| Konu: | CHP Grubunun, Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunun 23/2/2015 tarihinde saat 19.00'a kadar çalışmasına ilişkin önerisi |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 62 |
| Tarih: | 23.02.2015 |
SEYFETTİN YILMAZ (Adana) - Sayın Başkan...
AYKAN ERDEMİR (Bursa) - Sayın Başkan, herkesin tırlattığını kabul mu ediyorsunuz? (AK PARTİ sıralarından "Otur yerine!" sesleri)
BAŞKAN - Sayın Yılmaz, buyurun.
SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) - Sayın Başkan...
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Sen devam et kardeşim, sen devam et.
SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) - Sayın Elitaş, sen yönetmiyorsun Meclisi.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Sen devam et.
SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) - Anladım, orası yönetiyor, senin emrinle mi hareket edeceğiz?
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Sayın Başkan, diyor ki: "Benim konuşmama müsaade edin, bunları susturun."
BAŞKAN - Sayın Yılmaz, buyurun, tekrar ediyorum, buyurun.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Sayın Başkan, Elitaş'la yerinizi değiştirir misiniz, çok meraklı, giderayak bir otursun orada biraz.
SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisinin verdiği grup önerisi hakkında söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bu önerge de bugün saat yediye kadar çalışmayı öngörüyor. Saat de yaklaşık yediye yaklaştı.
RECEP ÖZEL (Isparta) - Tam yedi.
SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) - Yedi olmuş.
Şimdi, buradan şunu ifade etmek istiyorum: Yani, bu çalışma düzeni doğru bir çalışma düzeni değil. Bir talimat geldi, bu talimat gereği bu yasanın çıkarılması için Adalet ve Kalkınma Partisi Grubuyla beraber Meclisi yöneten başkan vekilleri...
HAMZA DAĞ (İzmir) - Size nereden talimat geldi?
SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) - Biz hayatımızda hiçbir yerden talimat almayız ama sizin nereden talimat aldığınız ortadadır.
HAMZA DAĞ (İzmir) - Nereden talimat geldi, söylesene.
SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) - Bakın, açık ve net söylüyorum: Şimdi, bu yasa tasarısı geldiği andan itibaren Meclis başkan vekilleri önce bir iki gün sakin bir şekilde, muhalefetin İç Tüzük'ten ve Anayasa'dan kaynaklanan haklarını kullanması noktasında adil bir şekilde...
HAMZA DAĞ (İzmir) - Kandil'den mi geldi talimat?
SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) - Senin talimatı aldığın yer Kandil'dir! Senin aldığın yerdeki talimatlara bak sen! (Gürültüler)
HAMZA DAĞ (İzmir) - Sana nereden geldi?
SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) - Senin aldığın talimatlara bak, biz yüce Türk milletinden talimat alırız, senin gibi emir eri olmayız!
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Türk milletinin yüzde 50'si bize talimat veriyor, yüzde 10'u sana veriyor.
HAMZA DAĞ (İzmir) - Ben emir eri olmuyorum ki... Emir erisin işte.
FARUK BAL (Konya) - Sayın Başkan, niçin bu milletvekiline müsaade ediyorsunuz?
HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) - Seyfettin, o, TÜRGEV'den harçlığını alıyor, harçlığını.
SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) - Şimdi, sayın başkan vekillerine şunu söyleyeceğim: Ne zaman ki bununla ilgili olay normal, bu başkan vekilleri olayı sükûnetle götürüp muhalefetin bu yasayla ilgili İç Tüzük'ten ve Anayasa'dan kaynaklanan hakları karşısında olumlu bir duruş sergilediler, demokratik bir tavır içerisine girdiler ama ne zaman ki Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Elâzığ ve Malatya'dan... Cumhurbaşkanlığı tarafsız bir makamdır. Cumhurbaşkanlığı Türk devlet geleneğine göre, bizim anlayışımıza göre saygı duyulması gereken bir makamdır ama en önemli husus da şudur ki bu koltuklarda bulunan devlet büyüklerinin de bulundukları koltuklardaki saygınlığı muhafaza etmeleri, en başta onların görevidir. Bizim anlayışımızda, bizim devlet geleneğimizde büyüklere saygı vardır ama oradan, Elâzığ'dan, Malatya'dan, bu yasa önüne geldiğinde onaylayacak olan tarafsız bir Cumhurbaşkanı "Bu yasa ya çıkacak, ya çıkacak." dedikten sonra bir baktık ki 2 tane Meclis başkan vekilinin tavrı da demokrasiden uzaklaştı, İç Tüzük'ten uzaklaştı, Adalet ve Kalkınma Partisinin tutumu da uzaklaştı.
