GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: MHP Grubunun, Afyonkarahisar Milletvekili Kemalettin Yılmaz ve arkadaşları tarafından, ülkemizde pancar üretiminin ve üreticilerinin sorunlarının araştırılması, alınması gereken önlemlerin tespit edilmesi ve bunlara ilişkin yapılacak düzenlemelerin ele alınabilmesi amacıyla 12/7/2013 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin Genel Kurulun bilgisine sunulmak üzere bekleyen diğer önergelerin önüne alınarak Genel Kurulun 23 Şubat 2015 Pazartesi günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve ön görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin
Yasama Yılı:5
Birleşim:62
Tarih:23.02.2015

KEMALETTİN YILMAZ (Afyonkarahisar) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; şeker, oluşturduğu katma değer, tarımda ve sanayide sağladığı istihdam nedeniyle ülkemizde üretilen ve stratejik öneme sahip temel gıda maddelerinden biridir. Şeker sektörü ise ülkemizde ithalata gerek kalmaksızın kendi kendine yeterliliği sağlayan ender sektörlerimizdendir. Dünyada yılda 170 milyon ton civarında üretilmekte olan beyaz şekerin yaklaşık beşte 1'i pancardan, beşte 4'ü ise kamıştan elde edilmektedir. Bu iki ham maddeden elde edilen şekerler arasında tat, kalite ve görünüm bakımından bir fark bulunmamaktadır. Kristal şeker üretimi yapan 111 ülkenin 69'u kamış, 35'i pancar ve 7'si hem kamış hem de pancar yetiştiricisidir. Dünyanın en büyük şeker üreticisi ve ihracatçısı, kamış üretimi şeker üreticisi olan Brezilya'dır. 160 milyon ton civarında olan dünya yıllık şeker tüketiminde ise sırasıyla Hindistan, Avrupa Birliği, Çin ve Brezilya en büyük paya sahiptir. Dünya pancar şekeri üretiminde ülkemiz, Amerika Birleşik Devletleri, Fransa, Rusya ve Almanya'nın ardından 5'inci, Avrupa'nın ise 4'üncü büyük ülkesidir. Ülkemizde son tamamlanan 2013-2014 pazarlama yılında 16,5 milyon ton pancardan 2 milyon 390 bin ton pancar şekeri üretimi gerçekleştirilmiştir ve bu üretim 57 vilayete bağlı 3.665 ayrı yerleşim biriminde 126 bin çiftçi tarafından ve de toplam 291 bin hektar alanda gerçekleştirilmiştir. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) 2013 verilerine göre hektar başına pancar verimi ülkemizde 53 tondur. Bu oran Fransa'da 85 ton, Almanya'da 64 ton, İngiltere'de 68 ton, Polonya'da ise 55 tondur.

Değerli milletvekilleri, ülkemizde tarım ve sanayi entegrasyonunun en güzel örneklerinden biri olan pancar tarımı ve şeker sanayisi, geçmişten günümüze kalkınma yolunda sağladığı çok yönlü katkılarıyla stratejik konumunu bugün de hâlâ korumaktadır. Türk şeker sektörü ve pancar üretimi, yalnız şeker üretmek için ham madde kullanmakla kalmayıp yarattığı istihdam ve yan sektörlerle sağladığı önemli katkılarla da tarım sektörümüzün içerisinde en fazla çiftçi geliri sağlamaktadır. Şeker sanayisi ve pancar tarımının ülke tarımına, hayvancılığa, taşımacılık sektörüne, kimya, ilaç, alkol, yem ve maya sektörüyle ilgili geniş ve kapsamlı bir alana hitap ettiği gerçeği gözden kaçırılmamalıdır. Bu yollarla doğrudan ve dolaylı olarak ilişkilendirilen 10 milyon insanımıza iş ve aş imkânı sağlayan şeker sektörü, ülkemizin ekonomik ve sosyal gelişimi bakımından karşılaştırmalı bir üstünlüğe de sahiptir.

