GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: MHP Grubunun, Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri ve arkadaşları tarafından, uluslararası anlaşmalarla Türkiye Cumhuriyeti devleti egemenliği altında bulunan Ege Denizi ve Akdeniz'deki 16 adanın Yunanistan tarafından işgali, anılan bölgelerdeki kıta sahanlığımızda münhasır ekonomik bölgenin yine Yunanistan ve Güney Kıbrıs yönetimi tarafından hukuksuz olarak Türkiye Cumhuriyeti'nin hak ve egemenliğini ihlal edecek şekilde kullanılması hakkında, 3/3/2015 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin Genel Kurulun 4 Mart 2015 Çarşamba günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve ön görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin
Yasama Yılı:5
Birleşim:69
Tarih:04.03.2015

ALİ HAYDAR ÖNER (Isparta) - Teşekkürler Sayın Başkanım.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; MHP Grubu adına, Ankara Milletvekili Sayın Özcan Yeniçeri'nin Ege ve Akdeniz'de Yunanistan'ın işgal ettiği 16 adaya ilişkin, Anayasa'nın 98 ve TBMM İç Tüzüğü'nün 104 ve 105'inci maddeleri uyarınca, Meclis araştırması açılmasını öngören konuyu görüşüyoruz.

Değerli milletvekilleri, Ege'de Hurşit, Fornoz, Eşek, Nergizcik, Bulamaç, Kalolimnoz, Keçi, Sakarcılar, Koçbaba ve Ardacık adaları; Akdeniz'de de Gavros, Dhia, Dionisades, Gaidhouronisi ve Koufonisi gibi adalar 2004'ten bu yana Yunanistan'ın işgali altında. Bu adalara ilişkin statüler 1913 Londra, 1920 Sevr, 1923 Lozan ve 1947 Paris Antlaşmalarıyla ve Süfera Konferansı'yla belirlenmiştir. Burada temel kavramlardan birisi "bağlı" sözcüğüyle "bitişik" sözcüğüdür. Bazen "bağlı" sözcüğü anlaşmalarda kullanılmaktadır bazen de "bitişik" sözcüğü kullanılmaktadır. Anlaşmazlığın çoğu da buradan kaynaklanmaktadır.

Egemenliği devredilmemiş adalar üzerinde, Kuzey Ege'de, Balkan Savaşı sonrasında Yunanistan'ın işgal etmediği ada, adacık ve kayalıklar ile Menteşe adaları ve bunlara bitişik adalar üzerinde Osmanlının halefi olan Türkiye'nin egemenliği devam etmektedir. Ancak, Yunanistan Kardak adalarını işgal ettiğinde, biliyorsunuz, o dönemde, şanlı komandolarımız harekete geçtiler, basın mensupları Doğu Kardak adasına çıkarak ay yıldızlı al bayrağı diktiler. Sonra bir askerî harekât oldu, Washington devreye girdi ve Washington eski statüye dönülmesini sağladı. Buna neden olan hadise Figen Akat teknesinin -küçük bir ticaret gemisinin- kayalıklara oturması ve Yunan kurtarma gemilerinin kurtarma faaliyetini reddetmesi, Türk gemilerinin kurtarma faaliyetine girişmesi üzerine gerginliğin tırmanmasıydı. Daha sonra, Yunan valisi Batı Kardak adasına bayrak dikti, Türk habercileri de Doğu Kardak'a bayrak diktiler. 2004'ten bu yana Yunanistan adım adım ilerlerken Türkiye adım adım geri çekildi.

Millî konulara duyarsız AKP Hükûmeti, "Adaları terk et kurtul, türbeyi taşı kurtul." anlayışıyla hareket etmektedir.

Silahsızlanma ön koşulu olduğu hâlde Yunanistan bütün adaları silahlandırmıştır. Sözleşmelere göre sadece yerel askerî birliklerin eğitimi ile bütün ülkeye orantılı polis ve jandarma gücü bulundurması gerekirken bu sınırlar aşılmış, üsler kurulmuştur. Adaların terk edilmesi, hava sahası, FIR hattı bakımından sorunludur; kara suları bakımından ciddi sorunlara yol açabilecektir; seyahatler bakımından açmazlara bizleri sürükleyecek, turizm faaliyetlerini olumsuz etkileyebileceklerdir.

Konuya duyarsız olanları vatana ihanet suçlaması beklemektedir. "Sınırlar namusumuzdur." diyen eski Dışişleri Bakanı, "Hiç kimse gücümüzü test etmeye kalkışmasın." diyen Ahmet Davutoğlu, "Uluslararası sularda Türk Bayrağı taşıyan gemiler Türk toprağı sayılır." diyen ve adına "Kiziroğlu Ahmet Bey, peh, peh, peh!" türküsü uydurulan Başbakan nerededir?

