GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarı ve Teklifleri
Yasama Yılı:5
Birleşim:65
Tarih:26.02.2015

DEMİR ÇELİK (Muş) - Teşekkürler Sayın Başkanım.

Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; sizleri şahsım ve partim adına saygı ve sevgiyle selamlayarak 684 sıra sayılı Yasa Tasarısı'nın 32'nci maddesi üzerindeki düşüncelerimi paylaşmak üzere huzurlarınızdayım.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün Orta Doğu'da insanlık değerlerini ayaklar altına almak isteyen günümüz neofaşizminin ayak seslerini altı aydır derinliğine hissediyor, yaşıyor olmamıza rağmen, kulakları sağır, dilleri lal, gözleri kör bir dünyanın insanlığın katliamına seyirci kaldıklarını da maalesef dile getirmeden edemeyeceğim.

Bugün 1915 Osmanlı Dönemi'nin Hakkâri'nin Behdinan bölgesinde yaşayan, o zamanın katliamlarına maruz kaldığı için orayı terk edip Haseki civarındaki Habur Nehri civarına yerleşmek durumunda kalan, Habur'un sağı, solundaki 35 köyü ikamet edinen Asuri, Süryani halk, farklı bir inanç, farklı bir etnik kimliğe sahiptir diye DAİŞ çetelerinin saldırılarına, katliamlarına maruz kalmaktan kendini kurtaramamıştır. 1933 Irak soykırımına tabi kalan halk, bugünün neosoykırımıyla karşı karşıyadır. Kadınları, kızları pazarda pazarlanmak, taciz ve tecavüze uğramak riskiyle karşı karşıya iken, erkekleri, oğulları, çocuklarıysa katliamdan nasibini alarak ya ölümü seçmek durumunda ya da kadim coğrafyalarından göçmek ve sürgüne tabi tutulmak durumuyla karşı karşıya kalmışlardır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; "Altın Hilal", "Bereketli Hilal" olarak bildiğimiz Mezopotamya ilklerin tarihine imza atan bir coğrafyadır. Sümer rahip devletinden dünyanın 7 harikasından biri olan Babil Asma Bahçeleri ve Asurilerin ilk kütüphanesinin olduğu bir kadim coğrafyadır. Bu kadim coğrafyanın kadim halklarından biri olan Asuriler bugün bu katliamla karşı karşıya kalmış olmakla yetinmiyor, ama aynı zamanda insanlığın ortak değerleri olan sanatını, edebiyatını, kültürünü yok etme, ortadan kaldırma zulmü ve soykırımıyla da karşı karşıyadır.

Yaşanan sadece bir soykırım değildir, sadece yapılmak istenen Asuri, Süryani soykırımıyla kendini ifade eden bir DAİŞ çete neofaşizm uygulaması yoktur. Bakınız, gördüğünüz şey, insanlığın ortak değeri, mirası olan müzelerinin dört bin yıllık geçmişinden bugüne süzülerek gelebilen heykelleriyle, en üst sanat ürünleriyle uğraşmaktadırlar. Alın teri var, göz nuru var ve dört bin yıllık insanlık birikiminin bugüne taşınmış olan nadide örnekleri DAİŞ faşizmi tarafından yok ediliyor, ortadan kaldırılıyor. Buna sessiz kalmak insani değil, vicdani değil.

O nedenle, Kobani'de umduğunu bulamayan, Rojava'daki destansı direnişle faşizmin bu saldırılarının pervasızlığına rağmen geri çekilmek zorunda kalan DAİŞ, silahsız, kimsesiz, sahipsiz bir halkı yakalamış olmanın fırsatını elden bırakmayarak kendini yeniden yaşatmak istiyor.

Küresel demokrasi hareketine, Birleşmiş Milletlere, Avrupa Konseyine, "ileri demokrasi" söylemine sahip Türkiye'ye buradan çağrımızdır: Ayaklar altına alınan, katliama tabi tutulan sadece ve tek başına Kürt, Asuri, Arap, Türkmen değildir, bir bütün, ayaklar altına alınan insanlıktır, insanlığın kadim, tarihsel değerleridir. Onlara sahip çıkmak "İnsanım." diyen herkesin görevidir. Bu sorumluluk ve duyarlılıkla harekete etmediğimizde bir gün sıranın bize geleceğini unutmadan, bu duyarlılığı esirgemeden harekete geçirmemiz gerekiyor.

Görünen o ki sokaklarda haykırdığımız ve yankılanan "Faşizme karşı omuz omuza..." sloganını DAİŞ çetelerine karşı harekete geçirmediğimizde bizim camilerimiz de aynen bugün Süryani halkının kiliselerinin yakılıp yıkıldığı gibi bir muameleyle karşı karşıya kalabilir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

DEMİR ÇELİK (Devamla) - Yol yakınken herkesi bu katliama karşı duyarlı olmaya davet ediyor, saygılar sunuyorum. (HDP sıralarından alkışlar)