Şeker üretimi, şeker pancarı üreticisi çiftçiyle birlikte organize edilen bir sanayi faaliyetidir. Bu üretim, bir yönüyle tarladaki tarımsal faaliyet, diğer yönüyle de ağır sanayiye dayanmaktadır. İkisini de birbirinden ayırmak mümkün değildir. Pancar üretimi dışındaki tarımsal ürünleri üreten çiftçi bu ürününü rekabet şartları içerisinde tercih ettiği, dilediği alıcıya satabilmektedir. Oysa şeker pancarının tek alıcısı vardır, o da şeker fabrikasıdır. Pancar üreten çiftçinin ürettiği pancarı fabrika dışında başka bir alıcıya satması mümkün değildir. Tek bir alıcının olması, fiyat politikası bakımından da bağımlılığı beraberinde getirmektedir. Pancarın saklanmasının, depolanmasının güçlüğü, kısa sürede bozulması nedeniyle pancarın bir an önce şeker fabrikasına satılıp işlenmesi gerekmektedir. Bu sürenin kısalığı çiftçiyi fabrikaya daha da bağımlı hâle getirmektedir. Fabrika da sürekli olarak aynı üreticiyle beraber çalışmak zorundadır. Pancarın şeker fabrikalarına uzak yerlerden getirilmesinin güçlüğü ve yüksek maliyetli olması fabrika civarındaki üreticiyle karşılıklı bir çıkar bağımlılığını beraberinde getirmektedir, devam ettirmektedir. Bundan dolayı da fabrika çiftçilere tohum, fide, ilaç, gübre gibi girdileri temin etmek durumunda kalmaktadır. Tarım ve sanayinin bu derece karşılıklı olarak birbirine sıkı bir şekilde bağlı olduğu başka bir sektör bulunmamaktadır. Bu organik bağ şeker fabrikalarının çiftçiler tarafından kooperatif şeklinde örgütlenmesini de zorunlu hâle getirmiştir. Kooperatif çiftçiyi şeker fabrikasına bağlamakta ve bu organik bağın sürekliliğini sağlamaktadır.

Değerli milletvekilleri, ülkemizde 1990'lı yıllardan başlayan nişasta bazlı şeker üretimi, toplam kapasitesi 1,3 milyon tona ulaşan 9 fabrikada sürdürülmekte olup bunların 4'ü sadece ihracata yönelik faaliyet göstermektedir. Şeker Kurumu tarafından nişasta bazlı şeker üreticileri için tespit edilen kotanın Bakanlar Kurulu kararıyla geçmiş yıllarda sürekli olarak yüzde 50 arttırıldığı gerçeği pancar şekeri aleyhine olmuştur. Daha net bir ifadeyle ülkemizde son iki yılda yapılan nişasta bazlı şeker uygulamalarıyla milletimizin ağzının tadı kaçırılmaya devam etmektedir. Bu arada yanlış tercih ve uygulamalarınızla 2,5 milyon tonluk şeker üretilememiştir. Yine bu yanlış uygulamalarla 320 bin hektar alanda pancar tarımı yapılamamıştır. 4,4 milyar dolarlık katma değer kaybına uğranmıştır. 80 bin tarım işçisi maalesef işini kaybetmiştir. 6,3 milyon ton küspenin ve 840 bin ton melasın üretilememesi ve dolayısıyla besicilik sektörü olumsuz etkilenmiş ve 210 bin tonluk et açığı oluşmuştur. Pancar şekeri sanayisinin yüzde 60 kapasiteyle çalışmasına neden olunmuş ve neticede maliyetlerin artmasına neden olmuştur.

Değerli milletvekilleri, tüm çiftçilerimiz ve üreticilerimizde olduğu gibi pancar üreticisi de tedirgindir. Dünyanın en pahalı girdileriyle üretim yapmak mecburiyetinde kalmaktadırlar. Milat kabul ettiğiniz 2002 yılında çiftçimiz 1 litre mazot almak için 10 kilogram pancar teslim etmesi yeterliyken bu sene 1 litre mazot alabilmek için 28-30 kilogram pancar teslim etmek zorunda kalmıştır. Çiftçilerimiz maalesef başka yapacak işi olmadığından boğaz tokluğuna üretmeye devam etmektedirler. Bu sene Orta Anadolu'da pancar ekim bölgelerinde görülen hastalık nedeniyle de polar oranlarının oldukça düşük çıkması üreticimizi ciddi bir gelir kaybına uğratmıştır. Yine, 16 polar 1 ton pancar 144 liradan alınmıştır. Bu ücret çiftçimizin masraflarını karşılamaktan çok uzaktır. Avrupa Birliği ülkelerindeki üreticiler gibi ülkemiz çiftçisi de girdi fiyatları konusunda mutlaka sübvanse edilmeli, desteklenmelidir.

