| Konu: | MHP Grubunun, Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan ve arkadaşları tarafından, başta Gölcük'teki taksici esnafı olmak üzere ekonomik kriz içerisinde olan taksici esnafının durumunun araştırılarak alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla 19/6/2013 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin, Genel Kurulun 3 Mart 2015 Salı günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve ön görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 68 |
| Tarih: | 03.03.2015 |
HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; evet, Milliyetçi Hareket Partisinin başta Gölcük ve Kocaeli'ndeki taksici esnafının problemleriyle ilgili vermiş olduğu araştırma önergesi üzerinde konuşmak istiyorum.
Tabii, sadece Gölcük'te değil, Türkiye'deki taksici esnafının da büyük problemler yaşadığını hepimiz biliyoruz ama ufak bir şeyi de hatırlatmadan geçemeyeceğim. Biraz evvel iktidar partisi milletvekili arkadaşım sanki Kocaeli'nde her şey onlarla birlikte olmuş gibi düşünüyor. Bakın, İzmit, büyükşehir olduğunda Türkiye'nin ilk arıtma tesislerinin İzmit'te yapıldığını biliyorsunuz. Büyükşehir kapsamında olmadığı için diğer ilçelere yapma şansı yoktu. Ama şunu söyleyeyim size: 9 tane siz ilave ettiniz, doğru; doğru, ilave ettiniz ama Avrupa'nın en borçlu belediyesi hâline getirdiniz Kocaeli Büyükşehir Belediyesini. Baktığınız zaman, yüz ölçüm olarak Türkiye'nin en küçük ilinde övünülecek bir şey yapmadığınızı çok rahatlıkla görebiliriz. Bunu ayrı bir araştırma önergesi olarak verelim, birlikte burada tartışalım açık açık ama taksici arkadaşlarımız şimdi bizi bekliyorlar.
Gerçekten taksicilerin problemleri büyük. Taksici denince sadece şoför gelmiyor aklımıza. Bakın, 3 gruba ayırabiliriz bunu. Önce, plaka sahipleri bir taksici esnafı grubu olarak, sonra bunlardan kiralayanlar var ve en sonunda da buralarda şoförlük yapan arkadaşlarımız var. Her birinin problemleri ayrı ayrı. Evet, Kocaeli'nde -rakam verdiniz- 155 taksi durağında bine yakın taksici arkadaşımız çalışıyor ama Türkiye'de 100 bin civarında taksici var ve buna da bağlı olarak 500 bin kişi bu taksicilik mesleğinden ekmek yemektedir. Tabii, "Ekmek yiyor." diyoruz da evlerine ekmek getirirken de ciddi anlamda bu arkadaşlarımızın zorlandığını görüyoruz.
Taksicilerin problemlerini yukarıdan aşağıya saymaya başladığımızda en büyük problemlerinden birinin sosyal güvence olduğunu görüyoruz. Tabii ki şöyle söyleyeceksiniz: "Aslında açık onlara, giderler Sosyal Güvenlik Kurumuna, ücretlerini öderler ve böylece sosyal güvenceye kavuşmuş olurlar." Ama öyle taksiciler de var ki işveren bunların sosyal güvencesini ödemiyor, şoföre "Sen öde." diyor. İki tür şey var burada. Birisi, henüz emekli olmamış taksiciler. Diğeri de emekli olmuş ama taksicilik yapmak zorunda kalan BAĞ-KUR'lular var, BAĞ-KUR esnafı var. İşte, bunların da hepinizin bildiği gibi, sizin iktidarınız zamanında çıkan sosyal güvenlik destekleme primi adı altında emekli maaşlarından yüzde 15 kesilmektedir. Biz şurada şunu söylüyoruz, diyoruz ki: "Primler şoförler tarafından değil, mal sahipleri tarafından, plaka sahipleri tarafından ödenmeli ve devlet bunu denetlemeli."
Yine, taksicilerin temsil hakları var. Bu temsil haklarında da taksiciler sıkıntılı bir süreç yaşıyorlar. Çünkü, taksi plakası sahiplerinin bir odası var ama sizin iktidarınız döneminde taksi şoförleri odalardan çıkarıldıkları için, bir odaya mensup olmadıkları ve onların haklarını koruyacak bir sivil toplum örgütü olmadığı için de güvence altında değiller, temsil edilemiyorlar.
