| Konu: | Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarı ve Teklifleri |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 68 |
| Tarih: | 03.03.2015 |
İHSAN ÖZKES (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bu yasa teklifi, muhalifleri hizaya getirmek, sindirmek, dövmek, yaralamak hatta gözdağı vermek için öldürmek yasasıdır.
Sevgili Peygamber'imiz "Öyle bir zaman gelecek, rüşvet 'hediye' adı altında alınıp verilecek, ibret olsun diye gözdağı vermek için suçsuz kimseler öldürülecektir." buyurmuştur.
Bir düşünür şöyle diyor: "Hakların mahkûm edildiği bir ülkede, bütün doğruların yeri cezaevidir." Bu ülkeyi topyekûn cezaevine dönüştürme yasası çıkartılmak isteniyor. Çıkartılmak istenen iç güvenlik yasası toplumu köleleştirme yasasıdır. Gaziantep'te izlediğimiz gibi "Sık lan, sık." yasasıdır.
Hazreti Ömer halka şiddet kullanan valisine "Analarının hür doğurduğu insanları ne zaman köleleştirdiniz?" demişti. Hazreti Ömer bugün yaşasaydı, günümüz muktedirlerine ne derdi acaba?
Malını, canını, ırzını, namusunu, hakkını, hukukunu korumak ve savunmak dinimizin de emridir. Sevgili Peygamberimiz "Hak sahibinin konuşma yetkisi vardır." buyuruyor. Hak sahibini konuşturmazsanız, ağzını kapatır karga tulumba yerlerde sürüklerseniz, ifade özgürlüğü vermezseniz, insanlığı yerle bir edersiniz."
Bir bedevi Peygamber'imizden alacağını istedi ve ona karşı sert davrandı. "Borcunu ödemezsen seni sıkıştıracağım." dedi. Bunun üzerine oradakiler "Yazıklar olsun, kiminle konuştuğunu biliyor musun?" dediler. Bedevi ise "Ben hakkımı istiyorum." dedi. Peygamberimiz "Niçin hak sahibinden yana olmuyorsunuz?" buyurdu. Bedevinin borcu fazlasıyla ödendi. Hazreti Muhammed "İşte bunlar yani hakkını savunanlar insanların en hayırlılarıdır. İçinde zayıf kimselerin incitilmeden hakkını alamadığı bir toplum yükselemez." buyurmuştur. Yani, hak sahibinin Peygamber'e bile karşı durup hakkını isteme yetkisi vardır. Hakkını savunmak, direnmek, hayırlı insanların özelliğidir. Zira, zulme rıza zulümdür ve haksızlık karşısında susan da dilsiz şeytandır.
Sayın milletvekilleri, dünden bugüne insanlar direnseydi, insanlık yerlerde sürünmezdi. Direnmek ancak omurgalı insanların şiarıdır. Hazreti Ali'nin tabiriyle "Haksızlık karşısında eğilen önce hakkını, sonra şerefini kaybeder." Direnmeden devrim olmaz. Tarihte en büyük devrimci Hazreti Muhammed'dir. Allah "Bir topluluğa duyduğunuz kin sizi adaletsizliğe sevk etmesin." buyuruyor. Bu iktidar kin duyduğu her kesime zulmetmek için bu yasayı çıkartıyor.
Bin dört yüz yıl önce Hazreti Ali'nin yönetici olduğu dönemde yaşanan bir olayı zamanımız demokrasisiyle kıyaslayalım. Halifeliği döneminde Hazreti Ali'nin görevlileri Kûfe'de Hazreti Ali'yi kınayan -hatta içlerinden birinin "Yemin olsun ki onu öldüreceğim." diyen- 5 kişiyi yakalayınca, beraberlerinde bu öldürmeye yemin eden de olmak üzere, onların serbest bırakılmasını emretti. Adamlarından biri Hazreti Ali'ye "Seni öldüreceğine yemin etmişken onu serbest bırakıyorsun." deyince, Hazreti Ali "Beni öldürmemişken onu cezalandıracak mıyım?" cevabını verdi. Adam "Ama o sana küfretti." deyince, Hazreti Ali "İstersen sen de ona küfret ya da bırak." dedi.
Namık Kemal şöyle demiştir: "Bulunmazsa milletin efradı beyninde adalet/ Geçer bir gün zemine arşa çıksa da pâye-i devlet." Haksızlığın, zulmün, şiddetin kanununu çıkartıp yasal hâle getirmek, telafisi mümkün olmayan bir yanlıştır. İktidar ne hak tanıyor ne hukuk tanıyor. Yapmayın, etmeyin, Allah'tan korkun, Allah'ın kullarını iktidara kul etmeyin. İktidar gücü, devlet gücü, yargı gücü, kapitalizmin gücü ve siyasallaşmış din gücü âdeta iktidarı korku salan bir canavara döndürmüştür. Unutmayınız ki Hak gücü ve halk gücü en büyük güçtür. Zulümle abat olunmaz. İktidar sona yaklaşmıştır. Gün gelir, zalim parmaklarını ısırır.
Teşekkür ederim, saygılarımla. (CHP sıralarından alkışlar)