| Konu: | Süleyman Şah Türbesi'ne yapılan operasyona ilişkin MHP Grubu adına açıklaması |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 62 |
| Tarih: | 23.02.2015 |
MHP GRUBU ADINA YILDIRIM TUĞRUL TÜRKEŞ (Ankara) - Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; Süleyman Şah Saygı Karakolu'yla ilgili dün sabahtan itibaren -evvelden de duyduk ama- takip ettiğimiz konular ve bugün Sayın Millî Savunma Bakanının burada yaptığı açıklamaların hiçbiri maalesef tatmin edici değildir ve gerçeği de tam olarak yansıtmıyor.
Şimdi, dün, Sayın Başbakan, Genelkurmay karargâhında sabahtan açıklama yapacak. Anonslar yapılıyor altıdan, altı buçuktan itibaren; yedi buçukta yapıldı, yapılamadı; sekizde, sekizi on geçe, bir heyecan yaratılıyor. Ondan sonra, Sayın Başbakan çıktı, tarih, coğrafya, hamaset... Allah aşkına, Türkiye Cumhuriyeti'nin Başbakanı Genelkurmay karargâhında siyasi şov içinde olmalı mı böyle? Oradaki konuşma ciddi bir askerî operasyonun izahı mı, yoksa malumatfuruş şeklinde "Ben bunları bilirim, ben oranın coğrafyasını da bilirim, tarihini de bilirim." mi?
Değerli arkadaşlar, bir kere neyi yaşadık? Neyi yaşadığımıza bir bakalım: Türkiye Cumhuriyeti topraklarının dışındaki tek toprağımızı -Musul'daki konsolosluk rezaletini konuşmuyorum, bugün ona çok fazla vaktimiz yok ama- Türkiye'nin dışındaki tek toprağımızı terk ettik. Türkiye hududunun dibine de Amerikanvari Iwo Jima taklidi bir bayrak kaldırma hareketini de marifet olarak kamuoyuna sundunuz. Ya, utanmıyor musunuz? Ayıp değil mi bu?
SONER AKSOY (Kütahya) - Sen utan!
YILDIRIM TUĞRUL TÜRKEŞ (Devamla) - Hakikaten utanmıyor musunuz?
SONER AKSOY (Kütahya) - Sen utan!
YILDIRIM TUĞRUL TÜRKEŞ (Devamla) - Yani, oralardan, arkadan görünmeden laf etmek o kadar problem değil.
SONER AKSOY (Kütahya) - Ayıp, ayıp, utanmıyorsun!
KEMALETTİN YILMAZ (Afyonkarahisar) - Ar damarları çatlamış, ar damarları çatlamış.
YILDIRIM TUĞRUL TÜRKEŞ (Devamla) - Ama Diyarbakır'daki 2'nci Hava Kuvvet Komutanlığının...
SONER AKSOY (Kütahya) -"Utanmıyor musunuz?" ne demek, adam gibi konuş!
YILDIRIM TUĞRUL TÜRKEŞ (Devamla) - Ah keşke bilginiz olsa, keşke anlasanız bunları da zatıaliniz de gelip buradan konuşsanız. Oradan öyle üfürmek o kadar kolay ki, bilgisiz olunca öyle oluyor, bilgisiz olunca öyle oluyor.
ÜNAL KACIR (İstanbul) - Size bir şey demiyorum, Ahmet kardeşimin hatırı var; yüzüme bakarak söylüyorsunuz da.
YILDIRIM TUĞRUL TÜRKEŞ (Devamla) - 2'nci Hava Kuvvet Komutanlığının bayrağını hâlâ bulabilmiş değilsiniz, bulamadınız daha ve Türkiye'nin dışındaki tek toprağımızı kaybettiniz, boşalttınız, geldiniz.
Ha, bunun üstüne de seçim arifesi, seçime dört ay var diye bir şov yapacaksınız, bir miğfer edebiyatına gireceksiniz. Bu millet yemez onu, bu millet onu kabul etmez. Ben, size gayet açık ve net söyleyeyim. 1974'te rahmetli Ecevit Kıbrıs Barış Harekâtı sonrasında miğfer giydi, haklıydı; siz haksızsınız. 1996'da Sayın Tansu Çiller, Kardak olayları sırasında dedi ki: "O bayrak inecek, o asker oradan gidecek." Ona da miğfer giydirdiler kampanyada, o da haklıydı; siz, gene haksızsınız. 1996'da Sayın Mesut Yılmaz, bu teröristbaşının Suriye'de baba Esad tarafından himaye edildiği dönemde uyarılarını yaptı, ona da bir miğfer giydirdiler, o da haklıydı; siz, hâlâ haksızsınız. Siz, Türk askerini çektiniz, Türk toprağını boşalttınız. Sadece Türk toprağını boşaltmadınız, orada 14 tane Türkmen köyünü de sahipsiz bıraktınız. Farkında mısınız yaptığınızın siz?
NURSEL AYDOĞAN (Diyarbakır) - YPD var, merak etmeyin onlar sahipli.
