GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: CHP Grubunun, Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunun 23/2/2015 tarihinde saat 19.00'a kadar çalışmasına ilişkin önerisi
Yasama Yılı:5
Birleşim:62
Tarih:23.02.2015

ENGİN ALTAY (Sinop) - Teşekkür ederim.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Sayın milletvekilleri, salı gününden beri yani yedi günden beri sözde iç güvenlik paketi kanun tasarısını görüşmeye çalışıyoruz. Elbette muhalefetin rezervleri var, çekinceleri var. Bu rezerv ve çekinceler sırf salt muhalefet olsun, muhalefet yapalım anlayışından kaynaklı değil; bunu sanırım siz de anladınız. Esasen, kendi kendinize kaldığınızda, vicdanlarınızla baş başayken bu Yasanın demokrasiyi rafa kaldırdığını, askıya kaldırdığını siz de kabul ediyorsunuz. Ancak, bununla beraber gerek Sayın Cumhurbaşkanının gerek Sayın Başbakanın bu yasayla ilgili inadına da -inat da bir murattır mantığından kaynaklı inadına da- teslim olmuş bir grup hâliniz var. Olabilir, iktidar partisinin Hükûmetten gelen kanun tasarılarını desteklemek gibi bir geleneği de, usulü de, mecburiyeti de vardır; bunlara bizim hiçbir itirazımız yok. Burada itirazımız olan konu... Muhalefet partileri olarak bizler de diyoruz ki: Kanun koyucu, Anayasa koyucu Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü'nü yaparken iktidar muhalefet dengesini gözetmiş, iktidarın kullanabileceği imkânları da, muhalefetin kullanabileceği imkânları da İç Tüzük'e yerleştirmiş.

Şimdi, burada hepimize düşen, burası dağbaşı olmadığına göre, Türkiye Büyük Millet Meclisi olduğuna göre, kanun koyma yeri olduğuna göre, bir kere Başkanlık Divanının -özellikle Başkanlık Divanının ki İç Tüzük de bizce bir kanundur- bu İç Tüzük'e mutlak suretle uyması lazım. Daha önce söyledim ama anlaşılmadığı için tekrar söylemek zorundayım: Bu İç Tüzük, Başkanlık Divanına bazı tasarrufları bırakmış, takdir yetkilerini bırakmış ama keyfî uygulamanın da kapısını kapatmıştır. Sayın başkanların, oturumu yöneten sayın Meclis başkan vekillerinin "Efendim, siz bunu bi hakkın suistimali olarak kullanıyorsunuz, kötü niyetle kullanıyorsunuz." diyerek, İç Tüzük'te yazılı hakları muhalefetin kullanmasına karşı bir tavır geliştirme, bir keyfî uygulama yapma hakkı yoktur. Bu Parlamentoda bir hafta boyunca hem Türkiye'ye hem dünyaya yeteri kadar rezil olduk. Yani Parlamentoya yakışmayacak görüntüler yaşandı; gasp yaşandı, şiddet yaşandı, argo yaşandı, küfür yaşandı, ne yaşandıysa yaşandı.

Şimdi, burada yapılması gereken bir şey var, aslında iki şey var. Hükûmetin de şunu anlamış olması lazım, Hükûmetten de Sayın Bakan burada: Yani 3 ayrı siyasi parti bir araya gelebiliyorsa, burada bir şey var. Milliyetçi Hareket Partisiyle, özellikle Halkların Demokratik Partisinin kolay kolay aynı noktada durduklarına son üç buçuk yıldır pek tanık olmadık.

ERKAN AKÇAY (Manisa) - Hiç tanık olmadık, hiç tanık olmadık.

ENGİN ALTAY (Devamla) - Yani, buradan bile Hükûmetin bir şey anlaması lazım. Bizim samimi, yapıcı bir önerimiz var. Başından beri söylüyoruz. Başbakan ya da İçişleri Bakanı her vesileyle diyor ki: "Ee, muhalefet önerilerini getirsin bakalım, oturalım, konuşalım." Ya, bu böyle olmaz. Burada ayaküstü bu işler "Öneri getir, ha beğendik, beğenmedik..." Bu olmaz. Bir tane şey yapılması lazım. Aksi takdirde, eminim ki muhalefet partileri dirençlerini göstermeye devam edecek.