Yine, bir başka problem, "UKOME" dediğimiz büyükşehirlerdeki ulaşım koordinasyon merkezlerinde -siz belediyecisiniz bilirsiniz, uzun zaman çalıştınız- taksici esnafı temsil edilmediği için şehir trafiği konusunda taksici esnafından yararlanılmıyor ve temsil edilmiyor, onun için de taksiciler hep mağdur edilmişlerdir şehirlerde ve ötelenmişlerdir.
Yine, diğer arkadaşlarımın söylediği gibi, taksici esnafının en büyük problemlerinden biri de kasko ve trafik sigortası problemidir. Evet, sizin iktidarınız döneminde, özellikle geçen yıl -bu, minibüsçülerin de çok büyük derdi- yüzde 300'lere varan zamlar yapıldı, artık taksici esnafı kendi kaskosunu ve trafik sigortasını ödeyemez hâle geldi. Doğru, eğer kaza yapmaz ise indirimlerden faydalanıyor ve indirimler yıl geçtikçe artıyor. Ama, taksici esnafı takdir edersiniz ki ölümlü olmasa bile maddi olarak hasarlı çok kaza yapmaktadırlar çünkü yirmi dört saat trafiğin içerisindeler. Çoğu da daha çok kazanabilmek, eve bir lokma ekmek getirebilmek için, ki sizin iktidarınız döneminde hayalî artan o gayrisafi yurt içi hasıladan pay alabilmek için daha çok çalışmak zorunda ve uykusuz gecelerde zaman zaman maddi hasarlı kazalar yapmakta. Her kazada da indirim oranı yıllar geçtikçe düşmekte. Bunu şöyle tarif edersek: Hususi otomobil yani bizlere ait otomobillerde 300-400 liraya yaptığımız kaskoları veya trafik sigortalarını, taksici esnafı bunların 4 katı, 5 katı bir ücretle yapmak zorunda kalıyorlar. Bununla da bitmiyor, taksicilerin en büyük problemlerinden bir tanesi de can güvenliği. Hepimiz çok sık duyuyoruz bu can güvenliği konusunu. Sizin iktidarınız döneminde 69 adet kasten adam öldürme vakası işlenmiş, 54 taksicimiz öldürülmüş.
Peki, size şimdi soruyorum, biraz evvel esnafın rahatladığından, esnafın para kazandığından bahseden arkadaşıma soruyorum: Taksicilerin can güvenliği hakkında 2002'den 2014'e kadar ne yaptınız? Tek bir şey yapmadınız, ne Avrupa standartlarında ne Amerika'da gördüğümüz o taksilerin standartlarında bir uygulamayı Türkiye'de hayata geçirmediniz ve bununla ilgili bir çalışma da yapmıyorsunuz üstelik.
Şimdi, aynı dönemde, yine sizin iktidarlarınız döneminde 524 taksici şoförü saldırıya uğramış. Yurttaşların yasama hakkını korumak temel görevidir devletlerin çünkü anayasal bir haktır. Siz, taksiciler için elinizi bile kıpırdatmamışsınız.
Yine, taksicilerin en büyük problemlerinden bir tanesi, araçları yıprandığında araçlarını değiştiremiyorlar çünkü taksiciler -biraz evvel Lütfü Bey'in de bahsettiği gibi- hem Kocaeli'ndeki taksiciler hem Türkiye'deki taksiciler borçla geçiniyorlar, borçla işlerini, trafik cezalarını, kaskolarını, trafik sigortalarını yaptırmak zorunda kalıyorlar.
Hepinizin bildiği gibi, hepimizin bildiği gibi milyonlarca insanın içerisindeki taksicilerin de kredi kartları patlak durumda. Peki, böyle bir insanın taksisine bindiğimizde, çocuğumuzu bindirdiğimizde, ailelerimizi bindirdiğimizde bizler bindiğinde ne arıyoruz? Takside kalite arıyoruz, konfor arıyoruz. Böyle bir durumdaki taksicinin o konforu, o kaliteyi size vermesi mümkün mü? Tabii ki mümkün değil. Peki, ne yapmak lazım? Bir taksici esnafı en az bir kez ÖTV ve KDV'siz taksisini değiştirebilmeli, ekmeğini kazanmasına yardımcı olmalı devlet diyorum. Sosyal devlet budur, tıkandığı yerde vatandaşın oraya desteğini sağlamak zorunda. Biz diyoruz ki, o zaman, taksici bir kez de olsa taksisini yenilemeye çalıştığında taksiler için ÖTV ve KDV almayalım diyoruz.
