| Konu: | CHP Grubunun, Ankara Milletvekili İzzet Çetin ve arkadaşları tarafından, gümrüklerde yaşanan sorunların ve gümrük antrepolarının denetimleriyle ilgili olarak yapılan mevzuat değişikliklerinin yarattığı sorunların araştırılması amacıyla 6/2/2015 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin, Genel Kurulun 3 Mart 2015 Salı günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve ön görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 68 |
| Tarih: | 03.03.2015 |
İZZET ÇETİN (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bilindiği gibi, 2002 3 Kasımından bu yana ülkemizde AKP hükûmetleri görev yapmakta. AKP hükûmetleri döneminde Türkiye'de cumhuriyet tarihinde yapılan özelleştirmelerin en büyükleri yapıldı, yolsuzlukların en büyükleri yapıldı ve tarihte hemen hemen bütün ülkelerde gümrüklerde yapılan yolsuzlukların ya da kaçakçıların yaptığı yolsuzlukların en çok konuşulduğu yıllar olmasına rağmen AKP hükûmetleri döneminde gümrüklerde olup bitenler yolsuzluk, rüşvet vesair olaylar çok yaygın olduğu için neredeyse unutuldu ama içine bir girip bakıldığı zaman gümrüklerde olup bitenlerin gerçekten diğer alanlarda olup bitenlerden hiç de geri kalır yanı yok.
Tabii, bu hükûmetler döneminde, AKP hükûmetleri döneminde gümrükler son bir yıldan bu yana yeniden gündeme oturmaya başladı. AKP hükûmetleri döneminde görev yapan bakanlar, sanki kendinden önceki bakanlar AKP'li değilmiş gibi en son Bakan arkadaş burada grup başkan vekilliğinden gittikten sonra birdenbire gümrüklerde Ticaret Bakanlığının antrepolarla ilgili düzenlemesi, liman ve gümrük kapılarında alınacak x-ray cihazları ve bunların maliyetleri ile yetkilendirilmiş gümrük müşavirliği konusundaki düzenlemeler, Mersin'de 1.044 tonluk kırmızı et yolsuzluğu, arkasından, yine Bakanın açıklamasıyla 33 bin çift zehirli ayakkabının piyasaya antrepolardan gizlice sürülmesi olaylarıyla gümrükler yeniden tartışmaya açıldı.
Tabii, Sayın Bakandan önce görev yapan bakanlar gümrükler üzerinde birtakım düzenlemeler yapmışlar ve yetkilendirilmiş gümrük müşavirliği diye bir kurumsal yapıyı gümrüklere getirmişler idi. Bilindiği gibi daha önceki dönemlerde gümrüklerde görev yapan kamu görevlisi gümrük memurları döneminde de pek çok kez memurların birtakım olaylara karışması, kaçakçılığa bulaşması ya da başka saiklerle -rüşvet, vesair olaylarla- gümrükler çok fazla gündeme geliyor idi. Bütün bunlarla kendinden önceki dönemlerde yeniden bir yapılandırmaya gidilmiş, yeminli mali müşavirliklerde olduğu gibi gümrüklerde de gümrük müşavirliği ve yetkilendirilmiş gümrük müşavirliği getirilmiş idi.
Tabii, Bakan, burada yaptığı düzenlemeyle birdenbire kendisinden önceki bakan döneminde yapılan düzenlemeyi yürürlükten kaldırdı. Yürürlükten kaldırmakla birlikte bu işlerin yeniden memurlar eliyle yerine getirileceğini kararlaştırdı. Gümrük Müşavirleri Derneği, Bakanın tasarrufuna karşı yürütmenin durdurulması istemiyle dava açtı ve davayı kazandı. Sayın Bakanın yapması gereken iş, orada bu yargı kararına uyarak yetkilendirilmiş gümrük müşavirlerini yeniden eskisi gibi yetkilendirmek idi.
Değerli arkadaşlar, yetkilendirilmiş gümrük müşavirleri ve gümrük müşavirleri, esasında, Bakandan, yeminli mali müşavirlik gibi bir oda, yani diğer meslek örgütleri gibi bir oda hâline gelmelerine ilişkin düzenleme bekliyorlardı. Bu konuda da bir geçici maddeyle, 2008'den bu yana gümrük müşavirleri geçici bir maddeyle sanki diğer meslek örgütleri gibi dernek statüsünde faaliyetlerini yürütmekteydi. Şimdi burada memurlar eliyle yürütülen gümrük işlemlerinin mi daha verimli, kamu yararına hizmet üreteceği ya da yetkilendirilmiş gümrük müşavirleri eliyle mi yürütülmesinin daha kamu yararına olacağı tartışma konusu değil ama bir şey var ki devlet memuru olarak görev yapan kamu görevlilerinin -özellikle antrepolarda antrepo sahipleri- özel ve kamuya ait antrepolarda görev yapmaları sırasında o girift ilişkiler yüzünden pek çok kez tartışma açıldı. Şimdi, bu tartışmalar içerisinde Sayın Bakan düzenlemesini yaptı ama -belki bu alanda da kendisini yetkili görüyor çünkü milletvekili olmadan önceki görev alanı da bu alana yatkın bir alan- yaptığı düzenleme, ne yetkilendirilmiş gümrük müşavirleri tarafından ne antrepocular tarafından kabul gördü ne de Bakan bu düzenlemeyi yaparken, diğer Hükûmet yetkililerinin yasa yapma ya da yönetmelik yapmadaki alışkanlıklarında olduğu gibi, o görevlilerin kurumlarına, derneklerine ya da şeylerine hiç başvurmadı.