Hükûmet, bu tasarıyı geri çekebilir, Komisyon geri çekebilir. Hızlı bir şekilde -öyle, uzun, birkaç gün demiyorum- bir günde, bilemediniz iki günde 4 siyasi partinin temsilcileri oturur, bu tasarıdaki çekinceler, bizim çekincelerimiz doğrultusunda tasarı demokrasiye ve Anayasa'ya uygun bir hâle getirilebilir ya da Komisyon geri çekmez, Türkiye Büyük Millet Meclisi çalışmalarına bir gün ara verir, 4 siyasi parti gene ister Komisyon Başkanı nezaretinde, başkanlığında, ister İçişleri Bakanının nezaretinde, başkanlığında bir araya gelinir, bu yasa tasarısının muhalefetçe sakıncalı görünen unsurları, Anayasa'ya aykırı görünen unsurları olabildiğince temizlenmeye çalışılır ve buradan bu kanun geçer. Çok değil daha bir ay önce, hep söylüyorum bunu, Sayın Nurettin Canikli'nin bir kanunu buradan bir günde geçti, madde sayısı da oldukça fazlaydı. "Hayır, yok, bizim çoğunluğumuz var, biz bu çoğunlukla bu yasayı geçiririz." derseniz, geçirirsiniz. Ben "Bu yasa buradan zinhar geçmez." demem. Bu yasa buradan geçer ama çok geç geçer, sıkıntılı geçer. Gene söylüyorum, bunu bu kürsüden söylemekten de hicap duyuyorum, üzülüyorum ama Parlamento rezil oldu, itibarını kaybetti, itibar zafiyeti geçirdi. Siz biz bu yasayı geçirelim de Parlamentonun itibarı bizim için önemli değil diyorsanız, onu bilemem. Ama buranın üyesi olarak toplumda bir karşılığınız var. İtibarsız bir Parlamentonun üyeleri de toplum nezdinde doğal olarak itibar kaybına uğrar. Size samimi bir çağrı yapıyoruz. Bu şekilde sabah 5'lere kadar Meclisi çalıştırmak zaten hem en basit tabiriyle insan haklarına da aykırı, çok yanlış, ruh sağlığı bozuluyor insanların, gereksiz sıkıntılar çıkıyor burada. Gelin, bunlara gerek yok, samimi, yapıcı bir el uzatıyoruz ana muhalefet partisi olarak. Yani bu yasa bu şekilde buradan üç haftada geçer, bir haftada geçer ama bir günden bir şey olmaz. Parlamento çalışmalarına ara vermeli, partiler bir araya gelmeli ve bu konuda bir çözüm bulunmalı. Aksi takdirde, hem Meclisin zamanını israf etmiş olursunuz hem de görünen yani basına, kamuoyuna yansıyan manzara itibarıyla da Türkiye Büyük Millet Meclisinin itibarını zedelemeye devam etmiş olursunuz. Buradan samimi bir çağrı yaptım.

Bir samimi talebim ve çağrım da tabii ki Başkanlık Divanına; oturumu yöneten, yönetmiş olan, bundan sonra yönetecek olan bütün başkan vekillerine diyorum ki: İç Tüzük'ün size verdiği takdir haklarını kullanırsınız, saygı duyarız ama İç Tüzük'ün amir hükümlerini... "Ben burada usul tartışması açmaya gerek görmüyorum." diyemezsiniz, böyle bir hakkınız yok. Hele hele usul tartışmasını açmak isteyen bir grup başkan vekiliyse -bir siyasi partinin grup başkan vekiliyse- o tartışma açılmak zorundadır. Biz vara yoğa da usul tartışması istemeyiz. İçimize sinmeyen bir durum için usul tartışması isteriz ve açarız. Açmazsanız burayı gene germiş olursunuz.