Tarımın -üreticinin- en büyük girdileri olan mazot, ilaç, gübre, tohum, fide, fidan, yem ve sulamada kullanılan elektrikte ÖTV ve KDV mutlaka sıfırlanmalıdır. Yoksa, zaten SOS vermekte olan çiftçilerimizin cenaze namazını hep beraber kılacağız.

Değerli milletvekilleri, şeker fabrikalarının özelleştirme kapsamında olması gerek fabrika çalışanlarını gerekse şeker pancarı üreticilerini son derece tedirgin etmektedir. TÜRKŞEKER'in olası özelleştirilmesi durumunda ülkemizde büyük kayıplar yaşanacaktır. Kurulu yatırım değerleri yaklaşık 3 milyar dolar civarında olan fabrikalarımızın kapanmakla karşı karşıya olması, başta doğu illerimiz olmak üzere bölgede kalkınmayı sekteye uğratacak, ülkenin göç ve güvenlik sorunlarını hızla artıracaktır. Yaklaşık 1 milyon dekar alanda pancar tarımı yapılamayacak ve şeker üretimi 650 bin ton daralacaktır.

Şeker üretimi azalmış ve tarım alanları daralmış bir konumda iken o çok istediğiniz Avrupa Birliğine tam üyeliğin gerçekleşmesi durumunda, Avrupa Birliği Şeker Rejimi Reformu gereği ülkemiz şeker sektöründen tamamen çekilmek zorunda kalabilecektir.

Modern dünyanın gelişmiş ülkelerinde şeker sektörü devletlerin eliyle desteklenmekte, mümkün olduğunca korunmakta ve teşvik edilmektedir. Ülkemizde ise şeker sektöründe dünyadaki gelişmelerin tam aksine bir süreç yaşanmakta, 2003 yılında özelleştirmeye ilişkin yol haritası belirlenen TÜRKŞEKER hızlı ilerleyen bir özelleştirme sürecindedir. Ancak, yapılagelen uygulamaların günümüz koşullarında yetersiz kaldığı ve değişen dinamiklere göre yeniden ele alınması ve güncellenmesi gerekliliği ortaya çıkmıştır. TÜRKŞEKER'in özelleştirme programında bulunduğu 2008-2014 yılları arasında -altı yıllık dönemde- TÜRKŞEKER'e ait fabrikaların coğrafi bazlı portföy grupları hâlinde, varlık satışı yöntemiyle yapılan özelleştirme ihaleleri sonuçlandırma aşamasına gelindiğinde, gerek mahkeme kararları gerekse Özelleştirme Yüksek Kurulu kararlarıyla iptal edilmiştir. Özelleştirme Yüksek Kurulunun 18 Ağustos 2011 tarih ve 2011/67 sayılı Kararı'yla özelleştirme işlemlerinin 31 Aralık 2014 tarihine kadar tamamlanması kararlaştırılmış idi. Bugüne kadar portföy gruplarından hiçbirisinin satılması mümkün olmamıştır. Bu arada, Özelleştirme Yüksek Kurulu, TÜRKŞEKER'in özelleştirme işlemlerinin 31/12/2014 tarihinden itibaren iki yıl uzatılmasına karar vermiştir. Yani, TÜRKŞEKER'in özelleştirilme süreci maalesef ısrarlı bir şekilde devam ettirilmektedir.

Değerli milletvekilleri, sektördeki sorunların tespiti ve çözülmesi, ülke ekonomisinde yaşanacak ve telafisi imkânsız kayıpların önlenmesi için özelleştirme sürecinin acilen durdurulması gereklidir. Diğer taraftan, sektörün dünyayla rekabet gücü kazanması için, pancar üreticileri, şeker işçileri ile kamunun birlikte yer aldığı yeni bir model oluşturulması için ciddi bir çalışma yapılmalıdır.

Bu amaçla, Milliyetçi Hareket Partisi olarak vermiş olduğumuz bu önergeye desteklerinizi bekliyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)