Bu konuya ilişkin olarak, değerli arkadaşlar, gerçekten araştırma yapılması gerekir. Mesela o Mersin'deki kırmızı et ithalatına ve depolardaki etlerin değiştirilerek Irak üzerinden tavuk kemiklerinin veya diğer tavuk etlerinin gönderilmesi konusundaki soruşturmanın akıbeti ne oldu? Ne Meclisin ne de kamuoyunun bilgisi dâhilinde değil.
Yine, o antrepolardan çıkan zehirli ayakkabıların piyasaya sürüldüğünü Bakan açıkladı. Bu konuya ilişkin olarak 2 kez ayrı ayrı Sayın Bakana soru yönelttim ve bu sorulara hiçbir şekilde Bakan içten bir yanıt vermedi. Nitekim daha 16 Şubatta verdiği yanıt ipe un sermekten öteye gitmiyor ve Bakan diyor ki: "Bundan sonra biz, devlet memurları, kamu görevlileri eliyle antrepoların denetim işini ve gümrüklerdeki işlemleri, vergi, resim ve diğer devlet gelirlerinin alınmasını, tahsilatını ona göre yapacağız. Bu konuda kamu personel açığını giderdik." Oysa kamu personel açığının giderilmediği de son derece açık.
Şimdi, yapılması gereken iş, değerli arkadaşlar, bu konuda bir araştırma yapmak. Gerçekten her bakan her geldiği bakanlığı kendisinin çiftliği gibi görüp kendisine göre bir düzenleme mi yapacak, yoksa devlet geleneğinde süreklilik esastır, bakanlıklar kalıcı, bakanlar geçicidir diyerek bir tutarlılık mı izleyecek? Burada kamu görevlilerinin mi, gümrük müşavirlerinin mi, yetkilendirilmiş gümrük müşavirlerinin mi, yoksa Bakanın yaptığı gibi antrepolarda antrepo sahiplerine yetki belgesi verip gümrük işlemlerini kendileri yapıp kendilerinin denetiminde mi olacağına ilişkin Meclisin bir araştırma yapmasına şiddetle ihtiyaç var.
Ben, gerçekten, Türkiye'de, ta 2003 yılında kurulan ilk AKP Hükûmeti döneminde başlayıp bugüne kadar gelen kamudaki bu yolsuzlukların, hırsızlıkların, rüşvet olaylarının peş peşe açıklamasını yapmak istemem ama aklına ilk geldiğinde kuş gribiyle başlayıp çırpılmış yumurtaların paketlenmesinden tutun mısır ithalatına kadar kendisine göre yasa yapma anlayışıyla başlayıp en sonunda gümrüklerde olup bitenlerin ve özellikle Derince Limanı'nı alan bir firmanın, Bakanın özellikle aynı köyden, hemşehri ilişkisinde olması ve antrepoculukla uğraşmasının acaba bu antrepo sahiplerine yetki verilerek bu işlemleri gördürmesinde pay sahibi mi diye düşünmeden kendimi alamıyorum. Sayın Bakanın şahsını bu konulara bulaştırmak istemem ama yaptığı işlemler kuşku yaratıcı işlemler. Kendinden önceki Bakan, üstelik de aynı yöreden olmasına rağmen, onun yaptıklarını yok sayarcasına ya da onun yaptıkları çok kötüymüş gibi birdenbire işe hızlıca girip yargı kararlarını da uygulamadan gümrükler üzerinde oynaması kabul edilebilir bir durum değil.
O nedenle, bu gümrüklerde olup bitenleri, gümrüklerde yetkilendirilmiş gümrük müşavirlerinin ve memurların hangisinin daha iyi hizmet üreteceğinin yıllar itibarıyla istatistiklerinin de değerlendirilerek Meclis tarafından bir tespit yapılıp bu konuda kalıcı düzenleme yapılmasına şiddetle ihtiyaç var. Çünkü gümrükler en fazla suistimale açık bölgeler. Nitekim, o zehirli ayakkabıların antrepodan çıkartılmasında ya da kırmızı et ithalatındaki yolsuzlukta kamu görevlilerinin mi, yoksa yeminli gümrük müşavirliklerinin mi daha çok suça bulaştığını da herkesin bilmesinde yarar var diyorum ve bu konunun bir ihtiyaç olduğunu söyleyerek bu konuda araştırma yapılmasını yüce heyetinize saygıyla sunuyorum.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)