| Konu: | HDP Grubunun, 12/2/2015 tarihinde Van Milletvekili Özdal Üçer ve arkadaşları tarafından, 9/10/2014 tarihinde Gaziantep ili Şahinbey ilçesinde çıkan eylemler esnasında omzundan, bacağından ve kalçasından almış olduğu mermiler veya saçmalar nedeniyle belden aşağısı felç olan doğuştan işitme ve konuşma engelli Şehriban Sertkal'ın durumunun araştırılması amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin (1507 sıra no.lu), Genel Kurulun bilgisine sunulmak üzere bekleyen diğer önergelerin önüne alınarak, Genel Kurulun 24 Şubat 2015 Salı günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve ön görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 63 |
| Tarih: | 24.02.2015 |
RECEP ÖZEL (Isparta) - Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum. Halkların Demokratik Partisinin vermiş olduğu araştırma önergesi üzerinde söz almış bulunmaktayım.
9 Ekim 2014 tarihinde Gaziantep ilinin Şahinbey ilçesinde eylemler ve gösteriler sırasında Şehriban Sertkal isminde bir kardeşimizin, bir vatandaşımızın, polisin birtakım yanlış tutumuyla yaralandığı, bu kişinin yürüme, konuşma engelli olduğu yönünde bir beyan var. Evet, öncelikle bu kardeşimize biz geçmiş olsun deriz. Bu olayla ilgili olarak kimin bir suçu, kabahati varsa da cezasını sonuna kadar çekmesi, hepimizin ortak dileğidir ama kimlikler üzerinden "Eğer bu, bir Kürt olmasaydı yer yerinde oynar." gibi kelimeler de, cümleleri de burada kabul etmemiz mümkün değil. Biz acılarımızı kimlikler üzerinden mi paylaşacağız? Bir Türk yaralandığında çok fazla acı duyup bir Kürt yaralandığında ya da bir yabancı, bir Müslüman olmayan, daha doğrusu, hiçbir dine mensup olmayan ateist biri bile yaralansa acı duymayacak mıyız? Acılarımız da bir olmalı, sevinçlerimiz de bir olmalı. Kimlikler üzerinden böyle birtakım çıkarsamalar, "Siyaseten ben ne kazanabilirim.", hem o kişinin, yaralanan bu işin mağdurlarına yapılacak en büyük haksızlık oluyor hem işin gerçeğini, hakikati görme noktasında gözümüze perde çekiyor. Lütfen, kimlikler üzerinden biz bunu yapmayalım deriz.
Ayrıca, burada, gelip, bir devlet teröründen bahsedilmesinin de bu kürsüde yapılmamasını arzu ederiz. Devlet terör yapmaz.
PERVİN BULDAN (Iğdır) - Yapılan nedir?
RECEP ÖZEL (Devamla) - Devlet, birtakım yasa dışı eylemlere karşı meşru şiddet uygulayabilir...
PERVİN BULDAN (Iğdır) - Yapılanı, o zaman, izah edin Sayın Hatip.
RECEP ÖZEL (Devamla) - ...ama bu meşru şiddetin de hukuk kurallarıyla bir denetimi vardır, kanunlarla denetimi vardır. Meşru şiddetin dışına devlet çıkarsa, o noktada hukuk kuralları yine hukuk içerisinde işler. "Biz, devlet terörüne karşı, burada, bir halkın isyanı noktasında, meşru müdafaa hakkımızı kullanacağız." ifadesinin özellikle Türkiye Büyük Millet Meclisi kürsüsünden söylenmesini de yadırgadığımızı burada beyan etmek istiyorum.
Şimdi, böyle bir olay yaşanmış. Bununla ilgili olarak idari soruşturma devam etmekte, adli soruşturma devam etmekte. Eğer adli soruşturma içerisinde bir hata, bir yanlış, delillerin değerlendirilmesi noktasında bir kusur var ise, bunun denetimi yine yargı içerisinde mevcuttur. Yargının yapmış olduğu bir işleme gelip, bizim, burada, yasama organı olarak "Doğru yaptınız.", "Yanlış yaptınız.", "Şurada hata yaptınız." deme şansımız, imkânımız maalesef yok.
Üç erkin bağımsızlığından bahsediyoruz. Bizim, burada, Anayasa'nın 138'inci maddesinde "Yasama Meclisinde devam eden bir soruşturmayla ilgili olarak soru sorulamaz, görüşme yapılamaz, Meclis araştırma komisyonu kurulamaz." diye Anayasa'nın amir hükmü var. Eğer yargı mercisi burada bir yanlış, hata yapıyorsa, yine yargı mercisi içerisinde onun bir denetimi vardır, o denetim içerisinde bunun neticelenmesi gerekir.
Bunun tek şüphelisi olarak bu kardeşimizin -Şehriban Sertkal'ın- fezlekelerde geçtiği noktasında cidden bir hata varsa da yine o kendi sistemi içerisinde düzeltilebilir, düzeltilmelidir.
Bizim amacımız, isteğimiz, bu olaylarda kimin kusuru, kabahati varsa sonuna kadar ceza alsın, hiçbir olay kapanmasın, örtbas edilmesin ama kimseyi de, devletin resmî güvenlik güçlerini de, töhmet altında bırakacak söylemleri de bırakalım. Maddi gerçek neticeye ulaşsın, kesin hüküm karşımıza çıksın, ondan sonra, diyeceğimizi burada diyebilme şansımız olabilir diyorum.
Bugünkü gündemimiz belli olduğundan dolayı bu araştırma teklifine maalesef katılamıyoruz, katılamamakla birlikte maddî gerçeğin de bir an önce ortaya çıkması ortak dileğimiz diyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum efendim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)