Şimdi, buradan sormak istiyorum: Ey Meclis başkan vekilleri -hem Bahçekapılı için söylüyorum hem Yakut için söylüyorum- şu bir hafta içerisinde Meclisi yönettiğinizdeki yönetim tarzınızı bir gün Allah rızası için alın, televizyonlardan bir izleyin bakalım. Ondan sonra vicdan muhasebesi yapın.
Gelelim Adalet ve Kalkınma Partisine. Ondan sonra, burada bu kanunun çıkmaması için muhalefetin kullandığı hakları yok saymaya çalışan ve bunu da buradaki sayısal çoğunluğuyla burada 3 kişiye, 5 kişiye, 10 kişiye 30 kişilik bir ekiple hücum ederek bir sindirme pozisyonu izlendi. Şimdi, buradan soruyorum: Burada, bu süre içerisinde, beş altı günlük süre içerisinde 7-8 tane milletvekili yaralandı.
HAMZA DAĞ (İzmir) - Nasıl anlatacaksın HDP'yle kürsü önünde oturduğunuzu.
SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) - Bir milletvekili şuradan aşağı düştü. Allah göstermesin, onun başına bir şey gelmemesi... Ben verilmiş sadakası vardır diye düşünüyorum. Allah göstermesin, ölüme neden olabilirdi veya felç olarak kalabilirdi.
BÜLENT TURAN (İstanbul) - Ne işiniz vardı orada?
SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) - Burada itilenler, kakılanlar, dövülenler, tokmakla dövülenler... Şimdi, ey Meclis Başkan Vekili, bu İç Tüzük'teki disiplin cezaları ne zaman işlem görecek, ne zaman işlem yapılacak? Burada insanlar ölüm noktasına geldiğinde, ağır yaralananların olduğu yerde, tokmakla saldırıldığı hâlde, sandalyeyle saldırıldığı hâlde, iktidarıyla muhalefetiyle kim haksızsa ceza verilmesi lazım.
HAMZA DAĞ (İzmir) - HDP'yle iş yapıyorsunuz.
SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) - Evet, bakın, HDP'ye gelelim. Şimdi, ne zaman ki bu ülkede seçim zamanı başladığı zaman, şu anda, Cumhurbaşkanı çıkıyor...
HAMZA DAĞ (İzmir) - Anlatacağız herkese hepsini.
SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) - Biz de anlatacağız.
Bir Cumhurbaşkanı, bir Başbakan diyor ki: "MHP ile HDP aynı saftadır."
AHMET YENİ (Samsun) - Doğru, öyle değil mi?
HAMZA DAĞ (İzmir) - Evet.
SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) - İnsan Allah'tan korkar. Milliyetçi Hareket Partisi hep haklının ve milletin yanında olmuştur ama birileri gibi siyasi cambazlık yapmamıştır.
HAMZA DAĞ (İzmir) - Göreceksin!
SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) - Abdullah Gül'ün Cumhurbaşkanlığı seçiminde Meclise girdiğimizde bize şunu söylediler: "AKP'nin koltuk değneği." dediler; 4+4+4'te, inandığımız hususta Adalet ve Kalkınma Partisiyle oy kullandığımız için birileri tarafından "Adalet ve Kalkınma Partisinin koltuk değneği." dediler.
HAMZA DAĞ (İzmir) - Siz asıl HDP'nin kuyruğu oldunuz, şimdi HDP'nin kuyruğu oldunuz.
SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) - Diğer bir hususta Cumhuriyet Halk Partisinin yanında oy kullandığımız için Cumhuriyet Halk Partisinin vagonuna şey yaptılar ama bizi kendileriyle karıştıranlara şunu söylemek istiyorum: Biz milletin yanındayız, biz doğrunun yanındayız. Bu doğruyu Adalet ve Kalkınma Partisi söylerse o doğruya yine "doğru" deriz, Cumhuriyet Halk Partisi söylerse yine "doğru" deriz.
KEMALETTİN AYDIN (Gümüşhane) - Söylüyoruz işte şimdi.
SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) - Ama sizin gibi otuz yıl dizinin dibinde büyüdüğünüz, siyasi rehber olarak kabul ettiğiniz... Bu Adalet ve Kalkınma Partisini kuranlar gibi "Bizim liderimiz Erbakan'dır." diyenlerden, Erbakan dışındaki liderleri lider kabul etmeyenlerden, düşünceleri düşünce kabul etmeyenlerden, otuz yıl boyunca dizinin dibinde siyaset yapıp ondan sonra da "Biz, Millî Görüş gömleğini çıkardık." diyenlerden hiçbir zaman için olmadık.
RECEP ÖZEL (Isparta) - Ne oldunuz?
SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) - On üç yıl boyunca, "Hoca Efendi'nin bir emri varsa yerine getirmeye hazırız..." Fethullah Gülen'e Devlet Bahçeli "Okyanus ötesi." dediği zaman, Recep Tayyip Erdoğan'ın "Ona söz söylemek ihanettir, bu ihaneti ülkücü tabana nasıl anlatacaksınız?" diye ifadeleri var. Ondan sonra, grubunuzun içerisinde o Pensilvanya'ya akın akın giden, onun görüşmelerine katılan ama ne zaman ki işinize gelmediğinde, 17-25 Aralık çıktığında, hepsi hain ilan edildiğinde suspus olanlardan asla olmadık, olmayacağız da. Dün, bizi HDP'yle bir tutanlara şunu söylüyorum, Sayın Genel Başkanımız grup toplantısında da söyledi, bu konudaki konuşmamız nettir, biz diyoruz ki: Yer yarılsa, gök çatlasa HDP anlayışıyla kıyamette bile bir araya gelmemiz mümkün değildir. Ama Abdullah Öcalan'la pazarlık yapan sizsiniz, görüşmelerde bulunan sizsiniz, pazarlıkları yürüten sizsiniz. Bugün, seçim yaklaştığında, her dönemdeki gibi, oylarınızın düştüğü ortamda, şahin politikalara sığınıyorsunuz. Şunu söylüyorsunuz: "Bu ülkede barışı getirmek için, çözümü getirmek için her yolu deneyeceğiz, tabii ki görüşeceğiz." Böyle onlarca açıklamanız var, Başbakanın da açıklaması var, Cumhurbaşkanının da açıklaması var.
AHMET YENİ (Samsun) - Doğru, doğru.
SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) - Ama şimdi bakıyoruz, yine Elâzığ meydanlarında, efendime söyleyeyim, Malatya meydanlarında, PKK terör örgütünü de bırakmış, HDP'ye diyor ki: "Onlarla beraber olanların, onların amacı terörü önlemek değil." Elinizi vicdanınıza koyun. Biz bu hususta ne diyoruz? Biz, poşu mu, getirin bir saniyede kabul edelim; molotofkokteyli mi, getirin bir saniyede kabul edelim; bonzai mi, getirin bir saniyede kabul edelim diyoruz. İnsan Allah'tan korkar bunları söylerken.
AHMET YENİ (Samsun) - Geçti, geçti, onlar kabul edildi.
SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) - Sizin terörle mücadele etmek için hangi yasaya ihtiyacınız varsa getirin burada uygulayalım. (*)
BÜLENT TURAN (İstanbul) - Getirdik.
OKTAY VURAL (İzmir) - Uygulamadılar ki.
SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) - Ama şunu yapacaksanız, devletin kurumlarını yok edecekseniz, devletin kurumlarını çökertecekseniz, birileri hırsızlık yaptığında işinize gelmediği zaman da o soruşturmayı yürütecek polis teşkilatını ortadan kaldıracaksanız, terörle mücadelede jandarmayı kontrolünüz altına alıp da terörle mücadeleyi aksatacaksanız o zaman sizin işlemlerinizde bir tutarlılık yok.
Şimdi, poşudan bahsediyorsunuz, molotofkokteylinden bahsediyorsunuz. Allah'ınızı severseniz ben size soruyorum: Şırnak'ta, Cizre'de, ülkenin belli bir bölümünde uzun namlulu silahlarla, roketatarlarla cirit atanlara niye sesinizi çıkarmıyorsunuz? Onlar orada kuş mu avlıyor, kuş mu avlıyor? Poşuyla mı bu işi çözeceksiniz? (MHP sıralarından alkışlar)
ERKAN AKÇAY (Manisa) - İş birliği hâlindeler, iş birliği. PKK'dan asayiş dileniyor bunlar, asayiş.
SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) - Çözecekseniz yine getirin ama insanda tutarlılık olur.
ERKAN AKÇAY (Manisa) - Kamu düzeni istiyorlar Kandil'den.
SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) - Bunları bir irdeleyin, bunları bir vicdanınızda potadan geçirin, ondan sonra, gelin konuşalım. Bizim, hayatta talimat aldığımız bir yer olmaz. Bizim talimatımız milletin talimatıdır. Siz de keşke iradenizi ortaya koysanız da doğruya doğru, haklıya haklı diyebilseniz. On üç yıllık bir vicdan muhasebesi yaptığımızda, bu kürsüden birçok doğruyu söylediğimizi göreceğiz ama iradeyi ipotek altına alırsanız, emin olun, yarın...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) - ...vicdanı mahşerde hesap verirsiniz, çocuklarınıza karşı mahcup olursunuz.
Onun için, hep beraber, gelin, doğruyu yapalım.
Teşekkür ediyorum. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)