GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarı ve Teklifleri
Yasama Yılı:5
Birleşim:65
Tarih:26.02.2015

ERTUĞRUL KÜRKCÜ (Mersin) - Sayın Başkan, sevgili arkadaşlar; hepimiz biliyoruz, aslında bu tartıştığımız tasarı, esasen, Hükûmet ile Fethullah Gülen Cemaati arasındaki harbin kanun terimlerine dökülmüş hâlidir. O nedenle, burada birbirimizi kandırmaya çalışmayalım, "Daha iyi polis yapacağız, daha güzel eğiteceğiz, şöyle terfi ettireceğiz, böyle terfi ettireceğiz..." O nedenle, bir kere o yumurtayı dikine koymamız lazım, bu böyle. Fakat, asıl soru şu: Bütün Fethullah Gülen Cemaati taraftarlarını polisten defetmiş olduğunuz gün toplum için, halk için ne değişecektir? Bu merkezî bürokratik mekanizma, bu siyasi mekanizma doğrudan doğruya bir siyasi iradeye, bir siyasi idareye bağlı silahlı bir insan topluluğu, niçin ve hangi nedenle halkın güvenliği bakımından bir imkân sağlayacaktır? Halktan kopmuş, onun üstüne tırmanmış, bir asalak ur gibi toplumu kemiren bürokrasi ve güvenlik mekanizması dünyanın her yerinde toplum için bir sorundur ve toplum kendi içindeki eşitsizlikten doğan sınıf çatışmasını ortadan kaldırmadıkça bu melanetten kurtulamaz.

O yüzden, en akıllı, en iyi, en terbiyeli insanı polis teşkilatının başına getirseniz hiçbir şey fark etmez. O da sonuçta halka karşı şiddet kullanacaktır, o da sonuçta insanlara karşı baskı yapacaktır. Baskı demek, insanları rızası hilafına bir şeyi yapmaya ya da yapmamaya mecbur etmek demek olduğu için yurttaşların çok büyük bir bölümüyle devlet teşkilatı arasında her zaman ve sürekli olarak bir ihtilaf, bir çatışma olacaktır.

O nedenle, bence, esasen, hakikaten kamu güvenliğini düşünüyorsak kamuyu devreye sokmaktan daha önemli bir şey yok. Kamu dediğiniz kimdir? Kamu dediğiniz, aslında evinizle devlet dairesi arasındaki bütün alandır, buradaki hayattır, buradaki ilişkilerdir. Bunları güvenliğin esas teminatı hâline getirmedikçe, burada eşitliğe dayalı bir toplumsal yaşam kurmadıkça, ne yaparsanız yapın, evinizden devlet dairesine gidene kadar ya kafanıza bir cop yiyeceksinizdir ya kelepçeleneceksinizdir ya da gaz bombasına maruz kalacaksınızdır. Son kırk yıllık hayatımız bize bunu gösteriyor.

O yüzden, düzeltmeye nereden başlayalım dediğinizde, belki de Fethullah Gülen Cemaati sizin için çok ciddi bir problemdir ama hepiniz halk için çok ciddi bir problemsiniz. Bu sebeple, doğru dürüst bir Meclis aslında bu meseleyi kökünden yakalar, boğayı boynuzlarından tutar ve onu zapt etmeye çalışırdı ama burada ne yazık ki bunu göremiyoruz.

Ancak, size bir örnek verebilirim. Bir yirmi gün boyunca, İstanbul'da 100 bine yakın insan, polis olmadan, devlet olmadan, bürokrasi olmadan, şiddet olmadan, zor olmadan, tecavüz olmadan bir arada yaşamayı başardı. Gezi Parkı çevresinde kurulan hayatta hiç kimse birbirinin cebinden bir şey çalmadı, hiç kimse bir başkasının ırzına geçmedi, hiç kimse bir başkasına karşı şiddet kullanmadı ve bütün bunları önlemek için, halktan kopmuş, orada yaşayan ve çalışanlardan ayrı bir güç de kurmak gerekmedi. Her zaman görevleri sırayla yaparak yirmi gün boyunca, otuz gün boyunca orada bir başka hayatın mümkün olacağını insanlar gördü.

O yüzden, bunu ibret almak lazım ve Gezi'nin nasıl sona erdiğini hatırlayalım. Ne zaman devlet geldi, ne zaman polis geldi, ne zaman gaz geldi, en iyi eğitilmiş polisler en çok kafa kırmayı başardılar. Onları da herhâlde cemaate ihale edecek değilsiniz çünkü onların eylemlerini savunageldiniz.

O yüzden, bizimle, halk ile devlet arasındaki ihtilafı bu kanun çözmüyor; bu kanun, aslında halk ile devlet arasındaki ihtilafı daha da katmerleştiriyor çünkü toplum içindeki eğilimlerden sadece bir tanesini devlete tamamen hâkim kıldığı için, gerekçede de belirttiğimiz gibi, bir, tek parti devletine, bir tek adam devletine doğru Türkiye'yi bu tasarıyla taşıyorsunuz ama Türkiye bu tasarıyı taşımayacaktır.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP ve CHP sıralarından alkışlar)