Sayın Erkan Akçay'ın adalarla, Menteşe Adalarıyla ilgili sorusuna -biraz önce bülteni okuyan Sayın Osman Aşkın Bak da söyledi, kendisine verilen bültenin dışına çıkmadığını gördük sayın arkadaşımızın- Ahmet Davutoğlu Dışişleri Bakanıyken şu cevabı veriyor: "Ülkemiz ile Yunanistan arasında Ege Denizi'yle alakalı olarak bazı adacık ve kayalıkların aidiyeti dâhil bir dizi sorun bulunmaktadır. Bu sorunların tümü, mevcut diyalog kanalları çerçevesinde bu ülkeyle ele alınmaktadır. Ülkemiz, bu sorunların tümüne, hakkaniyete uygun olarak ve ülkemizin temel hak ve menfaatleri dikkate alınarak kalıcı çözümler getirilmesini arzulamaktadır." Arzu etmek başka şey, harekete geçip bunu elde etmek başka şeydir. Yunanistan'ın işgal etmekle yetinmeyip anlaşmalara aykırı olarak silahlandırdığı adalar nedeniyle on bir yıldır bir tek nota verilmemiştir. Suriye'yle ilgili olduğu gibi, Irak'la ilgili olduğu gibi, kaçak sarayın baş sakini "Ne notası? Müzik notası mı?" diye bir anlayış içindedir.

37 kilometre uzaktaki Süleyman Şah Türbesi'ndeki ,vatan toprağındaki ecdat kemiklerini sınırın sıfır noktasına taşımak zafer sayılmaktadır. Uluslararası anlaşma olmadan bir başka ülkenin bir başka noktadaki toprağını işgal etmek tanınamaz bir hukuk dışılıktır. Türbeyi, türbedeki kemikleri taşıyan AKP Hükûmeti bu adacık ve kayıtları da taşımayı düşünmekte midir?

YILMAZ TUNÇ (Bartın) - Süleyman Şah'a saygısızlık yapmayın Sayın Valim.

ÜNAL KACIR (İstanbul) - Ne kemiğinden bahsediyorsun? Ne kadar ayıp bir şey ya!

ALİ HAYDAR ÖNER (Devamla) - Erdoğan'ın oğullarının gemicikleri bu adaları taşıyabilecek büyüklükte midir? Kaç dwt veya grostonluk gemi bu adayı taşıyabilecektir, hesaplanmış mıdır? Vatan toprağı gayrimenkuldür, taşınmaz topraktır. Toprağın taşınabileceği kavramı yeni bir icattır. Ege adaları Anadolu'nun uzantısıdır, terk edilemez, silahlandırılmasına müsaade edilemez.

Değerli milletvekilleri, AKP Hükûmeti, hangi niyetle olduğu bilinmez, güçlü orduyu hırpalamıştır, hava ve deniz gücünü dağıtmıştır, karada komutan, havada pilot, denizde kaptan, komodor bırakmamıştır. Ordusunu acze düşüren hükûmetler söylediklerini, dediklerini uygulayamazlar. O bakımdan "Kimse gücümüzü test etmesin." diyenler güçlü orduya sahip çıkmak durumundadırlar. Deniz kuvvetlerinin, hava kuvvetlerinin, kara kuvvetlerinin nasıl tahrip edildiği bilinmektedir. Ulusal çıkar ve onurumuzu zedelemeye Cumhurbaşkanının da, Başbakanın da, Dışişleri Bakanının da hakkı yoktur.

Zulmünüzle birlikte acziniz de artmıştır. Zulmü artanların gidişleri çabuk olur. Ulusal çıkarları koruyamayanların gidişleri yakındır. Bir yandan ulusal çıkarları koruyamayacaksınız, bir yandan da demokratik hak ve gösterileri ağır yaptırımlarla yasaklayacaksınız. Sonra da hangi araştırma konusu gelse "Gündemimiz çok yoğun, iç güvenlik paketini görüşüyoruz; o bakımdan bu konunun gündeme alınmasına karşıyız." diyeceksiniz. Günlerdir Meclisi meşgul ediyorsunuz, Meclisi ağır harcamalara sokuyorsunuz, Meclis çalışanlarına ağır angaryalar yüklüyorsunuz, uluslararası çalışma kurallarını, sağlık kurallarını hiçe sayıyorsunuz. Bu kadar ağır ihmal ve kusur bugüne kadar hiçbir hükûmette görülmedi. Ülkesine ve ulusuna karşı sorumluluğunu müdrik olamayanların gidişleri yakındır.

Hak edenlere saygılar sunuyorum. (CHP ve MHP sıralarından alkışlar)