68'i -lütfen- Meclisi yöneten bütün başkan vekillerinin uygulaması lazım. Yani, "Efendim, orada 55 var, ben 55'e göre işlem yapıyorum." diyemezsiniz. Burada milletvekillerinin kafası gözü yarılırken 55'e göre orada ara vermeye hakkınız yok Sayın Başkan. Sayın başkanlar, burada insanların kafası yarılırken "Birleşime on dakika ara veriyorum." deme hakkınız yok. Ayağa kalkacaksınız: "Genel Kurulu, oturumu kapatırım, ayrılın, sakinleşin, sükûneti sağlayın..." İdare amirlerini göreve çağıracaksınız. Buna rağmen gürültü devam ediyorsa kapatacaksınız. İkincisinde de gene gürültü devam ediyorsa temelli yani bir günlüğüne birleşimi kapatacaksınız. "Ee, ben bunu yapmam." "Niye yapmazsın?" "Muhalefet suistimal ediyor."

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Doğru.

ENGİN ALTAY (Devamla) - Ya, muhalefet niye suistimal etsin? Muhalefet, yapıcı, kendince haklı olduğu önerilerini getiriyor. Gülüp durmayın, gülüp durmayın, şuranın iklimini bozmayın yani şuna güvenmeyin: Dün Halkların Demokratik Partisine mensup milletvekilleri burada oturdu. Çok şükür, iyi bir iş yaptınız yani haddinizi bildiniz.

FATİH ŞAHİN (Ankara) - Güleriz bak.

ENGİN ALTAY (Devamla) - Ama şimdi Cumhuriyet Halk Partisi ve Milliyetçi Hareket Partisine mensup milletvekillerine yönelik bir anda efeleşiyorsunuz.

ERKAN AKÇAY (Manisa) - Efe değil, çalı kakıcı bunlar.

FATİH ŞAHİN (Ankara) - Öyle demeyin, güleriz.

ENGİN ALTAY (Devamla) - Yani bunun tadı kaçacak, onu söylüyorum. Siz de, biz de buna uyacağız, buradaki haklarımızı kullanacağız.

Kanun geçmez demiyorum, geçer, üç hafta sonra geçsin, bir şey olmaz. Polisin zaten yüzüne peçe takanı, molotof atanı yakalamaması ve hâkimin, savcının Türk Ceza Kanunu'ndan onlara ceza vermemesi diye bir şey söz konusu değil, bunların hepsi var.

Bu bakımdan, bizim grup önerimiz, bugün Meclisin çalışmalarını 19.00'a kadar sürdürmesi ve kapanmasıdır. Bu, Parlamentonun bundan sonraki çalışma iklimine yönelik bir olumlu doping yapacaktır ve bu olumlu dopinge, Parlamento ikliminin yumuşamasına herkesin ihtiyacı var. Ben burada, tabii, MHP ve HDP grup başkan vekillerine de işin doğrusu çok görüyorum. Yani muhalefetin görevlerinde bu kanunla ilgili olarak zaman zaman aksamalar olduğunu, yaptıklarını da düşünüyorum. Takdir kendilerinindir ben onu bilmem.

Bu arada Süleyman Şah Türbesi'yle ilgili sadece bir şey söyleyeceğim. Ortada bana göre bir kepazelik var. Türkiye Cumhuriyeti Başbakanının, Millî Savunma Bakanının söyledikleri burada, zamanımız yok, bunları okumayacağım. Ama Hükûmetin bu son yaptığı şuna benzedi. Anadolu'da itfaiyecilerin kullandığı bir tabir vardır. Yangın çıkar, itfaiye yangını söndüremez, ev yanıp biter, kül olur. İtfaiyeciler şehre geri döner -özellikle bu köylerde çok yaygındır- itfaiyecilere sorarlar: Ne oldu? İtfaiyeciler "Evi kurtaramadık." demez, "Ev yandı." demez. "Tarlayı kurtardık." der. Siz Süleyman Şah Türbesi'ndeki tarlayı bile kurtaramadınız. Hükûmeti bu aczi için de kınıyorum, açıktan kınıyorum.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)