| Konu: | Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarı ve Teklifleri |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 69 |
| Tarih: | 04.03.2015 |
ERKAN AKÇAY (Manisa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 41'inci maddede verdiğimiz önerge üzerine söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarının en belirleyici özelliği nedir, vasfı nedir diye soracak olursanız, en öncelikli özelliği şudur değerli arkadaşlar: Adalet ve Kalkınma Partisi, iktidara çok aşırı derecede bir yetki hırsı, hatta bir yetki fetişizmi içerisindedir. Yetki de yetki, sonsuz yetki! O kadar yetki ki Anayasa'yı da ayaklar altına alan, kanun, nizam tanımayan, hiçbir devlet teamülü, geleneği, Meclis göreneği tanımayan bir anlayışla sonsuz ve sonu gelmeyecek bir namütenahi yetki. Bütün idarelerde, kamu yönetiminde veya herhangi bir şirketin yönetiminde yetki ile sorumluluk birbirine paralel gider, gitmesi gerekir ama AKP'de yetki var, sorumluluk yok. Eğer yetkiyi kullanıyorsanız sorumluluğu da üstlenmek zorundasınız ama Adalet ve Kalkınma Partisi bütün olaylarda sorumluluktan kaçmıştır. Çıkardığı, özellikle son birkaç yılda çıkarılan kanunların tamamı bu sorumlulukları göz ardı etmeye, sorumluluktan kurtulmaya yöneliktir. Bu iç güvenlik tasarısı da yine sürekli yetkileri artıran, donatan ama sorumlulukları göz ardı eden bir düzenlemedir.
Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu'ndaki yetkilerin ve sorumlulukların birçoğunu, zaten mevcut olanları yerine getiremiyor, bu yeni düzenlemelerle çok büyük bir yönetim kaosu doğacak.
Sözlü emir... Sözlü emiri sen burada yetki olarak veriyorsun, bunun neticesinde doğacak sorumluluğu kim, nasıl alacak? Herkes birbirinin üstüne atacak.
Özellikle bu kanunun görüşülmeye başladığı günden bu yana maddeleri mümkün mertebe ayrıntılı bir şekilde incelemeye çalışıyorum ve bazen tüylerimi diken diken eden düzenlemeleri görüyorum. İdari bir kaos doğacak, bir yönetim kaosu söz konusu.
Dolayısıyla, açıkça Cumhurbaşkanından bakanına kadar Anayasa ve kanunları yok sayan, ayaklar altına alınan bir düzende bu zihniyetle mevcut iktidar değil bir devlet, aşiret bile yönetemez. Çünkü aşiretin bile uzun yıllar süren bir geleneği göreneği vardır. Gelenek görenek, teamül, maalesef, yok edilmeye çalışılıyor.
Bu Adalet Kalkınma Partisinin yetkilileri veya Hükûmetin sayın üyelerinin tavır, davranış ve söylemlerinde de bunları görmek mümkün. Sayın Bostancı'nın devleti tanımlarken şiddet üzerinden devleti tanımlamaya çalıştığını, çeşitli düşünürleri referans gösterdiğini burada tartışmıştık. Şiddete göre tanımlıyor; meşru şiddet, gayrimeşru şiddet. Dervişin fikri neyse zikri de o oluyor.
Sayın Grup Başkan Vekili Ahmet Aydın Bey de bu görüşmelerin başladığı günlerde, hatırlarsınız "Bu yasaya kimler karşı çıkabilir? Bu yasaya ancak suç işleme eğilimi olanlar karşı çıkabilir." dedi. Daha sonra tevil etti kendileri ve milletvekillerinden de özür diledi. Yalnız, Sayın Grup Başkan Vekilinin bu sözü nedeniyle milletten de özür dilemesi gerekir çünkü neredeyse 77 milyonu makul şüpheli görecek böyle soyut ve ön yargılı yaklaşıldığı görülüyor.
Ve ayrıca, yine itiraf söz konusu. Vatandaş özgür ortamda dolaşmak istiyor. Bu bir itiraftır. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı özgür ortamda maalesef dolaşamıyor. Vatandaş can ve mal emniyetinin olduğu bir ortamda dolaşmak istiyor. Can ve mal emniyetini tam hissetmiyor vatandaş. Kafasına demir bilye gelmeden çocuğuyla özgürce parkta dolaşmak istiyor, dükkânını özgürce açmak istiyor. Evet, açmak istiyor ama açamıyor, endişeleri var. Belediye otobüsüne özgürce binmek istiyor. Belediye otobüsüne molotofu kimlerin attığı gayet açık bir şekilde de ortaya çıktı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
AHMET AYDIN (Adıyaman) - İşte onlara karşı bu paket.
ERKAN AKÇAY (Devamla) - İnşallah, önümüzdeki süreçte diğer hususlara da temas etme imkânımız olur.
Saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)