YILDIRIM TUĞRUL TÜRKEŞ (Devamla) - Ondan sonra da Sayın Başbakan başta olmak üzere, burada Sayın Bakan çıkıp, bunu bir askerî başarı, bir ulusal kabiliyet, filan... "Biz onu yaparız, bunu..." Ya insanların gözünün içine baka baka hezimeti, yanlışı, ayıbı, utanılması gereken bir şeyi "başarı" diye, "marifet" diye sanki bir iş yapmışsınız gibi anlatamazsınız, anlatamazsınız arkadaşlar. Bu, mümkün değil. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)
Ha, Sayın Bakan gelip burada, bize birtakım şeyleri kendince anlatıyor. Sayın Başbakan meydan meydan geziyor, parti içi çalışmalarında bile bunun ne kadar başarı olduğunu anlatıyor ama kendi partiliniz bile inanmamış, iştahsız alkışlıyorlar, iştahsız alkışlıyorlar. Yani parti çalışmasında da bugün büyük başarısını anlattı, onlar bile yemedi.
Şimdi, Türk askerlerini kurtardınız. Orada, ateş hattının içinde PYD ile IŞİD'in çatıştığı bölgede Türk askerinin tehlikede bulunması hepimizin yüreğini havada tutuyordu. Türk askeri oradan çekildi. Ama başarı değil; toprak kaybettiniz, "presence"nızı kaybettiniz, oradaki mevcudiyeti kaybettiniz, en önemlisi oradaki Türkmenleri sahipsiz bıraktınız.
OKTAY VURAL (İzmir) - Onun için yaptılar, ben açıklayacağım, PKK'yla beraber, birlikte...
YILDIRIM TUĞRUL TÜRKEŞ (Devamla) - 14 tane köy: Büyük Hammam, Küçük Hammam, Büyük Hayye, Küçük Hayye, Kabir, Harfen, Cub El Kadir, El Cofe, El Tugal, Bir Hallo, Ed Tavşan... Hepsi Türkmen köyü bunların Sayın Bakan. Bunlar, Süleyman Şah Saygı Karakolu'nun etrafındaydı ve oradaki Türk askerinin manen, psikolojikman oradaki Türkmenlere bir güven vermesi vardı. Siz, kolay bir başarı, Esad'ı itivereceğiz oradan büyük bir başarı elde edeceğiz diye girdiğiniz yerde bir askerî birliğinizin dahi güvenliğini koruyamaz hâle geldiniz. Ondan sonra da bunu burada bir basit açıklamayla geçiştiremeyiz.
Bu HDP'li milletvekillerinin burada yaptıkları açıklamalar var, inkar ediyorsunuz. Onların açıklamasını biz tekrar etmeye kalktığımızda "Ee, ona mı itimat edeceksiniz bana mı itimat edeceksiniz?" diyorsunuz.
Peki, gelin, bir genel görüşme yapalım. Bu kadar basit bir açıklamayla bunu geçiştiremezsiniz. Sizin yandaş basınınız bunu büyük bir zafer, yani imkân bulsalar dördüncü miğfer giydirme olayı... Sayın Davutoğlu'nun başında bir miğferle seçim kampanyası yapmak için yapıyorsunuz bunu, onun farkındayız. Ama olmaz, asker çektiniz, toprak kaybettiniz; tekrar tekrar söylüyorum, bunu yapanın kafasına miğfer geçmez, başka şey geçmesi lazım...
FARUK BAL (Konya) - Çuval geçer, çuval!
YILDIRIM TUĞRUL TÜRKEŞ (Devamla) - ...ama bu Meclisin kürsüsünden söylemeye açıkçası ben utanıyorum, ben ar ediyorum.
Çok değerli milletvekilleri, çok kıymetli arkadaşlarım; bu, buradaki bir Bakanımızın sade, basın haberlerinden derlenmiş açıklamasıyla geçiştirilecek bir konu değildir. Bunun -madem o kadar, sabaha kadar ceketini çıkartıp izlemiş ve etkilenmiş- Sayın Başbakanın dâhil teşrifiyle birlikte, burada bir genel görüşmede toprak mı kaybettik, kazandık mı... Türkiye hududuna bağlı bir yere, "Suriye Eşmesi" denilen yere -haritaya meraklı olanınız var mı bilmiyorum- aldık bayrağımızı; naaşları da getirdik, Türkiye'ye koyduk. Bu da başarı ha, bu da başarı(!) Bunların burada daha ciddi konuşulması lazım. Bu HDP'li milletvekillerinin, oradaki Kürt unsurlarının onayı, müsamahası, desteği, neyse, onunla geçtiğinizi söylüyorlar...
NURSEL AYDOĞAN (Diyarbakır) - Başka nasıl olacak, başkasının topraklarına girerken izin almayacak mı yani?
YILDIRIM TUĞRUL TÜRKEŞ (Devamla) - ...bu, Türkiye Cumhuriyeti devleti açısından da Türk Silahlı Kuvvetleri açısından da züldür, zül. Bu konuların Mecliste bir genel görüşme altında doğru dürüst görüşülmesi lazım.
Evet, bir başarınız yok, yeni ve büyük bir hezimetiniz var, dünyanın gözü önünde büyük bir ayıbınız var ve bunu sakın savunmaya kalkmayın. Hani Erzurum'un bir tabiri var "Sin külahın görünmesin." diyor, ya hiç sesiniz çıkmayacak, külahınızı bile göstermeyeceksiniz ya da eğer hakikaten bunun iyi bir şey olduğuna inanıyorsanız burada bir genel görüşme yapılması lazım.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)