| Konu: | Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarı ve Teklifleri |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 69 |
| Tarih: | 04.03.2015 |
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; dışarıdan halk bakınca bizim de burada bir iş yaptığımızı sanıyor. Bu Parlamentoda yapılan her şey A'dan Z'ye yanlış. Bunu bir kere kafamıza koyalım. Eğer birileri hukuk dışına çıkarsa diğerlerine de hukuk dışına çıkma hakkı doğar. Birileri gerçekten etik kuralları uygulamazsa diğerleri de uygulamaz. Birileri yasanın tanıdığı hakkı kötüye kullanırsa diğerleri de kullanır. Yani, Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın keyfini yerine getireceğiz diye bu yasayı Meclis'in İç Tüzük'üne ve teamüllerine aykırı bir şekilde, muhalefetin de söz hakkını keserek dayatırsanız muhalefetin de bu tip hareketlerine katlanacaksınız demektir. Yani, siz, kendiniz, muhalefetin tanınan hakkı kötüye kullandığını düşünüyorsunuz da iktidar olarak siz kendinize tanınan hakkın kötüye kullanıldığını niye düşünmüyorsunuz değerli arkadaşlarım? Ben bir milletvekili olarak bu tabloya üzüldüğümü belirtmek istiyorum.
Değerli milletvekilleri, şimdi, bu tasarıyla ilgili "Niye karşısınız, neden karşısınız?" Hep söylüyoruz. Hâlen daha, "Efendim, önerilerini getirsinler, görüşelim..." Ben önerileri sırası geldikçe tek tek burada açıklıyorum, zaten şeyde de var.
Şimdi, mesela bu yasanın 1'inci maddesinde polise kimlik sorma ve durdurma yetkisi tanıyan yasa maddesinde değişiklik yapılıyor. Şimdi, mevcut hükümde, aslında üzerinde tehlikeli ya da güvenliği tehdit edici madde bulunan şahıs ya da araç üzerinde polisin gerekli tedbirleri alma hakkı -mevcut yasaya göre- zaten var. Ancak istisnası şu: Polis o kişinin üstünü arayamıyor ya da aracın görünmeyen kısımlarını arayamıyor. Neden arayamıyor? Çünkü ortada olmayan malzemelerin aranması, bulunması adli aramadır. Bu adli aramanın yapılabilmesi için hâkim kararı lazım çünkü bu yargılamanın işidir. Yine, öbür taraftan, kişinin üzerindeki eşyaların aranması, Anayasa'nın 20'nci maddesi çok açık, usulüne göre verilmiş hâkim kararı olmadıkça kimsenin üstü, özel kâğıtları ve eşyası aranamaz.
Şimdi, getirilen hükümle ne yapılmaya çalışılıyor? Bir hâkim kararı olmadığı zaman polis istediği noktada, istediği zaman ve istediği tarzda aracı ya da kişiyi durduracak, bu elle arama, kaba arama dediğimiz arama zaten her zaman serbest, yapacak ama bunun dışında aracın görünmeyen kısımlarını da arayacak hâkim kararı olmadan yani adli işlem yapacak. Bunun dışında, kişinin üstündeki elbiselerinin çıkarılmasını da isteyebilecek. Şimdi, ben çok açık bir şey söylüyorum, hepimiz milletvekiliyiz, içinizde eski İçişleri Bakanı var. Şimdi, İçişleri Bakanımız, yarın eski İçişleri Bakanı oldu, yolda gidiyor, milletvekili de değil, polis durdurdu "Ben seni arayacağım." dedi, keyif öyle icap etti. Şimdi, Hakkâri'de 3 kişi öldürülünce "Canım bunu cemaatçi polisler yaptı." demediniz mi? Olabilir, o polis İçişleri Bakanına gıcıktı, durdurdu, "Ben sizi arayacağım." dedi, hatta yanında eşi varsa "Ben soyunmasını isteyeceğim." dedi. Bu, doğru bir şey midir arkadaşlar? Hâkim kararı olmadan...
Bakın dinlemeler var, rezalet. Bir yandan "Ya, nasıl olur, Başbakanın odası bile dinlenmiş, polis bakanları dinlemiş, bu kadar rezalet olmaz." diyorsunuz ama polise yetki üstüne yetki veriyorsunuz.
Şimdi, burada Anayasa'mız çok açık, hiç kimse Anayasa'dan kaynaklanmayan bir yetkiyi kullanamaz. Yargılama yapmakla görevli adli arama işi, adli yargının işidir, savcının işidir, önce hâkim kararı olması lazım. Dolayısıyla, Anayasa'dan kaynaklanmayan bir yetkiyi polise vermeniz doğru değildir, kabul edilebilir bir durum değildir.
Ayrıca, sözde emir müessesesi getiriliyor. Ya, arkadaşlar, Allah aşkına hem Anayasa'da hem de Ceza Muhakemesi Kanunu'nda sözlü emir diye bir şey yok. Şimdi, bu neye benziyor biliyor musunuz, polisin arama yaptıktan sonra yirmi dört saat içinde hâkim onayına sunması? Deminden -Meclis Başkanı- hani karar yeter sayısı olduktan sonra usul tartışması açıldı ya, ona benziyor yani artık usul tartışması açılmasının yapılan işe bir etkisi yok. Burada da polis arama yapacak, sonra o aramayı meşru kılmak için, meşruiyet kazandırmak için hâkim onayına sunulacak, iş bittikten sonra, eylemler yapılıp tamamlandıktan sonra. Bunun hukuk devleti açısından kabul edilebilirliği yoktur arkadaşlar.
Teşekkür ediyorum.