GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarı ve Teklifleri
Yasama Yılı:5
Birleşim:65
Tarih:26.02.2015

FARUK BAL (Konya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu akşam Türk milletine gurur duyacağımız bir başarıyı kazandıran Beşiktaş Kulübümüzü tebrik ederek sözlerime başlamak istiyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

OKTAY VURAL (İzmir) - Bu alkışları konuşmanın sonuna yazın bakalım!

FARUK BAL (Devamla) - Başta Fikret Orman olmak üzere teknik ekibe ve üstün bir başarı gösteren futbolculara, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak tebriklerimizi, takdirlerimizi sunuyorum.

Tabii, bu başarıda Çarşı grubunun da çok önemli bir katkısı olmuştur. (AK PARTİ sıralarından "Yok." sesleri) Söyleyeceğimi tahmin ediyorsunuz galiba. Ben o zaman yani ironi yapmadan doğrudan söyleyeyim. Çarşı grubu, malum, darbe suçlamasıyla yargılanan bir taraftar grubu. Çarşı grubu bugün değerli katkısıyla Arsenal'a da bir darbe yaptı. (AK PARTİ sıralarından "Liverpool" sesleri) Umarım, İngiliz Kraliyet Başsavcılığı, Çarşı grubunun bu İngiliz takımına yaptığı darbeden haberdar olursa Türkiye'deki yargı sistemini içtihadi bir yol olarak alır, Çarşı'ya karşı bir dava da onlar açar diye düşünüyorum.

MELDA ONUR (İstanbul) - Çarşı, darbeye de karşı Hocam!

FARUK BAL (Devamla) - Aman, aman kimseye söylemeyin bunu!

İHSAN ŞENER (Ordu) - Arsenal değil, Liverpool, Liverpool.

FARUK BAL (Devamla) - Değerli arkadaşlarım, görüştüğümüz bu maddede de üç tane darbe var. Lütfen, akli, mantıki ve hukuki melekelerinize hitap ediyorum. Bu maddede birinci darbe, hukukun temel prensibine darbedir. İkinci darbe, "özelleştirme" kavramıyla bürokrasinin yok edilmesi darbesidir. Üçüncü darbe ise yasama organı eliyle yürütmenin işlerinin yapılması darbesidir. Yani şudur: Miadı dolmuş bazı operasyonlarda kullandığınız polis memurlarından disiplin cezası işlemiş olanların, geçmişe yönelik olarak beş yıl içerisinde zaman aşımına uğramış olan disiplin suçlarını, müflis tüccar gibi tekrar ele alıyorsunuz, bunlara yeni bir ceza veriyorsunuz, yeni bir yaptırım uyguluyorsunuz. Bu, "makabline şamil kanun çıkarılamaz" şeklindeki hukukun temel prensiplerine aykırıdır. Bu, tartışılmaz. İşlendiği zaman suç olmayan veya suçtan kurtulmayı sağlayan bir hüküm varsa, daha sonra yapılacak kanuni düzenlemelerle, o, suç hâline getirilemez, yeniden yargılama hâline döndürülemez. Bu, hukukun temel prensibine aykırıdır.

HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) - Savaş dönemlerinde bile olmuyor.

FARUK BAL (Devamla) - Savaş hâlinde bile uygulanamaz.

İkinci darbe: Bu personeli alıyorsunuz. Bunlar kim? Sizin birtakım operasyonlarda, suikastlarda, suikast iddialarıyla veya siyasi operasyonlarda suç isnadında kullandığınız emniyet personeli. Bunlara bir "Haşhaşi" tabiri verdiniz, miatları dolduğu için bunları şimdi çöpe atıyorsunuz. Çöp de Devlet Personel Başkanlığı. Oraya hangi hükme göre atıyorsunuz? Özelleştirme hükmüne göre. Neyi özelleştiriyorsunuz? Polis teşkilatını. Buradaki özelleştirme tanımı da çok basittir. Polisi AKP'lileştirebilmek için kadroları boşaltıyorsunuz. Bu da bir darbedir değerli arkadaşlar, bu da bir darbedir. Bu darbeye maruz olanlara sorun, ne kadar mazlum ne kadar mağdur olduklarını onlar size anlatsınlar.

Üçüncü darbe ise, yasama meclisi kanun yapar, yürütme de bunu uygular. Bakın, siz bu kanunda ne diyorsunuz? "Başka kanundaki hükümlere bakılmaksızın ve başka bir işleme hacet kalmaksızın ihdas, tahsis ve vize işlemleri yapılmış sayılır." Bunları kim yapacak kardeşim? Bunları Maliye yapacak, devletin bürokrasisi yapacak. Bunları Meclis yapar mı? İşte, bu, yürütme gücüne karşı bir darbedir. Dolayısıyla bu kanunun deve misali -demişler ki "Boynun eğri." Cevap vermiş: "Benim nerem doğru?" diye- hiçbir tarafı doğru değil.

Gecenin bu saatinde -sanıyorum bu son madde- gelin, aklıselim hâkim olsun. Böyle yüzlerce, binlerce yıl önce insanlığın çatışarak, çarpışarak elde etmiş olduğu ve hukukun temel prensibi dediğimiz kavramları ortadan çıkaracak şekilde bir yasayı Türkiye Büyük Millet Meclisinin alnına kara bir leke olarak sürmeyin. Bu, bir kara lekedir. Bu kara leke elbette ki Meclisin alnında olmayacaktır, elbette ki AKP milletvekillerinin alnında olacaktır ve gelecekte bunun hesabı sizden sorulacaktır diyorum.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)