Yine ikinci bir konu, taksiciler, biliyorsunuz, lojistikte ulaşımdan para kazanıyorlar. Ben şunu da söylemek istiyorum: Gerçekten bu işten ekmek parası kazanan yani bizim gibi hususi kullanmayan insanlara, (x)benzin, mazot, LPG, ne kullanıyorsa ona da -yüzde- oransal olarak bir indirim getirilmeli ve taksici esnafının daha bir rahat nefes alması sağlanmalı.
Yine bir başka problemi taksici esnafının, korsan taksicilik. Korsan taksicilikle ilgili bir yasa çıkarttık burada ama yasanın yetmediğini görüyoruz, yine bölgesel sıkıntılar yarattığını görüyoruz. Biraz evvel yine Lütfü Bey açıkladı, Kocaeli'nden Sabiha Gökçen'e, hemen burnunun dibindeki Sabiha Gökçen'e eşini, dostunu, akrabasını almaya giden sarı renkli bir taksi, taksi plakalı bir araç büyük cezalara maruz kalıyor ve aracı bloke ediliyor.
Şimdi, bunların önüne geçmeliyiz. Niye söylüyorum? "Sabiha Gökçen" dediğiniz zaman bizim Çayırova ilçemizin dibi, hemen 1 kilometre, 5 kilometre, 10 kilometrelik mesafelerdeki alandan bahsediyoruz. Buna bir çözüm getiremedik. Bunu da bu Türkiye Büyük Millet Meclisinin çözmesi gerekiyor, mağdur edilmemesi gerekiyor taksici esnafının.
Yine taksicilerin en büyük problemlerinden bir tanesi de durak problemi. Durak problemi yerel yönetimlerin inisiyatifine bırakılmış durumda. Eğer yerel yönetimler sosyal tarafı daha ağırlıklıysa ve görselliğe önem veriyorsa gidiyor güzel onlara taksi durakları yapıyor ama bunlara yapmıyorsa... Ki bizim, yılların, benim çocukluğumun taksi durağı Mikro Taksi; kış aylarında kar yağarken bile arabaların içinde arabalarını çalıştırarak ısınmak zorunda kalmıştı. Çünkü İzmit Belediye Başkanı kişisel inisiyatifini kullanarak, kişisel kaprislerini kullanarak, kişisel kinini kullanarak bu taksici esnafını kırk yıllık, elli yıllık taksici esnafını yerinden yurdundan etmiştir ve onlara barınabilecek bir durak dahi göstermemiştir. Eğer gerçekten biz taksici esnafının problemini çözmek istiyorsak yine yerel yönetimler yasalarının içerisine taksici esnafının mağdur olmaması için en azından durakların modern, şık ve standartlara, tüm Türkiye'de standartlara uygun olabilmesi için bir konsept geliştirmeliyiz diyorum. Bunu da yasalarla taksici esnafına sunmalıyız diye düşünüyorum.
Yine, taksici esnafının en büyük problemlerinden bir tanesi de eğitim problemidir çünkü şunu biliyoruz ki, ben yurt dışındaki örnekleri de biliyorum, çok uzun süreler üç, dört, altı aya varan kurslar ve kurslar sonunda imtihandan geçerek taksici esnafı olunuyor ama bugün Türkiye'de cebinde ehliyeti olan herkes taksicilik yapıyor. Hatırlarsınız, görmüşsünüzdür, size de sormuşlardır, bazen taksici adresi size sorar "Şuradan mı gidelim, buradan gidelim." diye. Onun için de taksici esnafı sadece adres bulma anlamında eğitim değil insan ilişkileri konusunda da eğitimden geçirilmeli ve çocuklarımızı emanet ettiğimiz bu esnaf grubunu tekrar ayağa kaldırmalıyız diyorum.
Son olarak da -zamanım kalmadı, aslında birçok şey daha söylenebilir- trafik cezaları taksici esnafının en çok mağdur olduğu alanlardan bir tanesi ki sizin bütçenizdeki gelir kalemlerinden bir tanesi de trafik cezalarıdır. Veriyorsunuz talimatı, veriyor talimatı Maliye "Bugün cezalar yeterince toplanmadı." diyorsunuz, bulduğunuz taksiciye ceza yazıyorsunuz ve sonuçta diyorsunuz ki: "Yol yaptık topladığımız paralarla." Ama hiçbir esnaf grubunun problemini halletmediğini görüyoruz.
Saygılar sunuyorum. Teşekkür ediyorum. (CHP ve MHP sıralarından alkışlar)