| Konu: | Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarı ve Teklifleri |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 68 |
| Tarih: | 03.03.2015 |
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Adalet ve Kalkınma Partisi grup başkan vekilleri ve Hükûmet yetkilileri, muhalefetin bu görüşülmekte olan tasarıya neden karşı olduğunu, neresine karşı olduğunu ve bu konudaki önerileri istiyor sık sık. Aslında Cumhuriyet Halk Partisinin bu tasarıya neden karşı olduğu ve önerileri Komisyon raporundaki muhalefet şerhinde çok açık bir şekilde vardır ama öyle anlaşılıyor ki arkadaşlarımız okumamışlar, ben de hemen söyleyeyim kısaca.
Biz bu kanun tasarısına neden karşıyız? Bu kanun tasarısı hâkim ve savcıya ait yetkileri vali ve kaymakamlara, vali ve kaymakama ait yetkileri de polis amirlerine, polislere aktarıyor; buna karşıyız, bu bir. İkincisi şu, hemen söyleyeyim; tabii, çok, sırası geldikçe söyleyeceğim: Anayasa'nın 20'nci maddesi bir hâkim kararı olmadan kimsenin üstünün, eşyasının aranamayacağına ilişkindir. Burada, hemen ilk maddeye baktığımızda, neden karşı olduğumuz çok açık. Polis, getirilen düzenlemeyle, istediği noktada, istediği zaman, bir hâkim kararı olmaksızın kişiyi durdurabilecek ve aracın dışarıdan görünmeyen kısımlarını arayabilecek ve kişinin üstünü yoklayabilecek. Elle yoklamadan bahsetmiyorum, soyabilecek, çırılçıplak soyunmasını isteyebilecek. Herhâlde bunu bizim desteklememiz beklenemez. Yine, soruşturmanın konusu olan suçun aydınlatılması ve faillerinin bulunmasının savcıdan alınarak valiye verilmesini herhâlde herhangi bir hukukçu arkadaşımız, siyasi mensubiyeti ne olursa olsun kabul edemez.
Şimdi, ben bir maddeyle ilgili düşüncemden bahsetmek istiyorum. Polis Vazife ve Salâhiyet Kanunu'nun 16'ncı maddesi polise silah kullanma yetkisini veriyor. Burada, mevcut düzenlemede polisin hangi hâllerde ve nasıl silah kullanacağını belirtmiş. Buna göre polis, öncelikle, zor kullanma koşulları var ise bedenî güçle, o yetmezse, maddi güçle, o da yetmezse koşulları var ise silah kullanacak ve silah kullanmasının da koşullarını çok açık bir şekilde, 3 madde hâlinde saymış. Şimdi, getirilen 4'üncü bir (d) bendi var. Yani, (a), (b), (c), diye söylemiş. Özellikle AKP Grup Başkan Vekili Ahmet Aydın dinlerse iyi olur, Doğan Kubat da dinlerse iyi olur. Şimdi, burada düzenlemenin esası şu, diyor ki yasa çok açık bir şekilde: "Polis, yedinci fıkranın (c) bendi kapsamında silah kullanmadan önce kişiye duyabileceği şekilde 'dur' çağrısında bulunur. Kişinin bu çağrıya uymayarak kaçmaya devam etmesi hâlinde, önce uyarı amacıyla silahla ateş edilebilir. Buna rağmen kaçmakta ısrar etmesi dolayısıyla ele geçirilmesinin mümkün olmaması hâlinde ise kişinin yakalanmasını sağlamak amacıyla ve sağlayacak ölçüde silahla ateş edilebilir." Nerede kullanırmış? (c) bendi kapsamında. Yedinci fıkranın (c) bendi kapsamında silah kullanırken polis bu yolu polis izlemek zorundaymış. Şimdi, bu düzenleme neyi getiriyor? (d) bendine bir hüküm ilave ediyor. Ne diyor orada, (d) bendine ilave ettiği hükümde? "...başkalarına, işyerlerine, konutlara, kamu binalarına, okullara, yurtlara, ibadethanelere, araçlara ve kişilerin tek tek veya toplu halde bulunduğu açık veya kapalı alanlara molotof, patlayıcı, yanıcı, yakıcı, boğucu, yaralayıcı ve benzeri silahlarla saldıran veya saldırıya teşebbüs edenlere -neyse o saldırıya teşebbüs etmek- karşı, saldırıyı etkisiz kılmak amacıyla ve etkisiz kılacak ölçüde..." silah kullanma yetkisi verilmektedir.
Şimdi, sekizinci fıkra ne diyor? Sekizinci fıkra diyor ki: "Yedinci fıkranın (c) bendi kapsamında polis bunları yapacak." Yani herhangi bir "Dur." çağrısı yapmayacak polis (d) bendi kapsamındaki bir olayda, "Dur." demeyecek, çağrıda bulunmayacak, uyarı ateşi açmayacak. Ne yapacak polis? Çekecek silahını, vuracak.
Şimdi, Allah aşkına soruyorum ya: Zor kullanırken bile bir orantılılık ilkesi vardır, zor kullanırken korunan hukuki menfaatler arasında bir denge olması lazım. Yani polis burada meşru müdafaa kapsamında olmayan bir binaya karşı saldırıda hiçbir uyarı yapmadan silahını çekip vuracak. "Efendim, öyle değil." Öyle olduğunu İçişleri Bakanının kendisi çok iyi söyledi, çok iyi söylemiş. Burada çok açık söylüyor, bu, buraya bilinçli getirildi. Bu tasarı, bu, buraya bilinçli getirildi. Bu polisin izleyeceği prosedürün (c) bendi kapsamında olduğunu İçişleri Bakanı Efkan Ala biliyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Devamla) - Deniliyordu ki: "Onu kapsamaz bu canım, polis bu, vurur mu?" O zaman şuraya niye demiyorsunuz "(c) ya da (d) bendi kapsamında" veya "bu madde kapsamında" neden demiyorsunuz? Bunu deyin.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)