyi tanıyorsunuz, biz de görüyoruz. Ya, bunların anasının babasının birçoğunun eve götürecek ekmekleri yok. Devletin güvencesi altına girdikleri için bu okullara girmişler. Dişinden tırnağından para ayırarak bu çocuklarının okumalarını sağlamışlar ve hayal kurmuşlar, benim çocuğum üç ay sonra... Üç ay sonra çocuk komiser yardımcısı olacak, kapatıyorsunuz. Yani buna vicdanımız nasıl el verecek? Yani bütün bu çocukların hepsi paralelci mi, hepsi devlete karşı baş mı kaldırmışlar, hepsi devlete karşı suç mu işlemişler; bunların içerisinde hiç mi helal süt emmiş çocuk yok? Böyle bir toptancı bakış açısında olabilir miyiz? Devlet suçluyla suçsuzu ayırır. Suçlu varsa hep beraber gidelim üstüne. Ama mazlumların üstüne gitmeyi, bu yasalarla, çoğunluğunuzla kendinize nasıl hak görüyorsunuz? Hakikaten diyorum, bunu vicdanınız nasıl kabul edecek? Yazıktır, günahtır. Bunu objektif ve tarafsız bir gözle söylüyorum.

Teşekkür ediyorum. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)